Güncelleme Tarihi:
Marmara'nın yeni bir sorunu var: Adı deniz salyası. Denizin üzerinde kalın beyaz bir katman olarak görülen nam-ı diğer müsilajlar kötü kokusu ile de rahatsızlık vermekte. Birkaç aydır görülen deniz salyası Marmara için ne anlama geliyor? Endişelenmeli miyiz?
Öncelikle müsilajların nerelerde olduğuna göz atalım. Kadıköy Caddebostan Sahili, Menekşe Deresi, Büyük Ada, İzmit Körfez derken deniz salyası akını Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ve Şarköy ilçelerine kadar ulaştı. Aylardır balıkçılara zor anlar yaşatan deniz salyaları, küçük tekneleriyle avlanmaya çıkan balıkçıların ağlarının yırtılmasına neden oldu.
Küçükçekmece Gölü'nü Marmara Denizi'ne bağlayan Menekşe Deresi, deniz salyasının en yoğun görüldüğü yerlerden biri. Derenin çok büyük bir bölümünü kaplayan deniz salyalarını görenler, yıllardır böyle bir manzara ile karşılaşmadıklarını söylüyor.
Müsilajlar Marmara’da o kadar arttı ki etrafa kötü kokular yaymaya da başladı. Sahile deniz havası almaya giden ve kötü bir manzara ile karşılaşan vatandaşlar, nefes alamamaktan şikayetçi.
Müsilajların bizi endişelendirmesi gerektiğinden bahseden Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, “Son zamanlarda sıkça konuşulan ani yağış ve kuraklıklarla ifade edilen iklim değişikliğinin denizlerdeki etkisi genellikle göz ardı edilmektedir. İklim değişikliğinde belirli türler biyolojik izleme için önemlidir. Başta da son zamanlarda görülen müsilaj artışları” diyor.
Öğretim üyesi Dr. Nurçin Killi ise deniz müsilajların deniz canlılarına verebileceği zarardan bahsederek, “Maalesef su yüzeyinde birikerek atmosferden oksijen girişini de engeller. Su içindeki oksijen miktarı azaldıkça diğer canlıların yaşamı da tehlikeye girer” şeklinde konuşuyor.
Marmara Denizi’nin mücadele ettiği bu müsilaj sorunu pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.
ALG VE DENİZANALARI SEBEP OLUYOR
Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, müsilajı, “Hemen hemen tüm bitkilerin ve bazı mikroorganizmaların ürettiği kalın, yapışkan bir maddedir. Müsilaj deniz sıcaklığının yükselmesi ve sıcaklığın yükselmesiyle artan bakteriler sonucunda oluşur. Yapışkan ve sümüksü bir yapıya sahiptir” sözleriyle tanımlıyor.
Doktor Öğretim Üyesi Nurçin Killi, deniz salyalarının oluşma sebepleri hakkında şunları söylüyor: “İlkbaharda alg artışları ve denizanası çoğalmaları görülen bir durumdur. Su sıcaklıklarının yükselmesiyle bu canlılar su kolonunda sayılarını arttırırlar. Yani bu durum bu iki nedenden kaynaklanıyor olabilir. Son günlerde denizanalarında artış gözlemlenmiş mi bunu bilmek lazım.”
Son aylarda Marmara Denizi’nde çok yoğun görülen deniz salyalarının diğer denizlerde de ortaya çıkıp çıkmadığı merak konusu oldu. İbrahim Pehlivanoğlu, bu soru işaretine şöyle cevap veriyor: “Sadece Marmara Denizi’ne özel olmayıp özellikle ilkbahar döneminde başta Marmara ve Kuzey Ege sularında müsilaj/deniz salyası ya da deniz karı olarak bilinen ve kirlenme belirtisi olan maddelerin son yıllardaki görülme sıklığı artmıştır.”
MÜSİLAJLARIN ARTMASINA ENDİŞELENMELİYİZ!
Yoğun bir şekilde ortaya çıkan deni salyalarının iklim krizi ile bir bağlantısı olup olmadığını sorduğumuz Pehlivanoğlu, kesinlikle endişelenmemiz gerektiğinin altını çiziyor.
