Güncelleme Tarihi:
Nahcivan'ın ana caddelerindeki mağazaların vitrinleri Türk mallarıyla dolu. Nihat Market'e giriyoruz. Raflar çeşitli ürünlerle tıka basa dolu. İşlerinin nasıl gittiğini soruyoruz:
‘‘Buradaki esas müşterilerimiz Türkiye'den gelen örenciler’’ diyorlar. Nahcivanlılar için Türkiye'den getirilen bazı mallar alınamayacak kadar pahalıymış. Ancak gümrüklerde ve önemli noktalarda görev yapan memurların da müşterileri olduğunu ağızlarından kaçırıyorlar. Marketteki bir başka kişi, muhabbet biraz uzayınca ne iş yaptıklarını kendisinin de bilmediği bazı hoş hanımların gerçek müşterileri olduğunu da söylemeden edemiyor. Şehrin göbeğindeki Tebriz Oteli'ni kendilerine mesken tutan ‘‘Hoş Hanımlar’’ petrol taşıyan Türk ve İranlı şoförleri ağırlayarak hayatlarını kazanıyorlarmış. Petrol işi yapan Nahcivanlı araba sahiplerinin de para kazanmalarına rağmen dikkat çekmemek için marketlerden alışveriş yapamadıklarını öğreniyoruz.
Nahcivan'daki diğer tüketici kesim de özellikle Ege bölgesi erkeklerine gelin veren aileler. Nahcivanlılar, bugüne kadar Iğdır'a 2500 gelin vermiş ancak Ege'ye gelin gidenlerin sayısı bilinmemesine rağmen çok daha fazla. Damatlar sürekli olarak eşlerinin Nahcivan'daki ailelerine para gönderiyorlar.
Ve Iğdır'a dönüyoruz. Dört yıl öncesine kadar silah seslerinin kesilmediği küçük kasaba, bugün doğunun megakentlerinden biri olmaya aday. Verimli topraklara sahip olmasına rağmen yakın zamana kadar işsizlik ve terör yüzünden nüfusunun yarısını büyük kentlere vermiş, şimdi Anadolu'nun dört bir tarafından göç alıyor. Yeni yapılan çarşıları, devasa anıtı, müzesi ve gece hayatıyla bir cazibe merkezi...
Iğdır'daki bu değişimin en büyük nedeni Sınır ticareti. 1992 yılına kadar yalnızca 35 şirketin faaliyet gösterdiği kentte bugün 450 şirket faaliyet gösteriyor. 1993 yılından beri görevde olan Iğdır Valisi Şemsettin Uzun kentteki büyümeyi şöyle açıklıyor:
‘‘Beş yıl önce Iğdır'a geldiğimde burası bir terör şehriydi. Güvenlik güçlerinin yoğun çalışmaları nedeniyle terörün belini kırdık. Sıra ekonomik tedbirlerin uygulanmasına geldiğinde Habur'daki sınırlı petrol ticaretinin Iğdır'da da yapılabilmesi için gerekli girişimlerde bulunduk. Ticaret yalnızca mazotla sınırlı kalmadı Nahcivan'daki kardeşlerimizin ayrıca bavul ticareti yapmasını da kolaylaştırdık. Iğdır'ın şu anki ihracatı 100 milyon dolara ulaştı. Bavul ticaretinden de yalnızca Iğdır olarak yılda 25 milyon dolar elde ediyoruz. Ayrıca Nahcivan'da son derece verimli tarım arazileri var. 1994 yılından beri Nahcivan'da yirmi dönüm araziye şeker pancarı ekiyoruz. Karşılığında ise 2 bin 700 ton şeker veriyoruz. Tabii tüm bunların ekonomik katkısı Iğdır ve Nahcivan'da kolaylıkla görülüyor.’’
ARAZİ FİYATLARI Arttı
Yine de herşey Vali'nin söylediği kadar güllük gülistanlık değil. Türkiye'nin normalde 30 bin liraya imal ettiği mazotu Nahcivan'dan 70 bin liraya almasının ülke ekonomisine getirdiği yükü soruyoruz Vali Uzun'a. ‘‘Tabii hazinenin bundan kaybı oluyor. Ama şunu da gözden kaçırmamak gerek: Devlet politikası gereği Nahcivan'ı kendimize yaklaştırmaya çalışıyoruz. Eğer bunu biz gerçekleştiremezsek Nahcivan o zaman başka yerlere doğru yaklaşmak zorunda kalacak. Tabii bu ileriye dönük bir yaklaşım. Bizim ayrıca Bakü petrolleri üzerinde de bir takım arzularımız var. Yalnızca Nahcivan'ı düşünmeyelim. Bu işten Iğdırlı vatandaşın büyük bir kazancı var. Terörün önüne geçebilmek için bu çok önemli bir faktör’’ diye cevaplıyor.
