Güncelleme Tarihi:
Öcalan'la, İtalya'dan ayrıldığı 16 Ocak'tan, yakalandığı 15 Şubat'a kadar her an birlikte olan PKK'nın siyasi kanadı ERNK'nın temsilcisi Şemse Kılıç, olayları dakikası dakikasına Hürriyet'e aktardı. Kos Adası'nda öldürülmek istendiklerini, bunun suçlusunun da Simitis olduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi:
ALDATILDIK
Bizzat Başbakan Massimo D'Alema'nın aldığı kararlar ve bunlara bağlı olarak Öcalan’a üçüncü ülke bulunması konusunda plan yapılacağı yolunda sözler vardı. Apo, İtalya hükümetinin bu yaklaşımları ve iyi niyetlerinden kendilerini daha fazla zorlamak istemiyordu. İtalya, Avrupa Birliği ülkeleri bazında sürdürülen çabaların sonuç vermesi için bir süreye ihtiyaç olduğunu bildirmişti. 16 Ocak'ta Minsk Havalimanı'na kısa süre için indik. Asıl hedef Hollanda'ydı ve buradaki Lahey Uluslararası Savaş Mahkemesi'nin önüne çıkmak istiyordu. Uçak, aynı gün Minsk'ten havalanarak Moskova Havalimanı'na indi. 29 Ocak gününe kadar burada kaldıktan sonra Simitis, Pangalos, Papadekulos ve istihbarat şeflerinin bilgisi dahilinde Atina'ya gidildi. Öcalan’a karşı geliştirilen uluslararası komploda bu şahsiyetler de yer aldı. Bu isimlerin doğrudan Türkiye, CIA, MOSSAD'a eşlik ettiklerini görüyoruz. Atina'da 1 gün, 30 Ocak gününe kadar kaldık. Bize sürekli teminat verildi. Başlatılan girişimlerin sonuç vermesi, AB ülkelerinin harekete geçirilmesi için zaman tanınması gerektiği iletildi. Bunlara güvenerek, bir süre sonra oradan ayrıldık.
DONUYORDUK
Bunun üzerine Minsk'e iniş yapıldı. Minsk'te bizi ikinci bir uçağın bekleyeceği ve isteğimiz gibi bizim Lahey'e götürüleceğimiz bildirilmişti. Ancak, Minsk'e indikten sonra ortada ikinci bir uçak yoktu. 7 saat boyunca motorları çalışmayan bir uçakta, sıfırın altında 20 derece soğukta mahsur kaldık. Amaçları, buz gibi uçaktan Apo’nun çıkmasının sağlanmasıydı. Yolcuların arasına karıştırılarak, etkisiz hale getirilmesi istendi. Bu gerçekleşmeyince bizi taşıyan uçak ikinci kez Atina'ya gitti. 31 Ocak'ta yeniden görüşmeler başladı.
UÇAĞA ÇARPIYORDUK
Bizzat Pangalos, Abdullah Öcalan’la görüşmek isterken, ‘‘Hoş geldin, ülkemde bulunmanızdan dolayı halkımız adına mutluluk duyuyorum’’ diyordu. Ancak, bizi Kos Adası'na gönderdiler. Bir askeri araçla uçağa giderken, uçak kanadının içinde bulunduğumuz aracın ön camına çarpması hedeflendi. Böylesi bir kaza ile Öcalan yok edilmek istendi. Bunda tek suçlu Simitis'tir. Gideceğimiz yer belli değildi. 1 Şubat'ta Kenya'ya indik. Öcalan bunun son yolculuk olabileceğini ve yolculuğun Ankara'da sonuçlanabileceğini sezmişti. Kenya'da Yunan Büyükelçisi'nin evine yerleşildi. Son ana kadar burada kalındı. Bize Yunanistan'daki yetkililer büyükelçilikte 2 ay kadar kalabileceğimizi söylemişti.
MİT, ÇEMBERE ALDI
Nairobi'deki ikinci günde doğrudan baskılar başladı. Kenyalı yetkililerin tek istediği bizim büyükelçilikten çıkarılarak, kilise, çiftlikevi gibi farklı bir yerde kalmamızdı. Aslında istekleri mantıklı gibi görülüyordu. Ancak, Öcalan, yaşanabileceklerin hesabını yaparak, büyükelçilikten çıkmama kararı aldı. Bu arada MİT, MOSSAD ve CIA hazırlıklarına başlamıştı. Evin çevresi çembere alındı, fotoğraflar, film çekimleri yapıldı. Öcalan sürekli olarak bunun sonunun nerede biteceğini sorguluyordu. İtalya ve Yunanistan'dan gelen avukatları ile görüşmek istedi. Bu avukatlar Nairobi'deki havaalimanında durduruldu. Apo, bazı şeyleri sezmişti.
PANGALOS KAÇIRTACAKTI
Cuma günü Kenya yetkilileri büyükelçiliğe geldi. Yunan Büyükelçi'yi acele görüşmeye çağırdı. Ancak Büyükelçi hasta olduğunu gerekçe göstererek, görüşmeyi pazartesi gününe bıraktı. Biz dışarı çıkabiliyorduk. Büyükelçilikteki telefon görüşmelerinde çok ciddi çatışmalar vardı. Bunu Öcalan’a ilettik. Pangalos'un görevlendirdiği 4 polisin amacı, Apo’yu bayıltarak evden kaçırmaktı. Oyun ortaya çıkar çıkmaz, Pangalos bu polisleri çekti. Cumartesi ve pazar günü oldukça zorlu anlar yaşandı.