“Son zamanlarda sıkça konuşulan ani yağış ve kuraklıklarla ifade edilen iklim değişikliğinin denizlerdeki etkisi genellikle göz ardı edilmektedir. İklim değişikliğinde belirli türler biyolojik izleme için önemlidir. Başta da son zamanlarda görülen müsilaj artışları; balık göçlerindeki değişimler, balıkların yumurtalamalarındaki sarkmalar, denizlerde uzun süreli deniz suyu ve diğer hususlara bağlıdır” diyor.
BALIKÇILIĞIN YANI SIRA TURİZM DE ETKİLENECEK
Müsailaj, daha önce de bahsettiğimiz gibi balıkçıların denize ağ atmasına engel oluyor ve haliyle geçim kaynakları etkileniyor. Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu, “Özellikle Su Ürünleri Kooperatifimize bağlı balıkçılarımız ağlarını denize bırakamadılar ve tek geçim kaynağı balıkçılık olduğu için geçim sıkıntısı yaşadılar. Ekmek parası kazanmaları için olası ağ atma durumunda ise ağları çok ciddi zarar görmek suretiyle de yine sıkıntı yaşadılar” ifadelerine yer veriyor.
Müsilaj sorununun sadece balıkçılığı değil farklı sektörleri de etkileyebileceğine dikkat çeken Pehlivanoğlu, “Ülkemizin etrafının denizlerle çevrili olması, turizm beldelerimizin olması, ülkemizin de ciddi turizm gelirinin bulunduğu göz önüne alındığında müsilajın turizmi ve bu sektörde hizmet veren kişileri de olumsuz yönde etkileyeceği aşikardır” şeklinde konuşuyor.
DENİZLER ÜZERİNDEKİ BASKI AZALTILMALI
Bazı durumlarda müsilaj oluşumu hızlanabiliyor. Bu sebeple hepimizin dikkat etmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. Doktor Öğretim Üyesi Nurçin Killi, “Bu duruma yol açmamak için denizlerdeki besleyici madde girişini kontrol etmek önemlidir. Evsel, tarımsal ve endüstriyel atıklar tam olarak arıtılmadan sulara verildiğinde nitrat, fosfat gibi nutrient maddeler birikir bu durum da alglerin çoğalmasını destekler” diyor.
Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu ise dikkat edilmesi gerekenleri şu sözlerle anlatıyor: “Denizlerimize atık, çöp vb. atmayarak denizlerimizin üzerindeki olumsuz baskıyı azaltmalıyız. Özellikle atıkları arıtmadan denize bırakmamalıyız. Evsel atıkları arındırma tesisinden geçirmeden denize boşaltmamalıyız. Eğer bu atıklar direkt olarak denize atılmaya devam ederse, bu durumda müsilaj oluşumu hızlanacak ve denizlerimiz her geçen gün daha da kötü bir duruma girecektir.”
MÜSİLAJ DENİZ CANLILARINA DA ZARAR VERİYOR!
Müsilaj oluşumu, iklim krizi üzerine bir mesaj, balıkçılık ve turizm sektörlerinin önünde bir engel olduğu gibi deniz canlılarının hayatını da tehlikeye atıyor.
Nurçin Killi, “Müsilaj tabakası maalesef su yüzeyinde birikerek atmosferden oksijen girişini de engeller. Ayrıca müsilaja neden olan canlıların da ölmesiyle su içindeki oksijen de azalır. Su içindeki oksijen miktarı azaldıkça diğer canlıların yaşamı da tehlikeye girer. Ayrıca kokuşma meydana gelebilir” diyor.
İbrahim Pehlivanoğlu da bu sözleri destekleyen açıklamalarda bulunuyor ve “Müsilaj oluşumu kesinlikle deniz canlılarına zarar verir. Balıkların solungaçlarına nüfuz ederek, solumalarına engel olur ve balık ölümlerine sebebiyet verir. Balıkların denizlerimizden daha başka denizlere göç etmelerine, balıkların daha temiz denizlere yumurtalamalarına, dolayısıyla da denizlerimizdeki balık türlerinin azalmasına neden olur” şeklinde konuşuyor.