Güncelleme Tarihi:
Sükunet Denizi'ndeki ayak izi
Bu fotoğraf, insanoğlunun en büyük başadrılarından birinin kanıtı. Neil Armstrong'un Eagle (Kartal) uzay modülünden inerek insanlık adına uydumuz Ay'ın tozlu Sükunet Denizi'ne attığı ilk adımın izi. Bu iz, sonsuza dek alacak. Çünkü Ay'da bu izleri ortadan kaldırcak atmosfer koşulları, rüzgarlar yok.
Ekin 1957... İnsanlık, yörüngeye oturtulan ilk uydu sayesinde yepyeni bir çağa ‘‘uzay çağı’’na adım attı. ‘‘Sputnik I’’ adı verilen uydu 84 kg. ağırlığındaydı ve Sovyet bilim adamlarının imzasını taşıyordu. Ancak Sovyetler'in başarıları bununla sınırlı kalmayacaktı. Bir ay sonra uzaya bir uydu daha gönderdiler. Üstelik bu kez içinde bir de canlı vardı: ‘‘Laika’’ adlı dişi köpek. 1959 yılında Sovyet uzay araştırmacıları bir başka başarıya daha imza attılar: ‘‘Luna 3’’ uzay aracı Ay'ın gizli yüzünün ilk görüntülerini aldı. Bu olayların ardından asıl büyük zaferleri geldi. 12 Nisan 1961 tarihinde kozmonot Yuri Gagarin, uzaya çıkan ilk insan oldu...
Soğuk Savaş'ın en hızlı yaşandığı, Küba Krizi'nin en üst boyutlara ulaştığı o günlerde, Amerikalıların bu rekorları hazmetmemeleri hiç de kolay değildi. Öte yandan, ABD'li mühendisler, uzay çalışmalarında bir türlü iyi sonuç elde edemiyorlardı. Öyle ki, Amerikalılarının yörüngeye oturttukları ilk uzay aracının ağırlığı sadece 8.5 kg'dı. Ne var ki, Amerikalılar kolay kolay pes etmiyorlardı. Yuri Gagarin'in zaferinden 23 gün sonra onlar da uzaya bir araç gönderdiler. Hedef, uzayda kalma rekorunu geçmekti. Ancak Amerikan aracı, astronot Alan Shepard'ı uzayda uzun süre tutacak kadar güçlü değildi ve uzayda sadece 15 dakika kadar kalabildi. Amerikan yönetiminin sinir sistemi iyice gerilmişti. İşte o hüzünlü günlerde John Kennedy, 21 Mayıs 1961 günü televizyonda halka seslenerek bir Amerikalının 1970 yılından önce mutlaka Ay'a ayak basacağı konusunda söz verdi.
HEDEF AY'IN FETHİ
Hemen harekete geçildi. NASA, ünlü ‘‘Apollo’’ programını devreye soktu. Hükümet uzay araştırmaları için çok büyük kaynakları seferber etti. Ülkenin teknoloji uzmanları artık uzay çalışmaları için kafa patlatıyorlardı. Tüm Amerikan endüstrisi, Ay'ın fethi projesine endekslenmişti... 1962 yılında NASA, uzay araştırmaları için devrim sayılabilecek bir kavram geliştirdi. Ana uzay aracından ayrılabilecek ‘‘modül’’ prensibi... Bunun için bir dizi uzay kapsulü geliştirildi ve 1964-1966 yılları arasında da ‘‘Gemini’’ adı altında bu kapsüller denendi.
RUSLARIN YENİLGİSİ
1968 yılının Noel gecesi, Amerikalılar için çok önemliydi. O gün ‘‘Apollo 8’’ uzay aracının astronotları Borman, Anders ve Lowell, Ay'ın o tarihe kadar gizli olan arka yüzünü keşfediyorlar ve 10 yörüngelik bir uçuştan sonra Dünya'ya dönmeyi başarıyorlardı. Bu olayı öğrendiklerinde, Ruslar, uzay yarışının kendileri için bittiğini ve müthiş mücadeleyi Amerikalıların kazandığını anlamışlardı. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi. 1969 martında ‘‘Apollo 9’’ modülü geliştirildi ve operasyonel olup olmadığı dünyanın yörüngesine oturtularak test edildi. ‘‘Apollo 10’’ aynı işi bu kez mayıs ayında Ay'ın yörüngesinde denedi. NASA için, bu görev Ay'ın fethinden önceki son denemeydi. Apollo 10 astronotları, Ay'ın yüzeyine 15 kilometre kadar yaklaştılar. Ancak kendilerine Ay'ın yüzeyine inme yetkisi verilmemişti. Bu ayrıcalığa iki ay sonra 21 Temmuz 1969 tarihinde başka iki astronot sahip olacaktı.
KARTAL KONDU
Sonunda tarihi gün geldi. Neil Armstrong, Edwin ‘‘Buzz’’ Aldrin ve Michael Collins'i taşıyan ‘‘Apollo 11’’ uzay aracı, 16 Temmuz 1969 günü fırlatıldığında tüm olasılıklar hesaplanmıştı. Ancak, gerçek hiç de NASA laboratuvarlarında tasarlanan gibi çıkmadı. ‘‘Eagle’’ (Kartal) modülü Ay yüzeyine yanaştığında, Neil Armstrong onun kayalık bir yere inmekte olduğunu son anda fark etmişti. Yakıtın hızla azalmakta olmasına karşın, hemen karar vererek aracı hareket ettirdi ve daha uygun bir nokta olan ‘‘Sükunet Denizi’’ne indirmeyi başardı. Armstrong, yeryüzündekileri rahatlatan şu sözleri söyledi: ‘‘Burası Sükunet Denizi. Kartal kondu!..’’
Daha sonra kartal'ın içindeki iki astronot, Neil Armstrong ve Edwin Aldrin, özel Ay elbiselerini giyerek dışarı çıktılar. Ay'a ilk ayak basan Armstrong oldu ve ağzından şu sözler döküldü: ‘‘Bir insan için küçük bir adım, insanlık için dev bir sıçrama...’’
AMERİKALI ÇILDIRDI
ABD bayrağının 21 Temmuz 1969 günü gece yarısından sonra ‘‘Sükunet Denizi’’nin yumuşak zeminine dikilmesinden sonra, artık hiçbir güç Ay çalışmalarının önünü kesemezdi. Amerikan kamuoyu gerçek anlamda çıldırmış gibiydi. Nitekim, bir süre sonra ‘‘Apollo 13’’ün astronotlarının başına gelen feci kaza bile bu çalışmaları durdurmadı. Ne var ki ‘‘Apollo 11’’in başarısını izleyen sonraki görevlerden çok büyük sonuçlar çıkmadı. 1972 yılında hazırlanan rapor, Ay çalışmalarının Amerikan çıkarları için çok büyük umutlar vaat etmediğinin altını çizdive terk edilmesi gerektiğini belirtiyordu.
Günümüzden tam 30 yıl önce, takvimlerin 16 Temmuz 1969'u gösterdiği gün, insanlık tarihinin en büyük atılımlarından biri için düğmeye basıldı. Ay'a ayak basacak olan astronotları taşıyan Apollo 11 uzay aracı, Satürn V roketiyle saat 14.32'de Florida'daki Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatıldı. Fırlatmadan 4 gün sonra, astronot Neil Armstrong, Ay'a ve dünya dışındaki bir başka toprak parçasına ayak basan ilk insan oldu. Türkiye'nin en çok okunan bilim dergisi Focus, son sayısında Armstrong'un küçük, insanlık tarihinin ise büyük adımının hikayesini yayımladı...