Güncelleme Tarihi:
Koronavirüse karşı tüm dünya büyük bir mücadele verirken uzmanlar yüz yüze olduğumuz en büyük tehlikelerden birinin bilgi kirliliği olduğunu sık sık dile getiriyor. Virüs hakkında hâlâ çok fazla bilinmeyen var. Buna ek olarak her gün bir yenisi ortaya atılan iddialar da kafaları karıştırıyor. Gerek dünyada gerek ülkemizde yayılan bilgilerin çoğu da gerçeklikten epey uzak.
Biz de Enfeksiyon Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul'a sosyal mecralarda sık sık önümüze çıkan bu söylentilerin aslını astarını sorduk. İşte uzmanlarımızın o ilginç iddialara dair açıklamaları...
KORONAVİRÜS GAZ ÇIKARMA YOLUYLA BULAŞIR MI?
The Telegraph gazetesine konuşan İngiltere hükümetinden yetkililer, pek çok ülkede koronavirüsün insanların çıkardığı gazlardan da bulaşabileceğine dair 'güvenilir görünen bilgiler' elde edildiğini söyledi. Parlamento gündemine gelen iddia doğrultusunda ortak kullanılan tuvaletler incelemeye alındı. Peki havadaki damlacıklar yolu ile bulaşan koronavirüs, enfekte olan birinin gaz çıkarması ile de bulaşır mı?
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Virüsün bulaş yolu ağzımızdan ve burnumuzdan çevreye yayılan damlacıklar. Ancak yapılan bazı çalışmalar insan dışkısında da virüsün olduğunu gösterdi. Çünkü bağırsak hücrelerinde de ACE-2 reseptörleri var ve Covid-19 sırasında ortaya çıkan sindirim sistemi bulgularının nedeni virüsün bu hücrelere tutunarak hastalık oluşturması. Yine de bunun gaz çıkarma yoluyla çevreye yayıldığını söylemek biraz abartı olur.
Prof. Dr. Alper Şener: Kısaca söylemek gerekirse, evet, bulaşabilir. Zaten DSÖ’nün klozet kapağı kapalı durumda sifon çekilmesi önerisi hâlâ geçerli. Ama bunun çok yüksek ve yoğun viral yük gibi özel şartlarda olabileceğini bilmek gerekir. Çünkü SARS-CoV-2 halen hava yolu ile bulaşan bir virüs olarak sınıflanmadı. Damlacık yolu ile bulaş daha olasıdır.
KORONAVİRÜS ZEKA DÜZEYİNİ DÜŞÜRÜR MÜ?
Imperial College London tarafından yürütülen bir araştırma, Covid-19 geçiren hastaların daha düşük zeka testi sonuçlarına sahip olma eğiliminde olduğunu ortaya koydu. Özellikle hastalığı daha şiddetli geçirenler için bilişsel yeteneklerdeki azalmanın önemli olduğuna dikkat çekildi. 81 bin 337 kişinin verilerinin analizi ile elde edilen sonuçlara göre, solunum cihazına bağlı hastalarda IQ’da 7 puana kadar bir düşüş gözlemlendiği vurgulandı.
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Covid-19 hastalığına yakalananlarda son çalışmalar uzun dönem bilişsel fonksiyonların bozulduğunu gösteriyor. Özellikle hastalık nedeniyle hastaneye ve yoğun bakıma yatanlarda ciddi IQ düşüklüğü oluştuğu yönünde veriler var.
Prof. Dr. Alper Şener: Neden-sonuç ilişkisi kurmak çok zor. Aslında iddianın temeli şuna dayanıyor: Covid-19 enfeksiyonu geçirmiş kişilerde ‘sisli beyin’ dediğimiz bir tablo görülebiliyor. Bu kişilerde yapılmış bazı testler ile bu sonuca ulaşılmış ama neden-sonuç ilişkisi açısından ucu açık bir durum. Direkt bir ilişki kurulabileceğini sanmıyorum.
KAN GRUBU A OLAN KİŞİLER KORONAVİRÜSE KARŞI DAHA MI DUYARLI?
"Blood Advances" dergisinde yayımlanan çalışmada, koronavirüs ile kan grupları arasındaki ilişki incelendi. Buna göre, kan grubu A olanların koronavirüse yakalanma riskinin daha yüksek olabileceği sonucu çıkarıldı. Çalışmada kan grubu 0 olanların ise koronavirüse karşı daha dirençli oldu gözlemlendi.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu konuda da yapılmış ve bu görüşü destekleyen çalışmalar var. Bir dönem çok ilgi çekti ve A pozitiflerde hastalığın daha ağır geçtiğini iddia eden hasta serileri ortaya çıktı. Ama burada da nedensellik bağı kurulabilecek yaygın ve baskın bir sonuç yok. Sağlık alanında bazı konular bir dönem popüler oluyor ama sonra bakılıyor ki hiç ilgisi yok. Ben bu durumu da buna benzetiyorum.
