Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2002 00:00
KRİSTAL Elma ödül dağıtım töreni 11 Haziran 2002 tarihinde Lütfi Kırdar'da yapıldı. Yurt dışında olduğum için geceye katılamadım. Ancak okurlarım ‘‘lütfen sonuçları yorumla’’ diye mesaj üstüne mesaj atıyorlar. Yorumlamak şart oldu.Öncelikle şunu belirteyim. 1989'dan bu yana ‘‘reklam ajanslarımızın yaratıcı ürünleri’’ arasından ‘‘en yaratıcı bulunanlarına’’ Kristal Elma veriliyor.Reklamcılar Derneği'nin kurumsallaşmasında Kristal Elma'nın payı büyük. Tüm söylenti, eleştiri ve karşı çıkmalara karşı çıkarak, Kristal Elma'yı inatla çok önemsediğimi belirteyim. Özellikle reklam sektörünün gelişmesi, kurumsallaşması ve kendini yeniden üretmesi için Kristal Elma'lara gereksinim var.Sonuçlar tabi ki tartışılabilir, ama kimse uzanamadığı ciğere mundar demesin. Ödül alırken yarışmaya ‘‘mükemmel’’ demek, alamayınca da ‘‘şaibeli’’ ilan etmek olmaz. Ayıp. İtalyanlık yapmayalım. İtiraz kısmına geçelim.Televizyon dalındaki ödüllerden bazılarına itirazım var. Banka ve Bankacılık Hizmetleri dalında kısa bir süre önce yorumladığım ve dört yıldız verdiğim Advantage Kart'ın köpekli reklamı Kristal Elma aldı. Aynı zamanda bu reklam televizyon dalında büyük ödülün de sahibi oldu. Köpekli reklamın iyi bir reklam olduğunu kabul ediyorum ama bu dalda yarışan Garanti'nin ‘‘Osmanlı-Garanti’’ birleşmesini anlatan mehter marşlı-Fazıl Say'lı reklamı varken ödülün bu reklama verilmesini yadırgadım.Hadi ‘‘Köpekli’’ Kristal Elma aldı diyelim, Ev Bakım Ürünlerinde Alo/Tide'ın ‘‘Çok Çalışmam Lazım Çoook’’u dururken bir de büyük ödülle ödüllendirilmesine ne demeli. Bana sorarsanız büyük ödül de ‘‘Garanti-Osmanlı Birleşmesi’’ reklamının hakkıydı. Ama olmuş işte. Jüri kararı. Boynumuz kıldan ince.Bir de sigorta dalında hata yapılmış sanırım. Kristal Elma Garanti'nin Tercihli Hayat Sigortası reklamına gitmiş. Hem de bizim ‘‘Daha karpuz keseceğdik’’ reklamı dururken. Evet, Yapı Kredi'nin Can Sağlığı Sigortası reklamı bu dalda ödülü almalıydı.Gelelim kampanya dalında büyük ödül alan Shop&Miles Kredi Kartı kampanyasına. Hani şu Mazhar'ın soyunduğu kampanya. Bence bu karar da birazcık yanlış. Bu dalda yarışan Elidor'un Nazar Boncuğu, Garanti'nin Bonus Cart, Petrol Ofisi'nin Kafalar Değişirse, Yapı Kredi'nin Gençlik Bankacılığı, Garanti'nin 12 Dev Adam kampanyaları Shop&Miles kampanyasına fark atacak kampanyalar.Ama dediğim gibi jüri kararlarına sonuna kadar saygılıyız. Tabi ki, eleştirilerimize de aynı oranda saygı duyulduğu sürece... Freud Reklam Ödülüm Magnum'aMAGNUM, reklamlarda kadınları dondurma ile seviştirmeye devam ediyor. Evet aynen böyle. Daha başlangıcından bugüne Magnum'un yaratıcı stratejisi böyle bir cinsel çekicilik üzerine kurulmuş durumda. Tutarlı bir şekilde de uygulamalar birbiri ardına