Küçük Anadolu kasabası AIDS’li Selahattin’le beraber yaÅŸamayı öÄŸrendi

Güncelleme Tarihi:

Küçük Anadolu kasabası AIDS’li Selahattin’le beraber yaşamayı öğrendi
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 11, 2003 00:00

Uzmanların yaşıtlarıyla aynı sınıfta eÄŸitim görmesini önerdiÄŸi HIV (+) Ä°zmirli Y.O. ve ailesi büyük bir mücadele verdi. DiÄŸer veliler tüm bilimsel gerçeklere ve telkinlere raÄŸmen zor karar verdiler çocuklarını Y.O. ile aynı sınıfta okutmaya. Peki HIV (+) biriyle çalışmak nasıl? Sadece iÅŸyerini deÄŸil ortak sosyal ortamları paylaÅŸmak? 10 yıldır HIV (+) olduÄŸunu açıklayan Aksaray Ortaköylü Selahattin Demirer (35), küçük, muhafazakar bir Anadolu ilçesindeki psikolojik savaşı kazandı. Dışlandı, horlandı ve zor da olsa baÅŸardı. Ortaköylüleri AIDS hakkında eÄŸitti. Hastalığını ve kendini kabul ettirdi. Ä°lk eÅŸine virüsü bulaÅŸtıran, çocuÄŸu HIV (+) doÄŸan Demirer, deneyimlerini ‘‘HIV ile YaÅŸamak’’ adlı kitapta anlattı. Ä°lk eÅŸini AIDS'den kaybeden ve ikinci evliliÄŸini yapan Demirer, ÅŸimdi hiçbir ayrıma tabi tutulmadan çalışıyor ve sosyal hayata karışıyor.Kaç HIV (+) yani AIDS hastası kendini deÅŸifre eder ve hastalığı nedeniyle uÄŸrayabileceÄŸi her türlü ayrımcılığa, hakarete, cezaya katlanmayı göze alır? Demirer, ‘‘Bunca acı ve sıkıntıları yaÅŸayan bir hasta olarak, toplumumuzun bu konuda bilinçlenmesi, önyargı ve dışlamalardan arınarak AIDS hastalığının her ÅŸeyin sonu olmadığını, düzenli ve devamlı bir tedaviyle uzun yıllar yaÅŸanabileceÄŸini, bizlerin dışlanmak deÄŸil, sevgi ve ÅŸefkate ihtiyacı olduÄŸunu kendimi açıklayarak anlatmaya çalışıyorum’’ diyor.ROMANYA'DA KAPTIAskerden dönüşünde memleketi Ortaköy'de iÅŸ bulamayan Demirer, aÄŸabeyinin çalıştığı Romanya'da ÅŸansını denemek istedi. 1990-1992 arasında bu ülkede yaÅŸadı. Kendi deyiÅŸiyle, ‘‘Bekar ve gençti. Cinsellikle ilgili bilgileri yeterli deÄŸildi.’’ Ortam farklı ve rahattı. Ortaköy'deki aÄŸabey ve ablaları ‘‘Artık evlenmenin zamanı. Dön, evini kur’’ diyene kadar birçok kadın arkadaşı oldu. Görücü usulüyle evlendi. EÅŸiyle mutluydu. Bebekleri yoldaydı. Derken bir gece aniden rahatsızlandı. Safra kesesi ve karaciÄŸer ameliyatı için Ankara Numune Hastanesi'ne yattı. Bu arada adını Özgül verecekleri kızları dünyaya geldi. Hastanede yatarken sohbet sırasında bir doktora Romanya'da kaldığından ve orada kız arkadaÅŸları olduÄŸundan sözetti. Doktor, orada AIDS'in yaygın olduÄŸunu, dönüşünde HIV testi yaptırıp yaptırmadığını sordu. Demirer güldü. ‘‘Hastalık kapsaydım ÅŸimdiye kadar kendini gösterirdi’’ dedi. Ama içine kurt düşmüştü bir kere. Memleketine dönmeden Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'ne giderek HIV testi için kan verdi. 