Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2008 00:00
Yayın dünyasını korsanlardan korumak amacıyla gündeme getirilen bandrol uygulaması, korsan yayıncıların da bandrol almaya başlamasıyla anlamını yitirdi.
Çünkü, "Yazarım, kitabımı bastıracağım" diyen herkes, isterse yüz bin adet bandrol alabiliyor. Bazı yayıncılar, bandrol izninin meslek örgütlerine verilmesini, bazıları da bandrolün tamamen kaldırılmasını istiyor.
YAYIN dünyasında dolaşan rivayet, durumun vahametini de ortaya koyuyor aslında. Nobelli yazar Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi yayımlandığında, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a, biri imzalı, diğeri imzasız iki nüsha gönderiyor. İkinci kitabı neden imzalamadığını da, "Çünkü gerçek değil, korsan baskı" diyerek izah ediyor. Gelinen noktada, Masumiyet Müzesi’nin korsanının da bandrollü olması kimseyi şaşırtmıyor. Oysa, hatırlanacağı gibi, korsan kitapla mücadele için bandrol uygulaması getirilmişti.
Yayıncılar Genel Sekreteri Metin Celál, bandrol uygulamasının anlamını tamamen yitirdiğini hatırlatarak, bugünkü uygulama ile kimin, hangi kitap için bandrol aldığının belirlenemediğini söyledi. Celál, "Masumiyet Müzesi’nin korsan baskılarının üzerindeki bandrollerin hangi kitaba ait olduğu ve en önemlisi kimin tarafından bakanlıktan alındığı ortaya çıkacak mı" diye sordu. Yayıncılar Meslek Birliği Başkanı Tuğrul Paşaoğlu da, son zamanlarda yakalanan bütün korsan kitapların üzerindeki bandrollerin gerçek olduğunu ve il kültür müdürlüklerinden alındığını hatırlattı. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 81. maddesinde, "Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden bakanlık sorumlu tutulamaz" hükmü, bürokratları kurtarıyor. Çünkü bu, kelimenin gerçek anlamıyla, "korsan kitaplar için bandrol satmak suç değil" anlamına geliyor. Bandrol almak için Bakanlığa veya il kültür müdürlüklerine başvuran yayınevinden pek çok belge istenirken, "Ben yazarım, kitabımı 100 bin basacağım" diye başvurduğunuzda önünüzde hiçbir engel çıkmıyor. Aldığınız 100 bin bandrolü nerede kullanacağınız da artık size kalmış.
Çözüm için iki öneri
TUĞRUL Paşaoğlu ve Metin Celál, bandrol satma görevinin piyasayı gayet iyi tanıyan meslek kuruluşlarına verilmesini istiyorlar. Zaten dışarıdan ithal edilen kitaplar için bu uygulama mevcut. "Bandrol satışından elde edilecek gelirle" diyor Metin Celál, "yasanın öngördüğü veri tabanını kurmaya da, daha sonra korsan takibi yapmaya, suçluları hukuka teslim etmeye de talipler."
Ancak, başka yayıncılar, yönetimler tarafından sansür amacıyla kullanılabileceği gerekçesiyle bandrol uygulamasının tamamen ortadan kaldırılmasını talep ediyor. Korsan için ise kararlı ve tavizsiz yasal mücadele öneriyorlar.