Güncelleme Tarihi:
Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kozmik Oda’dan hiçbir belgenin çıkarılmasına izin vermediklerini söyledi. Soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili de Başbuğ’u doğruladı, “Başbuğ döneminde Karargâh’tan çıkarılamayan kozmik harddisk ve fotokopiler 16 Mart 2013 günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel döneminde savcılığa teslim edildi” dedi.
KOZMİK Oda soruşturmasının takipsizlik ile sonuçlanması, 19 Aralık 2009-11 Şubat 2010 tarihleri arasında yaşanan olağanüstü trafiği de gün ışığına çıkardı. Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kozmik Oda’dan hiçbir belgenin çıkartılmasına izin vermediklerini söyledi. Soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili, bu bilgiyi doğruladı ve “Başbuğ döneminde Karargâh’tan çıkarılamayan kozmik harddisk ve fotokopiler 16 Mart 2013 günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel döneminde savcılığa teslim edildi” dedi.
BELGELERİN ÇIKARILMASINA MÜSAADE ETMEMİŞLER
Başbuğ, o dönem Genelkurmay Başkanı olduğundan konuyla yakından ilgileniyor. Kendisini dün telefonla aradığımızda Avukatı İlkay Sezer ile birlikte savcılığın takipsizlik kararını değerlendiriyordu. Kendisinden dönemin Genelkurmay Başkanı olarak kararı değerlendirmesini istedim. Her zamanki titizliği ile, “Kararı okumadan konuşamam” dedi. Ben ısrarla kopyası kaybolan harddisk’i sordum. Önemli bir uyarı yaptı. Savcıların, gizlilik derecesi olmayan alanlarda arama yaptığını, gizlilik derecesi olmayan ve gerekli görülen belgeleri aldıklarını, Kozmik Oda’ya ise sadece hâkim ve askeri bilirkişilerin girmesine müsaade edildiğini hatırlattı. Başbuğ, ardından da Kozmik Oda belgelerinin dışarı çıkarılmasına müsaade edilmediğini söyledi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN’LA 3.5 SAAT GÖRÜŞTÜLER
Arşivler, Başbuğ’un verdiği bu önemli bilgiyi doğruluyor. Aramaların sürdüğü sırada dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Başbuğ ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner ile 3.5 saatlik bir görüşme yapmıştı. Başbuğ, daha sonra kuvvet komutanları ile ayrı bir toplantı yapmış ve o toplantıda, aramalar sırasında Kozmik Oda’nın gizliliğinin ihlal edilmemesi yönünde tavır konulması kararlaştırılmıştı. Başbuğ, Kozmik Oda’dan tek bir belge bile çıkmasına izin vermediklerini söyledi. Ancak takipsizlik kararında, 1.5 terabayt’lık bir harddisk dolusu belgenin kopyalandığı yazılıydı. Üstelik o harddisk Kozmik Oda’da kaydedilmişti. Peki Başbuğ izin vermediyse 1.5 terabayt’lık dijital bilgi dolu bir harddisk nasıl çıkmıştı?
GENELKURMAY’DAN KOPYAYI ÇIKARAMADIK
Bu soruya soruşturmayı başlatan Savcı Bilgili yanıt verdi:
“Aramalar tamamlandığında, Kozmik Oda’yı arayan hâkim, harddisk ve fotokopileri iki kopya halinde hazırlatmıştı. Bir kopyasını müşteki olarak Genelkurmay’a teslim etti. Diğer kopyayı da bize verdi. Ancak biz o kopyayı Genelkurmay’dan çıkaramadık. Askerler müsaade etmedi, tartışma çıkınca da mahkemeye itiraz ettiler ve mahkeme kararı getirdiler. Bunun üzerine bir kasaya koyduk ve kasayı mühürledik. Oradan sadece açık alanda yaptığımız aramanın sonuçlarıyla döndük.”
