Güncelleme Tarihi:
Koşuyolu Mahallesi adını, 1950'lerin başında burada aynı adla gerçekleştirilen toplu konut projesinden alıyor. Boğaziçi Köprüsü'nün inşasından sonra keşfedilen semt, birkaç yıl öncesine kadar daha çok yaşlı nüfusa sahip, tek tip bahçeli evlerden oluşan sakin bir yerdi. Ancak son 5 yıldır bahçeli evler yerlerini çok katlı işyeri binalarına bırakmaya başladı. Semtteki bir diğer değişiklik ise birbiri ardına
açılan kafeler.
Koşuyolu Mahallesi, tam ortasından geçen ve semti Altunizade'ye bağlayan Koşuyolu Caddesi ile iki yanında ona paralel uzanan sokaklardan oluşuyor. 1950'li yılların başında İstanbul Belediyesi ve Emlak Kredi Bankası ortaklığıyla inşa edilen ve semte ismini veren iki katlı bahçeli evler bitişik nizam uzanıyor. Evlerin arasında ise sokakları dikine kesen daracık merdivenler var. Evlerin hepsi tek tip, küçük ama mutlaka bahçeli evler. Bahçe kapılarının üzerinde sarmaşık güller veya hanımelleri var. Caddeyi İbrahimağa'ya bağlayan uçta Koşuyolu Kalp Hastanesi, Altunizade'ye bağlayan uçta ise Marmara Üniversitesi Araştırma Hastanesi bulunuyor. Bu hattın tam ortasında yer alan 'direkli çarşı' ise iki eczane, bir pastane, iki kırtasiye, bir bakkal, bir banka, bir butik, tüpçü ve su istasyonuyla uzun süre semtin en hareketli yeriydi. Semti Acıbadem'den ayıran yol boyunca ise Koşuyolu Parkı uzanıyor. Pazar günleri, Barbaros Mahallesi sınırındaki sokakta semt pazarı kuruluyor.
İstanbul Ansiklopedisi'nde Rıfat Akbulut, ‘‘Koşuyolu'nu kabaca İcadiye, Acıbadem ve Çamlıca Tepeleri arasında yer alan ve Kısıklı, Altunizade, Bağlarbaşı gibi semtleri de kapsayan bir üçgenin genel özelliklerini taşıyan bir parçası olarak düşünmek doğru olacaktır‘‘ diyor. Bu alanlar genel olarak İstanbul tarihinde uzun süre şehirden izole olmuş, bağ, bahçe, çayır ve köşklerle kaplı mesire, sayfiye ve avlak olarak kullanılmış; ancak 19. yy'ın ikinci yarısından itibaren yerleşme alanı olarak şehir yaşantısında yerlerini alabilmişler.
19. yy'ın ortalarında, Koşuyolu ile Altunizade arasındaki Validebağ'da 350 dönümü aşan bir bahçe içinde Abdülaziz'in küçük kız kardeşi Adile Sultan için 1853'te bir kasır inşa edilmiş. Daha sonra, 1856'da bu yapının kuzeyine ahşaptan, tek katlı bir kır pavyonu şeklinde bir av köşkü yapılmış. Hálá ayakta olan bu köşk bugün Abdülaziz'in Av Köşkü olarak anılmakta ve arkasında da İzci Müzesi yer almakta. Kasır ve arazisi Cumhuriyet'ten sonra devlete intikal etmiş ve burada Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey tarafından açılışı 27 Mayıs 1927'de yapılan 60 yataklı çocuk prevantoryumu kurulmuş; ertesi yıl buna 100 yataklı, 1939'da da 50 yataklı iki pavyon daha ilave edilmiş. 1971'de yapılan hastane ile yatak sayısı 650'ye ulaşmış, ancak daha sonra kapatılmış. Adile Sultan Kasrı son yıllarda öğretmen evi olarak kullanılıyor.
Çocuk yuvası çok fazla
Koşuyolu sakinliğini son yıllara kadar muhafaza etmişti ama artık bu durum değişiyor. Aslında insanların varlığından haberdar olması Boğaziçi Köprüsü'nün açılmasıyla olmuştu ama o zamanlar hálá böğürtlen yetişen arsalar duruyordu. Sonra 1994 yılında Capitol Alışveriş Merkezi açıldı. İnsanlar Koşuyolu'ndan Altunizade'ye kestirme çıkıldığını fark ettiler. Haftasonları trafik o kadar arttı ki, direkli çarşının bulunduğu Validebağ'a trafik ışıkları kondu. Altunizade, holdingler ve plazalar ile donanırken gayrimenkul fiyatları arttı. Gayrettepe, Mecidiyeköy gibi merkezlerde zaten hep yüksekti fiyatlar. Oysa Koşuyolu çevreyoluna çok yakındı ve artık çok yıpranmış küçük bahçeli evlerde oturan yaşlı mahalleli de satmaya gönüllüydü. Evler birbiri ardına yıkıldı, yerlerine yenileri yapıldı. Kat sınırlaması getirildiğinden yükseklikler aynıydı ama yer kazanmak için bahçelere el kondu. İşyerleri çoğalınca, bu insanların taleplerini karşılamak için kuaför ve kafelerin sayıları da arttı.
Koşuyolu'nun 1991 yılında açılan en eski ve bir zamanlar tek kafesi olan Cafe'm'in sahibesi Ayşe Filiz Salıcı, geçtiğimiz yıllarda mekán açmak için bir takım girişimler olduğunu ama hepsinin kapandığını söylüyor: ‘‘Burası 60'lı yıllarda cangıl gibiydi. Sık ağaçlar vardı. Sokakta yılanlar gezinirdi. 80'li yıllarda buradaki parka çocuklarımızı getirir, neden çay içecek yer yok, diye düşünürdük. Kafeyi açtığımız zaman yarım saatte bir araba geçerdi buradan. Şimdi mahalle yaşamı kırıldı, yaşlı nüfus azaldı. Kediler bile gitti’’ diyor.
Koşuyolu'nda çocuk yuvalarının sayısı çok fazla. Topu topu altı sıra sokaktan oluşan semtte 30-40 çocuk yuvası var. Buralara gelen çocuklar semtin çocukları değil. Çocuklar daha çok Acıbadem, Kızıltoprak, Bağlarbaşı ve Moda'dan geliyor. Çocuk Dünyası Gündüz Bakımevi'nin sahibesi Vildan Ersöz, sayının bu kadar fazla olmasını havanın temiz ve evlerin bahçeli olmasına bağlıyor: ‘‘İnsanlar çocuklarını apartman dairelerine bırakmak istemiyorlar. Çocukların çoğunda solunum problemi var’’ diyor.