geliyor. ‘‘Ahlamalar, ohlamalar’’ arasında Magnum yiyen, daha doğrusu yalayan kadınları nasıl unutursunuz.Herbal Essences reklamındaki kadın Magnum yiyen kadınların yanında, ‘‘aman komşular duymasın’’ diye alt dudağını kan revan içinde bırakan bastırılmış Türk kadını gibi kalır! Şu anda yayınlanan reklamda da bir kadın, Magnum yerken televizyondaki ‘‘star’’ı görüp hayalinde onunla sevişmeye başlıyor. Hesapta Magnum kadının aklını başından alıyor. Kadın Magnum yerken bir fantazi, bir fantazi.. Tam ‘‘star’’ımızın üstündeki örtüyü çekip onu cıbıl bırakacak. Ve... O ne! Hayata geri dönüyoruz. Ba ba ba ba... Magnum bitmiş. Farkediyoruz ki ‘‘star’’ımızın göbeğindeki döğmenin benzeri, dondurmanın, kadının hararetle yaladığı çubuğunda da var.Nasıl yorumlarsınız? Freud'u mıroydu karıştırmayın lütfen ya. Ünlü bilinçaltı psikoloğu Freud ‘‘ağızın dünya ile teması sağlayan en önemli organ olduğunu’’ söyleyebilir. Yani şimdi Freud'u temel alırsak, çocukken anne sütü emmeyen kadınlar büyüyünce bunalıma girmeyelim diye dondurma mı yiyecekler? Bu Freud'da alem adam biliyor musunuz? (Reklam Ajansı: Yurt Dışı Yapım Rating: * * * * *)O hálá kendini ‘Umut’ sanıyor...BUGÜN size Carlos Ghosn'un başarı öyküsünü anlatıp, durumdan Türkiye için ders çıkarmaya çalışacağım.Carlos Ghosn, Nissan'ın ‘‘magic CEO’’su, yani ‘‘sihirbaz yöneticisi.’’ Lübnanlı bir mühendis olan Ghosn'un sihirbaz olarak tanımlanmasının nedeni dünyanın dev otomobil üreticilerinden Nissan'ı üç yılda hasta yatağından kaldırıp kárlı bir şirket haline getirmiş olması.Ghosn göreve geldiği 1999 yılında Nissan'ı ekonomik darboğazdan kurtarıp, yeniden ayağa kaldıracak üç yıllık bir plan hazırlamış ve kendi deyimiyle şirketi ‘‘yönetilebilir’’ hale getirmiş. Ghosn'un değişimi gerçekleştirmek için planda yer verdiği ana konular şunlar:Maliyetleri azaltmak, teknolojik yatırımlara önem vermek, Nissan markasını yeniden yapılandırmak ve teknolojik temelli iletişim kampanyalarına önem vermek.Plan uyarınca Nissancılar önce çalışanların yarısını işten çıkarıp şirketi küçültmüşler, üretim hattını yeniden yapılandırmışlar ve değersiz yatırımları elden çıkarmışlar. Bir yıl içinde 18 milyar dolar borç yarıya inmiş, ancak şirketi küçültmek amaçlanan kárlılığı hemen yaratamamış. Sadece daha doğru insan kaynakları politikası uygulamaya ortam yaratılmış. İlk yapılanlar şüpheci iş adamlarını da ikna etmeye yetmemiş.Bu nedenle, pazarlama seviyesinde markanın anahtar rol oynadığını çok iyi bilen Ghosn markaya yapılan iletişim yatırımlarının özenle devam ettirilmesini sağlamış. Ghosn'a göre bir şirkete güvenilmesi, o şirketin performansına ve şeffaflığına bağlı. Şeffaflık öyle sadece kendini bağımsız denetim şirketlerine denetletmekten çok daha öte bir şey. Şeffaflık bir şirketin düşündüğünün, söylediğinin ve yaptığının