Krallar'ın tatili

Ä°lk kez kurallarımın dışına çıkıp, yaz tatilimde yollara düşeceÄŸim. Rotamın yönü DoÄŸu Anadolu'ya çevrili. Eskinin Gezgin Ä°mparatorları gibi kent kent dolaşıp, beynimi, not defterimi ve arabamın bagajını doldurup geri döneceÄŸim.Tatillerimde bir yerlere gitmediÄŸimi daha önceki yazılarımda belirtmiÅŸtim. Tatilde evde oturmayı, bahçe ile uÄŸraÅŸmayı, kargaları seyretmeyi, kitap okumayı en önemlisi Ä°stanbul'un keyfini çıkarmayı tercih ederim. Bu yaz tatilinde bu kuralı bozup, ‘krallar gibi’ bir tatil yapacağım. Önce bu ‘krallar gibi’ lafına bir açıklık getirmem gerek. Seyahatin Kültür Tarihi (Winfried Löschburg-Dost Kitabevi) adlı kitaptan okuduÄŸuma göre, OrtaçaÄŸ'ın en soylu seyyahları ‘Gezgin Ä°mparatorlar’ mış. Henüz yerleÅŸik bir sarayda oturmayan bu imparatorlar, bütün saray erkanı, sayısız at, tahtırevan, arabalar dolusu çadır, yatak, goblen ve yemek takımıyla, sekreterya ve seyyar ÅŸapelleriyle ÅŸato ÅŸato dolaşır, piskoposlarda, derebeylerinde ve kentlerde konaklarlarmış. Bu imparatorlardan Friedrich Barbarossa, 1157 yılının AÄŸustos ayından 1158 yılının Ocak ayına kadar, at sırtında 2 bin 500 km'den fazla yol katetmiÅŸ. I. Maximilian ise dokuz yıl hiç durmaksızın gezmiÅŸ ve yaklaşık 1500 yer dolaÅŸmış. Fransa kralı IX. Louis neredeyse bütün ömrünü yollarda geçirmiÅŸ. Yanında 1000 kiÅŸiden fazla olduÄŸu tahmin edilen maiyeti ile birlikte günde 20-35 km yol katederek gezinip durmuÅŸ. Annalista Saxo vakanüvisinin hazırladığı belgede, 968 yılında gezgin kral ve maiyetinin günlük tüketimi konusunda ÅŸu bilgiler verilmiÅŸ: Bin domuz ve koyun, on araba yükü ÅŸarap ve bir o kadar fıçı bira, bin ölçek tahıl ve sekiz sığır.Ä°ÅŸte ben de böyle yemeli, içmeli bir tatile çıkıyorum. Arabama binip uzaklara doÄŸru yol alacağım. Yani tatilim ‘krallar gibi’ yollarda geçecek. UZAK ROTALARRotamı şöyle çizdim; Ä°stanbul'dan sonraki ilk durağım Amasya olacak. Oradan kuzeye dönüp, sahil sahil Karadeniz'i katedip, Rize'de soluklanacağım. Ertesi gün Çayeli'ndeki ünlü kuru fasulyeci Hüsrev'e uÄŸradıktan sonra yola devam edeceÄŸim. Hopadan, Artvin üstünden Erzurum'a doÄŸru direksiyon kıracağım. Erzurum'u ve çevresini gezdikten, tabii ki gerçek ‘ÇaÄŸ Kebabı’nın tadına baktıktan sonra AÄŸrı üstünden Van'a ineceÄŸim. Niyetim bu kentte birkaç gün kalıp, Ä°ran sınırına IÄŸdır'a, DoÄŸubeyazıt'a uzanmak. Bu arada uzun süreden beri beni davet eden, Edremit ilçesi kaymakamı Fatih KadiroÄŸlu'na verdiÄŸim sözü de yerine getireceÄŸim.Otlu peynirle yapacağım sabah kahvaltılarını düşündükçe ÅŸimdiden aÄŸzım sulanıyor. Sonra dönüşe geçeceÄŸim. Dönüş rotası da şöyle; Bitlis, MuÅŸ, Bingöl, Elazığ üstünden Malatya. Bu rotanın üstünde o kadar çok görülecek yer var ki, programın sarkmasından korkuyorum. Bu tür yolculukların yabancısı olmadığım için, yolda bir çok sürprizle karşılaÅŸacağımı biliyorum. Malatya'dan sonra Kayseri üstünden NevÅŸehir'e geçmeyi planlıyorum. Kapadokya'yı bir çok kereler gördüm ama doyamadım. Bir kez daha göreceÄŸim için ÅŸimdiden heyecanlanmaya baÅŸladım. Daha sonra Aksaray, Konya üstünden Afyon'a uzanmayı düşünüyorum. Mevlana Türbesi'nde, Çatalhöyük kazılarında fazla oyalanmamak istiyorum ama bunu becereceÄŸimi de hiç sanmıyorum. Bir de Konya'ya kadar gitmiÅŸken meÅŸhur ‘Etli Ekmek’in de tadına bakacağım. Tabii akÅŸam yemeÄŸinde, Afyon'un ünlü lezzetlerini doya doya tadabilmek için etli ekmeÄŸin dozunu iyi ayarlamalıyım.YOLDAKÄ° LEZZETLERAfyon'dan sonra Kütahya'da, ‘Porselen Molası’ verip, oradan Bilecik üstünden Adapazarı'na geçmeyi planlıyorum. Öğle yemeÄŸi için burada mola vermeyi planladım. Çünkü meÅŸhur ‘Islama Köfte’ye bu kadar yaklaÅŸmışken, onu yemeden Ä°stanbul'a dönmek istemiyorum.Hesap ettim, 4 bin kilometrenin üstünde yol katedeceÄŸim. Umarım her ÅŸey yolunda gider de ben de Ä°stanbul'a bol bol yazı malzemesi ile dönerim. Her ne kadar tatile gidiyorum desem de gördüklerimi, yediklerimi, içtiklerimi kendime saklayacak deÄŸilim. Tabii ki tüm bunları sizlerle paylaÅŸacağım: Nerede ne var, ne yenir, ne içilir, nerede kalınır?...Â