Kriz mi dediniz?

Güncelleme Tarihi:

Kriz mi dediniz
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2003 13:23

Irak'ta yaşanan belirsizlik, bir aydan az süren bir savaşla sonuçlandı. Kriz sinyallerini erken alan şirketler, bu kez gafil avlanmadı, önlemler alındı. Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN), Hürriyet İK için üyelerine, 'hangi önlemleri aldınız' diye sordu. Sonuçları ve son iki ayda yaşananları uzmanlar değerlendirdi.

Türkiye'de finansal sistemin zaaflarından kaynaklanan krizler en büyük darbeleri 1994, 1998 ve 2001'de vurdu. 2001 krizi 125 bin işyerinin kapanıp, bir buçuk milyondan fazla mavi ve beyaz yakalı çalışanın işsiz kalmasıyla sonuçlandı. 2001 krizinin etkileri 'henüz' hafiflemeye başlamışken, 2003 başında 'Irak Sorunu' kriz sinyallerini vermeye başladı. 20 Mart'ta savaş başladı ve bir ay sürmeden sona erdi.

Irak Savaşı, ekonomiyi yeni bir kriz beklentisi içine sokmasına karşın, 'hafif sıyrıklarla' atlatıldı. Pek çok uzman yaşananları 'kriz' olarak bile tanımlamadı.

Her krize hazırlıksız yakalanıp, önceki krizlerden ders almayı öğrenemeyen şirketler bu kez farklı davrandı. Birçok şirkette savaş başlamadan çok önce kriz önlemleri açıklandı ve uygulamaya konuldu.

Türkiye'nin insan kaynakları alanında en büyük sivil toplum kuruluşu olan Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN), Hürriyet İK Gazetesi için, üyeleri arasında bir anket yaptı. Şirketlerin, 'kriz önlemleri' ortaya çıkarıldı. Bilişim, dış ticaret, eğitim, gıda, kimya, otomotiv ve danışmanlık sektörlerinden gelen yanıtlara göre bir rapor hazırlandı.

Sonuçları değerlendiren PERYÖN Başkanı Rıdvan Yirmibeşoğlu, alınan önlemlerin, şirketlerin iş süreçleri açısından oldukça yaygın ve çeşitli olduğunu gösterdiğini söyledi: ‘‘Sonuçları bir bütün olarak yorumladığımızda iki önemli genelleme yapılabileceği kanısındayım. Birincisi insan kaynaklarının kriz dönemlerinde alınan önlemlerin belirlenmesinde kendi geleneksel işlevinin dışında, şirket yönetimiyle birlikte çözümün bir parçası olması. İkincisi ise kriz dönemlerinde artık şirketlerin paniğe kapılıp yalnızca tasarrufa odaklanmaması, şirketin iş sonuçlarını iyileştirici çözümlere daha çok yönelmesi.‘‘

UZMAN YORUMLARI

Irak Savaşı'yla birlikte bir kriz yaşanıp yaşanmadığını ve PERYÖN anketinin sonuçlarını, akademisyenler ile yönetim danışmanlarına yorumlattık.

Yöntek Müşavirlik Genel Müdürü Ulaş Bıçakçı, krizlerin reel ve yapay etkileri olduğunu, Irak Savaşı'yla birlikte bir krizin olumlu etkisinin de ortaya çıktığını söylüyor: ‘‘İkinci Irak krizi birçok kesim için olumlu etki yaratan krizlerden en büyüğüdür. Irak işinden pek çok kimse ekmek yiyecek. Olumsuz etkileri de olmasına rağmen bir takım kesimler ve Türkiye için olağanüstü iş fırsatları doğurdu.‘‘

Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erol Katırcıoğlu, Irak Savaşı öncesinde dünya ekonomisinde yaşanan belirsizliğin, Türkiye'deki şirketlerin korkularıyla birleştiğini kaydediyor: ‘‘Şirketler dünyasında ciddi bir koordinasyon işlevinin oluşturulamamış olması piyasaların bir ölçüde paniklemesine yol açtı. Fakat hükümetin hızlı davranıp, IMF programını güçlendiren tedbirler almasıyla kriz uzun sürmedi ve piyasalar kısa sürede yatıştı. Şirketler önceki krizde elde ettikleri deneyim nedeniyle daha 'sağduyulu' davrandılar.‘‘

Türkiye, Irak savaşı nedeniyle kendini yeni bir krize hazırlamış olsa da, bazı uzmanlar ortada tam anlamıyla bir kriz olmadığını söylüyor. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kamil Yılmaz, ‘‘Bir savaş durumunun yol açabileceği kriz olasılığı vardı‘‘ diyor. Şirketlerin Irak Savaşı'nın Türk ekonomisi üzerindeki olası etkilerine karşı hazırlık yaptıklarını söylüyor:

‘‘Birincisi yatırımların bekletilmesi. Yatırım kararlarının alınmasında ve yatırımların zamanlamasında Irak Savaşı beklentilerinin çok önemli etkisi oldu. Geçtiğimiz yıl başlayan ekonomik genişlemenin devam etmesi bekleniyordu. Buna bağlı olarak beklenen, istihdamdaki artış gerçekleşmedi.‘‘

HAZIRLIKLI DAVRANDILAR

Yılmaz, yaşananın tam bir kriz olmadığını, bir anda patlak veren 2001 kriziyle karşılaştırılmaması gerektiğini düşünüyor: ‘‘ 2003'te şirketlerin yaptığı bir krize değil, beklenen bir savaşın olumsuz etkilerine karşı hazırlık yapmaktı. Hazırlıklı davrandılar. 1991 Körfez Savaşı'yla karşılaştırıldığında Merkez Bankası'nın da daha hazırlıklı olduğunu söyleyebiliriz.‘‘

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Oğuz Babüroğlu da Yılmaz gibi, Irak savaşı nedeniyle yaşananların bir kriz olmadığını söylüyor. Bunun nedenini, 'sinyallerin çok önceden alınmasına' bağlıyor: ‘‘ Şirketler kriz sinyalleri gelmeye başlayınca temel birkaç önlemi refleks olarak uyguluyorlar. Bunlar tasarruf etme, dövizle borçlanmama, finansal riskleri azaltma ve ihracata yönelme. Şirketler giderek kriz donanımlarını geliştiriyorlar. Irak savaşında önceki krizler nedeniyle hem daha deneyimliydiler, hem de önceki krizlerde safralarını atmışlardı.‘‘

AKILLI OLAN
DÜŞÜŞTE GÜÇLENİR


Accenture Türkiye şirket ortağı Nerses Keşişoğlu, bu araştırmaların ışığında, şirketlerin kriz dönemlerinde ne tür davranışlar sergilemesi gerektiğini şöyle anlatıyor: ‘‘Bilgili yöneticiler, krizleri etkin bir şekilde yöneterek şirketlerinin rekabetçi konumunu değiştiriyor ve değer yaratıyor. Pek çok yönetici potansiyel fırsatların farkına varıyor. Bir bölümü ise öngördükleri sonuçlara ulaşamıyor. Ekonomik canlılık zamanlarında, tüm gemiler yüzer. Düşüş zamanlarında ise üstün sirketler tepeye yükselir. Kazanan şirketler ekonominin düşüş zamanlarında, stratejik konumlarını belirlemek değil, güçlendirmek için akıllı girişimlerde bulunuyorlar. Ekonomik düşüş için özel taktikleri takip etmek her zaman başarı getirmeyebilir. Kazanan şirketler yönlerini değiştirmezler. Zaten akıllarında olan girişimleri güçlendirmek amacıyla düşüşten istifade ederler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!