KARA MANTAR, OKSİJEN TÜPLERİ VE YÜZ MASKELERİNDE Mİ BARINIYOR? İNSANLARA BUNLARDAN MI GEÇİYOR?
Bazı uzmanlar, hastaların gözlerini kaybetmesine sebep olan mantarların hastane oksijen tüplerinde veya yüz maskelerinde barınabileceğini savunuyor. Peki koronavirüsle birlikte çok sık duymaya başladığımız kara mantar, insanlara buralardan mı geçiyor?
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Kara mantar dediğimiz hastalık aslında bizlerin genellikle bağışıklığı baskılanmış hastalarda veya şeker hastalığında kontrolsüz şekeri olanlarda gördüğümüz ve adına mukormikozis dediğimiz bir mantar hastalığı. Covid-19 tedavisi sırasında kullandığımız steroid tedavisi ne yazık ki bu hastalığa yol açan mantara karşı olan savunma hücrelerimizi etkiliyor ve hastalar mantara karşı savunmasız hale geliyor. Bu mantar türü çevrede bolca olan ve günlük yaşam içinde sürekli karşılaştığımız bir mantar türü. Bu nedenle özellikle hastane oksijen tüpleri ve yüz maskeleri bazen riskli olabilir.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu mantar türleri doğada yaygındır. Özellikle hastanelerde inşaat, tadilat, onarım işlerinden sonra sık görülür. Fırsatçı oldukları için, temiz olmayan/tek kullanımlık olmayan maskelere tutunabilirler. Oksijen sistemlerinde nemli hava karışımı sudan geçirilerek verildiği için, su hijyeni iyi olmaz ise de bulaş olabilir. Burada daha çok dikkat edilmesi gereken konu tek kullanımlık maske ve oksijen nemlendirmesi için hasta başı sistemlerde distile su kullanılmasıdır.
KORONAVİRÜS ÇOCUKLARDA BOY UZAMASINI ÖNLER Mİ?
Sosyal mecralarda koronavirüsün doğrudan olmasa da dolaylı olarak büyüme hormonuna olumsuz etkileri olduğuna dair söylentiler dolaşıyor. Henüz bir varsayım olarak dolaşan bu bilgiyi uzmanlara sorduk. Özellikle de çocuk hastalar için oldukça önemli olan bu varsayımın bir doğruluk payı var mı?
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Her türlü ateşli ve bulaşıcı hastalık özellikle çocukluk çağında çocuğun normal gelişimi için risklidir. Bu nedenle Covid-19 için de aynı şeyi söylemek olanaklı.
Prof. Dr. Alper Şener: Bütün enfeksiyonların bu tip potansiyel etkileri olabilir ama kronikleşmesi durumu hala netleşmiş değil. Bir enfeksiyonun boy uzamasını engelleyeceğini sanmam ancak bu yandaş hasar yapar ise olası. Yine de bu tip sorular, işin magazinsel kısmını tetikliyor ve bu tartışmaları çok doğru bulmuyorum.
KORONAVİRÜS SOSYALLEŞMEYE Mİ TEŞVİK EDİYOR?
ABD’de gerçekleştirilen araştırmada, koronavirüsün insan davranışı üzerindeki etkileri incelendi. Buna göre, Covid-19’a yakalanan kişilerin daha sosyal bir hale gelerek toplumdaki virüs bulaştırma katsayısını (r değeri) artırdığı öne sürüldü. Gerekçe olarak da virüsün insanların beynindeki davranış ve duygusal düzenlemeden sorumlu olan ön singulat korteks bölgesini etkilemesi, hatta onların davranışlarını virüsün yayılmasını hızlandıracak şekilde manipüle etmesi gösterildi. Hastalık çıkmadan bile sosyalleşme dürtüsü artıyor.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu tip konular henüz ucu açık ve organik temeli olduğunu sanmam. Örneğin, HIV pozitif kişilerde de bu tip psikolojik komponentler nedeniyle ‘bulaştırma güdüsü’ tanımlanmıştı ama bunun genelleme yapılabilecek bir konu olduğunu sanmıyorum. Hastalık nedeniyle sosyalleşme kısıtlaması sonrası yasaklara eğilim arttı. Aşılanmış ve hastalığı atlatanlar da bir sınavı başarıyla geçmiş olma düşüncesi ile sosyalleşerek kendilerini ödüllendiriyor olabilir. Bunun organik bir temelinin olması çok zayıf bir ihtimal, psikolojik temel olabilir.
TESTİSLER KORONAVİRÜS İÇİN BİR SIĞINAK MI? BU SEBEPLE ERKEKLER DAHA FAZLA MI ETKİLENİYOR?