4 gün sonra çıkacak sonucu beklemeden kızını görmek için Ortaköy'e döndü. Bir yandan baba olmanın tadını çıkarırken, diÄŸer yandan bir türlü konduramasa da olası hastalığını düşünüyordu: ‘‘Sonucun pozitif olacağını düşünmek bile istemiyordum. Toplumumuzda AIDS ile ilgili söylentiler korkunç ve ürkütücüydü.’’Zaten iÅŸsizdi. Korkunç gerçeÄŸi öğrendiÄŸinde, kızı henüz 10 günlüktü. Ä°lk teste göre hastalık yapan virüsü vücudunda taşıyordu. Kesin tanı için bir test daha gerekiyordu. O gece sabaha kadar sokaklarda dolaÅŸtı, evine gitmedi. DoÄŸrulama testinde sonuç deÄŸiÅŸmemiÅŸti. ‘‘Virüs ya eÅŸime ve kızıma bulaÅŸtıysa’’ kuÅŸkusu içini kemirmeye baÅŸladı. Bu arada Hacettepe Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları KliniÄŸi'nden Prof. Dr. Serhat Ãœnal ile iletiÅŸime geçti. Öğrendikleriyle moral buldu, bilinçlendikçe ümidi arttı. Ä°laç tedavileriyle yıllarca yaÅŸamak mümkündü. Mücadele etmeye karar verdi. EŞİNDEN 6 AY GÄ°ZLEDÄ°Virüsün eÅŸine ondan da kızına bulaÅŸması riski yüksekti. Onlara da test yapılması gerekiyordu. Demirer hastalığını ancak 6 ay sonra, titreyerek anlatabildi. UmduÄŸundan çok daha iyi karşılandı. EÅŸi ‘‘birlikte mücadele edeceÄŸiz’’ dedi. Ne yazık ki eÅŸi ve kızının test sonucu farklı çıkmadı. YavaÅŸ yavaÅŸ yakın çevrelerine hastalıklarını anlatmak zorunda kaldılar.‘‘Sokakta yürürken hep insanlar bana bakıyormuÅŸ gibi geliyordu. ÇoÄŸu zaman yolumu deÄŸiÅŸtirmek zorunda kalıyordum. KarşılaÅŸtığım insanlarla tokalaÅŸmak isterken elim havada kalıyordu. EÅŸim kadınlar arasına çıkamıyordu, dedikodulardan yılmıştı. KomÅŸularımız evimize gelmez oldu. Bizi uzaylı bir yaratık gibi görüyorlardı. KonuÅŸmakla, el sıkışmakla, aynı ortamı paylaÅŸmakla hatta nefes yoluyla dahi hastalığın bulaÅŸabileceÄŸini düşünüp bizden uzak kalmaya çalışıyorlardı. Çocuklarının kızımla oynamasına izin vermiyorlardı...’’ Devamlı gittiÄŸi kahvede tepki gösterenler, çay bardaklarından hastalığın bulaÅŸabileceÄŸini iddia edenler oldu. Ä°ÅŸ bulamıyordu. EÅŸi baskılardan ve yaÅŸadıklarından iyice bunalmıştı.KAPIDAN KOVAN DOKTORAma Demirer hastalığıyla ilgili tüm sorulara cevap verdi, bıkmadan anlattı, broşürleri dağıttı. BulaÅŸma, korunma yollarını açıkladı. Yerel radyolarda konuÅŸmalar yaptı. Liselerde konferanslar verdi. ‘‘KaybettiÄŸimiz sosyal iliÅŸkilerimiz birkaç ay sonra yeniden düzelmeye baÅŸladı. AIDS hakkındaki bilgileri hastalardan dinlemek önyargılardan arınmayı da kolaylaÅŸtırıyor.’’ Bilinç eksikliÄŸi doktorlarda da vardı. YeÅŸil kartlı olduÄŸu için Hacettepe Tıp Fakültesi'ndeki tedavisi için sevk alması gerekiyordu. Ankara Numune Hastanesi'nin enfeksiyon klinik ÅŸefi, sevk talebiyle gelen Demirer'i, ‘‘Senin gibiler Türkiye'nin ve insanlığın yüz karası. Defol’’ diyerek kapı dışı etti. SaÄŸlık Bakanlığı yetkililerinin yardımıyla alabildi sevkini.Maddi sıkıntılar da baÅŸlamıştı. Kaymakamlığın yaptığı yardım 3 kiÅŸilik aileye yetmiyordu. Nihayet 1996'da Ankara'da AIDS ile ilgili etkinliklerde dönemin SaÄŸlık Bakanı Yıldırım Aktuna'ya ulaÅŸtı. Ä°ÅŸ istedi. Bakan, Demirer'in yaÅŸadığı Ortaköy'deki devlet hastanesinde iÅŸe alınmasını saÄŸladı. Kadrosu ve sigortası yoktu, ama hastane derneÄŸinden düşük de olsa bir maaşı vardı. Hastanenin santralinde çalışıyor olmak onu mutlu etmeye yetiyordu. Ä°ÅŸle birlikte kendine güveni geldi. Çevresindekilerin bakışı deÄŸiÅŸti, kuÅŸkuları azaldı.Demirer, Levent Çelik ve Mustafa Toprak ile aynı ofiste çalışıyordu. Levent ve Mustafa önce korkup çekindiler. Bu yüzden bir süre öğle yemeklerini evinde yedi. Ama hastalığı anlattıkça çalışma arkadaÅŸlarının kaygıları yavaÅŸ yavaÅŸ kayboldu. KIZI VE EŞİ ÖLDÃœ Dört yaşına gelen kızı Özgül virüsü kanında taşıdığı halde henüz hastalık belirtileri göstermiyordu. Ancak öksürüğü nedeniyle götürüldüğü hastanede yapılan penisilin iÄŸnesine gösterdiÄŸi aşırı reaksiyon Demirer Ailesi’ni kızlarından ayırdı. Küçük kızın ölümü üzerine eÅŸi hayata küstü ve tedavisini kesti. Selahattin Demirer, yaklaşık 2.5 yıldır çalıştığı hastaneden, yeni gelen genel cerrahın giriÅŸimiyle, çıkarıldı. Onca zaman diÄŸer personelle barış içinde çalışırken hem de bir doktor, Demirer'in yaÅŸamını bir kez daha altüst etti. Umudunu, yaÅŸama arzusunu kaybeden eÅŸi, o iÅŸten çıkarıldıktan 10 gün sonra mücadeleye geri döndü. Tedaviye tekrar baÅŸlamak istedi. Ankara'ya hastaneye gittikten birkaç saat sonra yaÅŸama veda etti. Demirer intiharı o zaman düşündü. Psikolojik yardım alarak bunun da üstesinden geldi. Bir yıl iÅŸsiz kaldı. Tekrar SaÄŸlık Bakanlığı'na baÅŸvurdu. Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi'nden, hastalığının sosyal ortamlarla bulaÅŸmayacağına, çalışmanın risk oluÅŸturmayacağına yönelik rapor aldı. Aynı hastaneye görevine geri döndü. Halá Ortaköy Devlet Hastanesi santralinde çalışıyor.ONUNLA EVLENMEK İÇİN KAÇTIDemirer üç yıl yalnız yaÅŸadı. Tek başıma mücadele etti. Derken bir televizyon programında onu gören Ä°stanbul'da yaÅŸayan hemÅŸehrisi H. ona çalıştığı hastanede ulaÅŸtı. Telefon konuÅŸmalarındaki hal hatır sormaları kısa zamanda dostluÄŸa dönüştü. Demirer'in Ä°stanbul'a geliÅŸlerinde buluÅŸup, görüştüler. Demirer bir gün telefonda, ‘‘Hastalığım olmasa sana iki kelime söylerdim’’ diyerek evlenme teklif etti: ‘‘Ama bana cevap vermeden önce AIDS Savaşım DerneÄŸi'nden ve Hacettepe Tıp Fakültesi Ä°nfeksiyon KliniÄŸi'nden bilgi al.’’ H. uzmanlarla konuÅŸtu ve iyi bir korunmayla hastalığın bulaÅŸmayacağını öğrendi. H.'nin ailesi kesinlikle ‘‘hayır’’ deyince tek çare kaldı: Kaçmak. H. Ä°stanbul'dan, Demirer de Ortaköy'den Ankara'ya geldi, evlendiler. Cinsel yolla bulaÅŸan hastalıktan prezervatifle korunuyorlar. Mutlu bir yaÅŸamları var. Her ihtimale karşı H.'ye zaman zaman test yapılıyor. H. eÅŸine çok iyi bakıyor. Gururla, ‘‘Üç yıldır baÅŸ aÄŸrısı bile çekmiyor’’ diyor. ‘‘Aslında ilk 2-3 ay tereddüt içindeydik. Sonra alıştık. Beni hiçbir zaman zor durumda bırakmadı eÅŸim. Beni korumak için o kadar ince düşünceleri var ki. Saygısı, sevgisi beni çok mutlu ediyor.’’ Yeniden evlenmek hayata bakışını deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. ‘‘Artık ileriye dönük iyi hislerim var. Kimbilir tıp izin verirse belki ilerde çocuk sahibi de olabiliriz’’ diyor. ONUN HASTA OLDUÄžUNU ÇOKTAN UNuttukÜçler KeleÅŸ (Ä°dari Ä°ÅŸler Bürosu'nda işçi )Selahattin Bey ile 1.5 yıldır yan yana odalarda çalışı-yoruz. 1997'den beri de tanıyo-rum. Ä°lk öğrendiÄŸimde korktum, uzak durmaya çalıştım.. Daha sonra anlattıklarını dinledik, yazdığı kitabı okuduk. Åžimdi aynı ortamda çalışmak kesinlikle bizi rahatsız etmiyor. Hasta olduÄŸunu unuttuk. Normal, bizim gibi bir arkadaÅŸ. Aklımızda hiçbir şüphe de yok. Birlikte geziyoruz, pikniÄŸe gidiyoruz. Abdurrahman Solak (Kahveci)Aynı köyün çocuÄŸuyuz. Hastalığını öğrendiÄŸimde üzüldüm. Bu sosyal iliÅŸkiyle bulaÅŸan bir hastalık deÄŸil. Ä°ki türlü (kan ve cinsel iliÅŸki) bulaşıyor. Ama farklı düşünenler, mesela kahveye alınmasını istemeyenler oldu tabii. Ancak bu sorunları kendi aÅŸtı. Bilinciyle yendi. Aynı masada oturuyor, oyun oynuyoruz. Hastalığını çoktan unuttuk, aklımıza bile gelmiyor.Mustafa MeÅŸe (Market sahibi)2000 yılından beri tanıyorum. Buradan alış veriÅŸ yapıyor. Hastalığın nasıl bulaÅŸtığını bildiÄŸim için korkmadım. Hastalara yardımcı olmamız gerekiyor. Biz onu dışlasaydık bunalıma girerdi. Dr. Atilla Çifti (BaÅŸhekim)Selahattin Bey, düzenli kontrollerini yaptırıyor. Bilinçli ve çevresini koruyor. Aile yaÅŸantısıyla da örnek bir insan. Çözüm HIV (+) olanları dışlamak deÄŸil, topluma kazandırmak. Santralde çalışmasının nedeni de onu izole etmek deÄŸil. Gelen telefonlara son derece düzgün bir dille yanıt veriyor. Bu iÅŸi iyi yapabiliyor, yol yordam biliyor. Ayrıca nispeten daha rahat bir iÅŸ. Çok fazla yorulmuyor. Levent Çekiç ve Mustafa Toprak (Müdür Yardımcıları)Selahattin Bey hastanede çalışmaya baÅŸlayınca ilk biz odamıza kabul ettik. Yanyana masalarda çalıştık. Aslında baÅŸlagıçta çekindik. Hastalığı bize anlattı. Aynı tabaktan yemek yedik, aynı bardaktan çay içtik. Elimizden gelen yardımı ve desteÄŸi gösterdik. Hastalığı bilerek kabul ettik. O zamanlar bayağı tepki görüyordu. Biz de dışlasaydık ne olurdu?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!