Bu arada, sınır ticareti yapılana kadar dönümü 100 milyon lira olan Iğdır'daki arazi fiyatları iki milyar liraya yükselmiş. Petrol işinden gelen paranın kokusu kısa zamanda etrafa yayılınca çevre köylüler ellerindeki arazileri satarak paralarını kamyon taşımacılığına bağlamaya başlamışlar. Çarşı içinde gezerken, yeni aldığı bir kamyona dört adet birer tonluk depo monte etmeye çalışan Hafiz Yılmaz'a rastlıyoruz. Tuzluca'nın bir köyünden gelmiş. Tarlasını sattıktan sonra bir kamyon alabilmiş. Yarısını da bankaya borçlanarak. Verimli toprakları olmasına rağmen artık çiftçilik yapmak istemiyor. 68 yaşındaki Yılmaz, ‘‘Biz bu işlere geç bile kaldık. Geçen sene petrol işine girenlerin şimdi ikişer tane tankeri, İstanbul'da da evleri var’’ diye dertleniyor.
Şoförler Odası'nın kayıtlarına göre Iğdırlılar arazilerinin büyük bir bölümünü satarak son iki yılda 2 bin 200 kamyon, 350 tanker almışlar. Petrol taşımacılığı işi Iğdırlılar'ın başını öğlesine döndürmüş ki, GAP'tan sonra Türkiye'deki ikinci projenin uygulandığı Iğdır'da tarıma elverişli alanların ancak yüzde 50'nde üretim gerçekleşiyor.
IĞDIRSPOR İHYA OLDU
Ortada böylesine büyük paralar dönünce Iğdır Valiliği görkemli bir anıt ve müze yapımı için kolları sıvamış. Sınırdan geçen her tankerden Özel İdare'nin makbuz karşılığı aldığı paralarla Valiliğin bütçesi hatırı sayılır hale gelmiş. 400 metrekarelik kapalı alana sahip olan bir müze ve Göktürk, Oğuz, Selçuklu, Osmanlı ve Türk askerini temsilen yapılmış antının açılışı birkaç ay sonra gerçekleşecek.
Yalnız, Vali'nin deyimiyle ‘‘İleriye dönük devlet politikalarının’’ uygulanması sonucunda Iğdırlılar, elektriklerini de Nahcivan'la paylaşmak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle akşam saatlerinde bazı büyük spot lambalar bile ancak idare lambası kadar aydınlatabiliyor. Iğdırlılar'ın bu çilesinin de kısa süre sonra çözüleceği umuluyor. Doğalgazla çalışan iki adet elektirik santrali için valilik beş bin dönümlük iki araziyi tahsis etmiş bile... Vali Şemsettin Uzun, ‘‘Iğdırspor'a bir hayli para yardımı yaptık. 20-25 milyar borçlarını ödedik. Bunun yanısıra 60 milyara yakın da para verdik. Petrol taşıyan kamyonlardan eskiden bir miktar da Iğdırspor için makbuz karşılığında para alıyorduk ama küme düşünce artık yardımı bıraktık. 3. ligdeki en zengin takım bizdik ama bir golle küme düştük’’ diyor.
Vali Uzun, devlete 1 trilyon 400 milyon liralık vergilerini de verdiklerini ekliyor. Sahte mazot taşınması meselesine de şöyle açıklık getiriyor: ‘‘20-25 araba yakalandı. Eskiden dağda terörist olanlar şimdi mazot işine girerek para kazandılar. Çobanından köylüsüne kadar herkes bu işten para kazanıyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş biterse Iğdır büyük bir kent olacak.’’