Koronavirüse yakalanan erkeklerde ölüm oranı kadınlara göre daha yüksek. Yapılan bir araştırma, bu durumun testislerin Covid-19 için bir sığınak olmasıyla açıklanabileceğini ileri sürdü. Covid-19, erkeklerin yumurtalıklarında bulunan ACE-2 adlı bir hücre proteinine bağlanıyor. Ancak aynı protein, kadın yumurtalık dokusunda yüksek sayıda bulunmuyor.
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Yapılan çalışmalar androjen hormonların erkeklerde Covid-19'un daha ağır geçmesine yol açtığı konusunda bazı şüpheler oluşturdu. Bu doğru olabilir. Ayrıca birçok çalışma testislerin ACE-2 reseptörleri nedeniyle virüsün bulaştığı organlardan biri olduğunu gösterdi. Aslında şunu da belirtmekte fayda var. Sürekli olarak Covid-19 aşısının kısırlık yaptığına ilişkin hurafeler yayılıyor. Aşılar kısırlık yapmaz bu çok net. Ama Covid-19, virüsün testisleri etkilemesi nedeniyle kısırlığa yol açabilir.
Prof. Dr. Alper Şener: Sık sık gündeme getirilen bir iddiadır. Erkeklerdeki ölüm oranı tüm enfeksiyon hastalıklarında yüksektir. Bu daha çok kilo, kalp hastalığı ve kronik hastalıkların erkek cinsiyette daha çok olması ile ilgilidir. ACE-2 reseptörüne bağlanma ve saklanma, sperm sayısında azalma gibi etkileri olabilir ama bunu genel hastalık tablosu ile örtüştürmek çok iddialı olur.
SICAK HAVA KORONAVİRÜS VAKALARINI ENGELLİYOR MU?
Havaların ısınmasıyla koronavirüs vakalarında gözle görülür bir düşüşün yaşanması akıllara bir soru getiriyor: Sıcak havanın koronavirüse etkisi var mı? Bu konuda geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu Epidemiyoloji ve Nüfus Sağlığı Fakültesi'nden epidemiyoloji uzmanı Prof. John Edmunds, kanıtların daha yüksek sıcaklıkların virüsün iletimini etkilediğini gösterdiğini ancak çoğu iletim içeride gerçekleştiğinden etkinin küçük olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Isı sadece virüsler için değil birçok mikroorganizma için öldürücüdür ama hava sıcaklığının mikroorganizmaların ölmesine yol açacak düzeyde yüksek olması olanaksız. Zaten o sıcaklıkta bizler de yaşayamayız. Ancak Covid-19'a yol açan SARS-CoV-2'nin temel bulaşma yolu enfekte insanların çevreye yaydığı damlacıklar. Virüs bu damlacıkların içinde uzun süre barınıp çevreye yayılma olanağı buluyor ve damlacıklar ortadan kalktığında virüs inaktive oluyor. Hava sıcaklığının artması çevreye yayılan damlacıkların daha kısa sürede yok olmasına neden olup virüsün inaktive olmasını sağlayabilir.
KORONAVİRÜS BELİRLİ SAATLERDE DAHA MI FAZLA BULAŞIR?
ABD, Nashville'deki Vanderbilt Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Candace McNaughton ve meslektaşları tarafından yapılan araştırmada, kişilerin öğleden sonra saatlerinde daha fazla koronavirüs yayabilecekleri sonucuna ulaşıldı. Guardian’ın haberinde bununla birlikte, Covid-19 testlerinin günün diğer saatlerine kıyasla öğleden sonra yapıldığında yanlış sonuç verme olasılığının daha düşük olabileceği de öne sürüldü.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu tespit, dolaşımda bulunulan zaman dilimi ile ilişkili. Toplu taşımada sık bulaştığını biliyoruz, toplu taşımanın sabahları yoğun olduğunu biliyoruz. Buradan Covid-19 sabahları sık bulaşır diye bir çıkarım yapılabilir. Sabahları dinlenip, öğleden sonra çoğalma diye bir şey mikroorganizmalar için söz konusu değil. Virüsün alındığı zamana göre çoğalma-zaman eğrisi değişir, böyle bir genelleme yapmak çok iddialı olur. Bunu ispatlamak için konağın virüsü aldığı zamanı net gösterebilmek gerekir ki bu da şu anki bilinen teknoloji ile mümkün değil.
KORONAVİRÜSE KARŞI AŞK HORMONU OKSİTOSİNİN ETKİSİ VAR MI?
ABD’de Ohio Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar aşk hormonu olarak bilinen oksitosinin, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) tedavisinde araştırılmaya değer olduğunu öne sürdü.
Prof. Dr. Alper Şener: Oksitosinin (aşk hormonu), tüm enfeksiyonlar için enflamasyonu (vücudun herhangi bir zarara karşı verdiği yanıt) dengeleme etkisi vardır. Üstelik tek başına da değil, melatonin de böyle etkili. Ama bu demek değil ki antiviral etkisi var. Sadece enflamasyonu dengelemekten bahsetmek daha akılcı. Bunlar tedavi edici etkiye uzaktır.