arasında fark olmaması.Planını harfi harfine uygulayan Ghosn üç yıl sonunda Nissan'ı 3.9 milyar dolar kára geçirmiş.2004 yılı için ise hedefi sıfır borç, 6 milyar dolar kár. Ghosn'a göre ‘‘Sayılar bir şirketin başarısını göstermek için yeterli araçlar değil. Önemli olan çalışanların, iş ortaklarının ve kamuoyunun o şirketle ne kadar gurur duyduğu. Bu nedenle de bir şirketi kara geçirmek için önce insanlara odaklanmak, onları motive etmek, onlara umut kaynağı olmak ve sahiplik duygusu yaratmak gerekiyor.’’Ghosn çok doğru söylüyor ve söyledikleri ülke yönetimleri için de geçerli. Bir ülkeyi de ekonomik darboğazdan kurtarmak için önce o ülkenin iş adamlarını, sanayicilerini, tüccarlarını, esnaflarını, çiftçilerini, işçilerini, kısaca tüm insanlarını motive etmek gerekiyor.Şimdi, kendimize açık yüreklilikle soralım futboldaki başarımızla gurur duyuyoruz ama Türkiye'nin ‘‘güvenilir’’ iki büyük bankasından birinin tamamen diğerinin kısmen devletleştirildiği şu günlerde Türkiye ile gerçekten ne kadar gurur duyuyoruz? Türkiye'de yaşamaktan Türkiyeli olmaktan ne kadar mutluyuz?En son Türkiye'yi yönetenlerden geleceğe dair küçücük bir umut ışığı ne zaman duyduk. En son geleceğe dair iyi duygularla ne zaman uyandık. Enflasyon inmiş çıkmış boşverin, dolar alçalmış, yükselmiş, dış borç azlamış, çoğalmış ne farkeder? Siz çalışmaya, başarmaya ne kadar azimlisiniz ondan
haber verin. Umudunuz kim umudunuz? Bir umudumuz olsa, o umut bizi bir motive etse, kanatlanır uçarız, gördük!Biz Müller'e, Vogst'a, Beckenbauer'e, Zoff'a öykünüyorduk, şimdi dünya çocukları Hasan Şaş'a, Hakan Şükür'e, Rüştü Reçber'e öykünecek.Bir umudumuz olsa var ya.. Dünya Türkiye'ye öykünecek. Ama umut hasta, umudun kendine hayrı yok! İşin en acıklı yanı da, o, unutuyor ve hálá kendini ‘‘umut’’ sanıyor. Hadi o hasta.. Peki onu hálá ‘‘umut’’ sananların nesi var? Onlar da mı hasta?Komili, bir yağ şişesine satıldın!ECMEL ‘‘İhanet ettim’’ diye odaya girdiğinde ben İngiltere-Brezilya maçını izliyordum. ‘‘İhanet ettim’’ sözü ister istemez beni biraz gerdi. İçimden ‘‘düşündüğüm şey olsa herhalde söylemek için Senegal-Türkiye maçını beklerdi’’ diye düşündüm. Ecmel ekledi: ‘‘Yıllardır Komili'den başka zeytinyağı kullanmazdım, ama bir Paşabahçe yağ şişesine onu sattım.’’Geri dönüp baktım, elinde üstüne camdan bir şişe bantlantmış Lio Zeytinyağı'nı tutuyordu. ‘‘Sattım, gül gibi yağımı bir yağ şişesine sattım’’ diyerek odadan çıktı. Tabiatın Mucizesi Komili'ye duyurulur.Haftaya: Ben de Perihan Mağden'in son romanının okudum. Hem de Cannes yollarında elimden düşürmeden. İşte koca gazetede bir beni bir Pakize Suda'yı okuyanlar için fark yaratacak müthiş açıklamam. Bekleyin...ÇekirgelikTerbiyeli olmak kimi zaman başkalarının terbiyesizliklerine katlanmak anlamına gelir (H.Jackson Brown Jr.)
button