Güncelleme Tarihi:
Son birkaç yıl içinde bu konuda çeşitli ve son derece önemli adımlar atıldı. Bazı günler, Ankara ve İstanbul öyle toplantılara evsahipliği yaptı ki, tüm dünyanın gözü-kulağı Türkiye’de oldu.
TürkiyeSuriye-İsrail barış görüşmelerine evsahipliği, ABD Başkanı George Bush’un uğraşıp da yapamadığı Afganistan-Pakistan Liderlerinin Ankara’da bir araya
getirilmesi, İran nükleer programı sorununun çözümü için AB ve İranlı yetkililerin Ankara’da buluşturulması, dünyanın en az gelişmiş ülkelerinin dışişleri bakanlarının toplantılarına İstanbul’un evsahipliği yapması bunların sadece birkaç örneği.
Üstelik bu konudaki adımlar daha da bitmedi;
Temmuz ayında İsrail ve Suriyeli yetkililer iki kez daha buluşacaklar Türkiye’de. Ağustos’ta ise, Türkiye’nin Afrika’ya açılım planı çerçevesinde Türkiye- Afrika zirvesi yapılacak İstanbul’da.
Tüm bu çabaların geleceği en üst nokta ise, Ekim ayında New York’ta yapılacak kritik bir oylamada gerçekleşecek;
Türkiye, yaklaşık 50 yıl aradan sonra ilk kez Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine aday oldu.
Dünyanın tüm sorunlarının konuşulduğu BM Güvenlik Konseyi’nde Türkiye’nin de söz sahibi olmasını sağlayabilecek olan üyelik, 2009-2010 yıllarını kapsıyor. Bu konudaki rakiplerimiz Avusturya ve İzlanda.
Kimin, iki sene için bu önemli koltuğa oturacağına ise 7 Ekim ya da 14 ekim’de yapılacak olan oylamalar belirleyecek.
OYLAMAYA “KAPTANSIZ” GİRME İHTİMALİ
Ancak, işin kötü tarafı, bu kritik oylamaya Türkiye’nin “kaptansız” girme ihtimali bulunuyor.
Hayır, hayır…
Kapatma davasını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasak cezası alma ihtimalinden bahsetmiyor.
Benim bahsettiğim “kaptan”, belki de BM Güvenlik Konseyi’nde yer almamız konusunda, Başbakan’dan bile daha “etkin” ve “önemli” bir kişi;
Türkiye’nin New York’taki BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin.
Bugüne kadar, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi üyelik sürecini bizzat yöneten, üstelik de diğer rakiplerimiz Avusturya ve İzlanda’nın, az da olsa önüne geçmemizi, BM’nin 180 ülkesinin büyük bölümünden yazılı ya da sözlü destek almamız sağlayan Büyükelçi İlkin’in, asıl kritik oylamada “görev başında olamama” ihtimali bulunuyor.
Türkiye’nin “kaptansız” kalmasına yol açacak unsur, “yaş haddi..”
Büyükelçi İlkin, 3 Ekim 1943 doğumlu. Yani önümüzdeki 3 Ekim’de, 65 yaşına girecek. Yani, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre, “devlet memurluğu yaş sınırını” aşacak.
Oysa Türkiye’nin yıllardır çabaladığı BM Güvenlik Konseyi üyeliği için kritik oylamanın 7 Ekim’de yapılması planlanıyor.
Kısacası, Baki İlkin en kritik dönemde, son dört günde, “Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi” sıfatını kaybetmekle karşı karşıya.
Dışişleri, bu konuda daha şimdiden alarma geçmiş durumda.
Koridorlarda, Baki İlkin’in yerine halen Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde olan Büyükelçi Ertuğrul Apakan’ın atanacağı söylentileri bulunuyor.
Ancak işin kötüsü, Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davasıyla uğraşan iktidar partisi AKP, bugünlerde bu atamaları konuşamayacak kadar meşgul. Üstelik, Başbakan’ın yasaklanma ihtimali bulunduğu böylesi bir dönemde, Dışişleri Müsteşarlığı gibi kritik bir görevde değişiklik yapıp, Apakan’ı New York’a göndermeyi de kimsenin pek gündeme almayacağı da görünen bir gerçek.
Dolayısıyla, şimdi Dışişleri, en kritik oylamada, “kaptansız” kalmamak için formül üzerine formül üretiyor.
Atılabilecek en akla yakın adım ise, yaş haddinden emekli olacak Baki İlkin’in, hükümet tarafından özel bir kararname ile, “özel bir görevle”, mesela “koordinatör” gibi bir sıfatla, “Güvenlik Konseyi operasyonunun” başına yeniden ataması.
Ancak dedik ya;
Hükümet şu aralar, bunu nasıl yapacağını bile konuşamayacak kadar meşgul.
Diplomatlar çırpınıyor, ama hükümetten ses, soluk yok…