Yalnız Iğdır'da herkes petrol ticaretini desteklemiyor. Atatürk Caddesi üzerindeki Shell Benzin İstasyonu'nun sahibi Dinçer Bağcı, ‘‘Bu petrol ticareti işi tamamen siyasi bir karardır’’ diyor. Sonra şöyle devam ediyor: ‘‘Nahcivan'dan getirilen petrolün kalitesi çok düşük. Ve bu yapılan ticaretin düzgün bir evrakı, kaydı, kuydu da yok. Bu tür olaylar, Türkiye'deki krizin temel nedenidir. Eğer burada haksız bir kazanç olmasa, dolar batıdaki kentlere nazaran üç bin lira daha fazla olur muydu? Türkiye rafineriden 30 bin liraya elde ettiği petrolü, vergilendirerek bayilerde 125 bin liraya satıyor. Oysa Nahcivan'dan aynı petrolü 70 bin liraya alıyor. Bu aradaki farkın ne kadar büyük olduğu, taşınan petrolün miktarı hesaplanırsa ortaya çıkar. Nahcivan içinse ticaretten halk fazlaca bir yarar sağlayamıyor. Bu tamamen uluslararası mafyanın işi. Evraksız paranın olduğu yerde hırsızlık olur. Kanunların olmadığı yerde de hırsızlık olur. Iğdır'dan yapılan ihracatın yüzde 90'ı hayalidir. İki yıl önce, Aralık'taki cumhuriyet savcısı, bu suistimaller nedeniyle görevinden alındı. Son bir yılda mazot fiyatları dünyada düşerken, Türkiye'de yükseliyor. Vali böyle bir ticareti onaylıyorsa eğer, niçin kendi araçlarına bizlerden 150 bin liradan mazot alıyor?’’
Bu eleştirilerin de gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyerek, haberimizi noktalıyoruz. Bir de son dakika haberi: Türkiye, Nahcivan'dan getirilen petrole, ton başına 9 milyon lira vergi koydu. Kotayı da düşürüyor. Buna karşılık Nahcivan'daki yetkililer de tanker sürücülerine yakıt vermiyor ya da zorluk çıkarıyor. Durumun düzelmesi için yoğun temaslar sürüyor.
Artık eğlencenin merkezi!
İki yıl öncesine kadar küçük bir kasaba görüntüsüne sahip olan Iğdır'da kalacak bir otel bulmak oldukça güçtü. Nahcivan Türkiye arasındaki sınır açıldıktan sonra Iğdır'ın görünümüyle birlikte sosyal hayatı da büyük bir değişim geçirdi.
Kentteki iş merkezlerinin yüzleri camla giydirilirken Iğdır'ın dört bir tarafında bol yıldızlı oteller açılmaya başladı. Gece hayatının nimetlerinden yararlanmak için önceleri Karadeniz kentlerine kaçamak yapan Iğdırlılar ve komşu şehirliler için Iğdır bir eğlence merkezi haline geldi. Ramazan olmasına rağmen içkili restoranları, meyhaneler sokağı, barları, pastaneleri günün her saatinde cıvıl cıvıl.
Gece yarısına doğru kent merkezindeki Piem Bar'a gidiyoruz. Ellerindeki biraları yudumlayan bir kadın grubu dikkatimizi çekiyor. Gazeteci olduğumuzu ve biraz konuşmak istediğimizi söyleyince bizi kırmıyorlar. İkisi devlet memuru, diğerleri de öğrenciymiş. ‘‘Aman ha resmimizi çekme’’ diye uyarıyorlar. Memure N.L. ‘‘Manisalı'yım. İki yıl önce Iğdır'a tayinim çıktığında gelmek istemedim. Oysa şimdi buradaki hayatımdan oldukça memnunum. Iğdırlılar'ın hoşgörüsü ve modern bakış açıları nedeniyle burada özgürce yaşıyoruz. Tabii bunu derken şunu söylemek istiyorum, en azından kendi aramızda eğlenirken kimse rahatsız etmiyor’’ diye anlatıyor.
Kafkas Üniversitesi'ne bağlı iki yıllık meslek yüksek okulunun öğrencileri de yaşadıkları batı kentlerinin havasını Iğdır'a taşımışlar. Saç stilleri ve giyimleriyle. Başka kentlerden gelen devlet memurlarının Iğdır'daki sosyal yaşamı kısa sürede Iğdılılar'a da örnek olmuş. Yanlarına eşlerini alan Iğdırlılar da canlı müzik yapılan mekanların müdavimleri olamaya başlamışlar.
Kent merkezindeki ‘‘Çakıl Müzikol''e de uğruyoruz. Tipik bir Beyoğlu Pavyonu gibi. Dip taraflardaki masalarda oturan birbirinden güzel Rus kızları, yanlarındaki bıyıklı tahifeyi neşelendiriyorlar. Beş yıl içinde ikinci kez gördüğüm Iğdır'daki değişim beni umutlandırıyor. Birşeylerin düzelmesi demek ki hiç de uzun bir zaman almıyor.