Güncelleme Tarihi:
HİÇBİR ÜLKE BU POTANSİYELİ GÖRMEZDEN GELEMEZ
“Doğu Akdeniz ile ilgili meseleler, bizimle beraber dünyadaki birçok devletin ve kuruluşun da öncelikli gündemini oluşturuyor. Akdeniz’e kıyısı olsun veya olmasın pek çok ülke, burada meydana gelen olayları yakından takip ediyor ve bir şekilde müdahil olmaya çalışıyor. Son yıllarda başta enerji olmak üzere Avrupa, Afrika ve Ortadoğu eksenli tüm tartışmaların odağında Doğu Akdeniz yer alıyor. Kamuoyuna yansıyan kimi bilimsel araştırmalar bölgedeki çıkarılabilir doğalgaz miktarının 3.5 trilyon ile 10.5 trilyon metreküp arasında olduğunu ifade etmektedir. Aynı şekilde bölgede 1.5 ile 3.5 milyar varil civarında petrol rezervinin mevcut olduğu hesaplanmaktadır. Ekonomik gücü, konumu ne olursa olsun bölgemizdeki hiçbir ülke bu potansiyeli görmezden gelemez.
EMPERYALİST YAYILMACILIĞA İZİN VERMEYECEĞİZ
Özellikle Türkiye gibi, Akdeniz’e en uzun kıyı şeridine sahip ülkesinin burada yaşanan gelişmeleri tribünden izlemesi mümkün değildir. Biz de hem kendi menfaatlerimizi garanti altına almak, hem de KKTC’deki kardeşlerimizin haklarını korumak için süreci çok yakından takip ediyoruz. Ülkemizi Antalya sahillerine hapsetmeyi amaçlayan plan ve haritaları kabul etmeyeceğimizi açıkça dile getirdik. Tehdit ve şantajlara boyun eğmeyeceğimizi, emperyalist yayılmacılığa izin vermeyeceğimizi muhataplarımıza ifade ettik. Biz kimsenin hakkını, hukukunu gasp etme peşinde değiliz.
YAŞANANLAR KARARLILIĞIMIZIN TEZAHÜRÜ
Biz sadece haklarımızı elimizden almaya çalışan korsan zihniyete karşı dik bir duruş sergiliyoruz. Geride bıraktığımız birkaç ayda yaşananlar, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığının tezahürü olmuştur. Ülkemiz Doğu Akdeniz meselesinde asla gerilimden değil barıştan, işbirliğinden, hakkaniyetten ve adaletin tesis edilmesinden yanadır. Bunun yolu da karşılıklı saygıya dayalı müzakereden geçiyor. Akdeniz’deki sorunları birbirimizi dışlayarak değil, bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebileceğimize inanıyoruz.
AB, KOÇBAŞI GİBİ KULLANILMASINA MÜSAADE ETMEMELİ
Şayet Akdeniz’de kalıcı çözüm konusunda mesafe alınmak isteniyorsa, diplomasiye şans tanınmalıdır. Zira diplomasi ve müzakere bizi ortak paydada buluşturacak en kestirme, en garanti yoldur. Bu konuda Türkiye 2003’ten beri Yunanistan ve Rum yönetiminin tüm şımarıklıklarına rağmen soğukkanlılığını muhafaza etmiştir. Bugün de aynı uzlaşmacı tavrımızı sürdürüyoruz. AB içine düştüğü stratejik körlükten bir an önce kurtulmalı, Rum Kesimi ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz’de bir koçbaşı gibi kullanılmasına müsaade etmemelidir.”
KONFERANS ÖNERİMİZ HÂLÂ MASADA
“Birlik dayanışması adı altında, Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye daha fazla haksızlık yapılmamalıdır. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin yer alacağı bir konferans düzenlenmesi önerimiz, halen masada duruyor. Muhataplarımızdan Türkiye’nin uzattığı bu eli havada bırakmamalarını bekliyoruz. Başta Yunanistan olmak üzere, Akdeniz’de komşumuz olan tüm ülkeleri, bu meseleyi sıfır toplamlı bir oyun olarak görmekten vazgeçmeye çağırıyorum. Sağduyu, samimiyet ve aklıselimle hareket edildiğinde herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulabileceğimize inanıyorum.”