SAVCININ VERDİĞİ BİLGİLER TAKİPSİZLİK KARARINDA DA AYNI
Bilgili, Genelkurmay’ın daha sonra Seferberlik Tetkik Kurulu’nun (STK) taşınacağı gerekçesi ile kasadaki mührün kaldırılmasını istediğini, kendilerinin de ilerleme sağlayamadıkları için kasada saklanan harddisk’i almak için girişim başlattıklarını söyledi. Bilgili’nin verdiği bu bilgi, takipsizlik kararına da yansıdı. Karara göre, söz konusu harddisk aramaların tamamlandığı 11 Şubat 2010 günü Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Grup Komutanlığı Grup Komutanı’nın makam odasındaki kilitli kasaya konulup mühürlenmişti.
SORUŞTURMA SAVCISINA TUTANAK KARŞILIĞI TESLİM EDİLDİ
Savcılık, 25 Şubat 2013 günü CMK’nun 134’üncü maddesi gereğince kasadaki harddisk’e el konulmasını ve çözülerek metin haline getirilmesini istedi. Dönemin TMK 10’uncu maddesiyle görevli hâkimlik de aynı gün savcılığın talebini kabul etti ve harddisk’in savcılığa teslimini istedi. Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı’ndaki odada muhafaza edilen imaj harddisk’ler, Hâkim Albay Muharrem Köse, Piyade Albay Faik Ahmet Karadeniz ve Hâkim Yarbay Okşan Çiğdem tarafından 16 Mart günü soruşturma savcısına tutanak karşılığında teslim edildi.
‘Ara-bul’la belge aranmıştı
Mesut Hasan BENLİ / ANKARA
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiasıyla başlatılan soruşturmada verilen takipsizlik kararındaki bir tutanak, 11 ve 16 numaralı odalardaki bilgi ve belgelerin ilginç bir yöntemle ayıklanarak el konulduğunu gösterdi. Takipsizlik kararında, görevlendirilen Hâkim Kadir Kayan’ın, 26 Aralık 2009’da Seferberlik Tekik Kurulu’na gittiği belirtiliyor. Kayan, kilitli odalarda arama yapılacağını belirterek verilen kararı Tümgeneral Kısacık’a gösterdi. Tümgeneral Kısacık, ülke güvenliğinin zarar görebileceği gerekçesiyle tereddütleri bulunduğunu bildirdi. Bunun üzerine odaların kapıları ve dış cepheye bakan demir parmaklıkları çevrili pencereler mühürlenilerek saat 04.00’de tutanak tutuldu. Hâkim Kadir Kayan 27 Aralık 2009’da saat 00.15’te Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’na tekrar giderek aynı kararı uygulamaya başladı, arama ve inceleme işlemlerine 31 Aralık 2009’a kadar aralıklarla devam etti. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın aramaların durdurulması talebi de mahkemece kabul edilmedi ancak sadece suça konu delillerle ilgili bilgi ve belgelerle sınırlı tutulması istendi. Takipsizlik kararında, aramalarda el konulan bilgi ve belgelerin nasıl alındığına ilişkin ilginç bir tutanağa da yer verildi. 2009/1066 sayılı tutanağa göre, belgeler şu formülle alındı: “Fiziki dosyalar üzerindeki incelemelerin bizzat hâkim tarafından, bilgisayarlar ve veri taşıyıcıları üzerindeki çalışmaların ise bilirkişilere raporlarında teknik ayrıntılarını açıklayacakları programlar kullandırılmak suretiyle arama motorları kurdurularak incelendiği, arama ve inceleme işlemleri sırasında Cumhuriyet Savcılığının talebi üzerine aranmasında fayda görülen kelimeler de girilmek suretiyle çalışma ve incelemelerde bulunulmuştur.”
İFŞA TUTANAĞI
Takipsizlik kararında Hâkim Kadir Kayan 20 Ocak 2010 günü arama ve inceleme işlemlerini tamamladığı, bu nedenle bir tutanak tutulduğu kaydedildi. Hazırlanan tutanakta Tümgeneral Selahattin Kısacık ve Albay Nazım Demirkol, “Özellikle 10. sayfada yer alan 1-6 sır nolu belgeler ile 12. sayfada yer alan 8-10-11-12-13 nolu belgeler devlet sırrı niteliğindedir” şeklinde şerh düştü.