Güncelleme Tarihi:
Ekim 1996'da kaybettiğimiz çevre korumanın babası Prof.Kriton Curi'nin rüyası gerçekleşti. İlkelerini, hedeflerini yaşatacak Kriton Curi Çevre Vakfı ay başında kuruldu ve geçen hafta ilk paneli 'Çevre ve Ahlak Kirliliği'ni düzenledi.
Geçen pazartesi Atatürk Kültür Merkezi, Kriton Curi Çevre Vakfı'nın ilk etkinliği olan ‘‘Çevre ve Ahlak Kirliliği’’ Paneli'ni ağırladı. Kriton'un rüyası gerçekleşti ve ilkelerini, hedeflerini üstlenen vakıf bu ay başında kuruldu. Uğur Dündar'ın başarılı yönetimindeki panelde Dr.Ediz Hun, Prof.Günay Kocasoy, Dr.Ali Talip Özdemir, Hulki Cevizoğlu, Prof.Ömer Tuncer, Dr.Caner Zanbak, Ali Üstay'ı dinledik. Panelistler uzmanlık alanlarına göre çevrenin yanı sıra basın, yayın, sanat ve politikadaki kirliliğe, psikolojik boyutuna dokundular. Basın kirliliğine yoğun ilgi, esas konuyu gölgeledi.
Ahlak kirliliğini toplumsal bir hastalık olarak niteleyen Dündar, her paneliste sadece 10 dakika verdi ve renkli anılarını da aktardı. Kimlerin neler söylediğini tek, tek anlatmak çok zaman alacağından panelden incileri kısaca özetleyeyim: Çevre ahlakı Kriton Curi ile özdeştir. Doğal ortama göbek bağımız var, çevre korumayı göz ardı edemeyiz. Dünya bir uzay gemisine benzer. Bilgiyle ve çevre bilincinin geliştirilmesiyle ahlak kirliliği aşılabilir. Coğrafyamız çok cömert, oysa bizler tabiata karşı çok hovardayız. Kirlilik bir durumdur. Tüten bacanın medeniyet olarak algılanması ve bu arada doğanın katledilmesi temel yanlıştır. Üretim, tüketimin bir parçası. Ve ekoloji, ekonominin tam kalbindedir. Çevre korumasında bilimsel çalışmalar yetmez. Sevgi yaşamın amacıdır, kutsal tılsımdır. Etik değerlere ne kadar saygılıyız? Global tabloda çevre, ahlak hiçe sayılıyor. Zenginler, yoksulları sömürüyor, kirletiyor. Oysa çevre ortak bir bilinçtir.
Önceki gece sandık odamı yani özel arşivimi karıştırdım. Kasım 1994'ten kalan bildirileri çıkarttım, tekrar okudum. Kriton'ın hatırası olduğundan ve çok değerli bilgiler içerdiğinden özenle saklamıştım. Kanada'dan Malezya'ya kadar yeryüzünün her köşesinden çevre etiğinin müthiş zengin analiz ve sentezlerle büyüteç altına alındığını hatırladım. Kanada'nın yeşil planında, ‘‘Yeryüzünün sahibi değiliz. O, korumamız gereken bir emanet. Kararlarımızı, faaliyetlerimizi çevre bağlamında değiştirmek zorundayız’’ deniyordu. Malezya'dan bir profesör, çevre etiğini politikacılara öğretmenin ve onlara ulaşmanın taktiklerini anlatıyordu. Etiği genel doğruların belirlediği, bunların zamanla değiştiği, sözde yeni düzende, global ekonomi ve sömürünün çevre ve ahlaka gülüp geçtiği vurgulanıyordu. Boğaziçi Üniversitesi'nden Güzyer Yıldıran, William Wordsworth'un bir şiiriyle başladığı harika tezinde etik merkezli bir çevre felsefesinin yokluğuna dikkat çekiyor ve genel yaklaşımda temel değişimi savunuyordu. Pakistan'dan bir uzman, ‘‘Hayattaki iyilikler için kalbinizin sesine kulak verin. Toplum ve yasalar sonra gelir’’ diyordu.
Sevgili Kriton 21 Ekim 1996'da apansız veda etti bizlere. Kriton Curi Çevre Vakfı, temiz ve barışçı bir dünyanın yılmaz savunucusu olacak. Ama yine de o çok özel insanı, eşsiz bilim adamını özlememek mümkün değil. Birlikte yapacak o kadar çok şey vardı ki....