Serhan YEDİG
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2003 01:55
Bugün saat 16:30'da Hezarfen Havaalanı'ndaki Rock'n Coke Festivali'nin sahnesine Amerika'nın en sivri dilli punk rock topluluğu çıkacak. 1980'lerde ABD ve Avrupa'yı sarsan Dead Kennedys, silahlanmayı, savaşları, muhafazakár siyasetçileri yerden yere vuran militan şarkılarıyla tanınıyor.
Müziğe 15 yıl ara verdikleri halde CD satışları yılda 100 bini bulan topluluk 2001'de yeniden biraraya geldi. Dead Kennedys'in kurucusu East Bay Ray'i geçen hafta Los Angeles'tan aradık. ‘‘Bush'un, Irak'ı işgál etmekle yaptığı hatanın bedelini dünyadaki tüm Müslümanlar ve Hıristiyanlar kuşaklar boyu ödeyecek’’ diyen Ray ile punk ve politikayı konuştuk.
Gerçek isminiz Ray Pepperell yerine sahne adınızla hitap etmemi istediniz. Neden takma isim kullanıyorsunuz?
- Özel hayatımı özel tutmaya çalışıyorum. Ayrıca Punk'ta birçok takma isim var: Johnny Rotten, Sid Vicious, Johny Remoon, Marky Remoon... Bizler de takma isim kullanıyoruz. Benim sahne adım East Bay Ray, davulcumuzun D.H Peligro, basçımızın Klaus Floride, solistimizin Death Penalty. Bu isimleri esprili oldukları için seçtik. Evet, geçmişte şarkılarımız nedeniyle sorunlar yaşadık. Ama takma ismin bununla ilgisi yok.
Hangisi daha zor: Punk fanatikleriyle uğraşmak mı, yoksa müzik piyasasında akıntıya karşı kürek çekmek mi?
- Her tür fanatizmle mücadele ediyoruz. Sağcılar gibi solcular da çok tutucu olabiliyor. Punk rock çok geniş bir yelpazeye sahip. Bir uçta Sex Pistols, onların sarhoş ve salak adamları Sid Vicous, öteki uçta zeki, keskin ve yetenekli Johnny Light var. Dead Kennedys bu yelpazenin hep entelektüel, zeki tarafında oldu. Dinleyicilerimiz de bu yaklaşıma yakın punk rock olgunluğunu taşıyan insanlar. Zor olan müzik dünyasında akıntıya karşı kürek çekmek...
Siz müziğe başladıktan bu yana neredeyse üç kuşak değişti. Gençlerle aranız nasıl?
- Dinleyicilerimizden üçte ikisi genç. Birkaç kuşağa birden hitap etme onurunu yaşayan ender gruplardan biriyiz. Teksaslıyım. Bizim oralarda Meksika'nın nerede olduğunu bilmeyen gençlere rastlıyorum. 11 Eylül'den önce Irak, Suudi Arabistan'ın nerede olduğunu bilmeyenler şimdi Dünya'yı tanımak zorunda kaldı. Amerikalıların ruh háli epeyce tuhaf. Sadece kendi ülkelerine odaklanmış durumdalar; dünya umurlarında değil...
2001'de, 15 yıl sonra sahnelere geri döndüğünüzde çok farklı bir Dünya buldunuz. Dead Kennedys'i bugün neler endişelendiriyor, hangi konular ilgilendiriyor?
- Açlık, mayın tarlasında yaşamaya zorlanan insanlar, Afganistan, Irak... Bush yönetimi savaşa para harcamaktan yorulmayacak. Düğmeye basarken olabilecekleri düşünmediler. Bugün bir camiyi havaya uçurmuşlar. (Irak'ın Necef kentindeki Muhammed Bagır El Hekim suikastinden bahsediyor.) Namaz sonrası camiye bombalı suikast yapmak için gözü dönmüş bir cani olmak gerekir. Büyük bir kaos yaşanıyor. Dünya çok tehlikeli bir sürece girmiş durumda. Korkuyorum... Fanatik intihar bombacılarını durdurmanın yolu yok. Bush'ın, Irak'ı işgal etmekle yaptığı hatanın bedelini tüm dünyadaki Müslümanlar ve Hıristiyanlar kuşaklar boyu ödemek zorunda kalacak. Ölümlerle yaşanan acı, öfke ve nefret kuşaktan kuşağa geçecek...
Gelecekten umudu kesmişsiniz galiba...
- (Gülüyor) Eskiden daha iyimserdim. Ölmeye hazır bu kadar çok insan, bu kadar nefret varken, tolerans ortadan kalkmışken iyimser olmak zor. Biz hep şiddete karşı olduk.
Siz hep şarkılarınızdaki başdöndürücü hızla ünlüydünüz. 40'lı yaşlardasınız artık. Yavaşlayıp dünyaya daha derinden bakmayı düşünüyor musunuz?
- Düşük tempolu parçalarımız da var. Hızlı parçaları hızlı, yavaşları yavaş çalıyoruz. Bana sorarsanız geçmişten çok daha iyi bir tınıya ulaştık. Konserlerimizde mükemmel diyebileceğimiz yorumların oranı çok yükseldi. Eskiden yüzde 50'ydi bu oran.
Sizce, punk rock bir çeyrek yüzyıl daha hayatta kalabilecek mi?
- (Gülüyor) Elvis Presley ortaya çıktığı günlerde bile, rock akımının en fazla iki yıl yaşayacağı düşünüyordu. Elvis hálá eskisi kadar önemseniyor. Punk rock dünya kültürünün bir parçası oldu. Pop gruplar, politik gruplar var. Biz başladığımızda İngiltere'de Cross gibi politik bir grubun yanı sıra Boss Cocks gibi pop bir grup vardı. İkisini de seviyordum. Şimdi bizim East Bay'den Greenday'in çalışmalarını seviyorum.
Yeni proje dosyanızda neler var?
- Dört hafta önce ‘‘God We Trust / Lost Tapes’’ adlı bir
film yayımladık. Bu bizim stüdyoda çekilmiş belgeselimiz. Ocak ayında ‘‘Live at Dead Club’’ adlı bir konser albümü yayımlayacağız.
Web sitenize hiç beklemediğiniz ülkelerden ilginç mesajlar geliyor mu?
- Dünyanın dört bir yanından sorular, istekler geliyor. Beni en şaşırtan Demir Perde yıkılmadan önce Polonya'daki bir dinleyicimizden mektup almamızdı. Nihayet geçen yıl Polonya'ya gittik Krakow'da bir konser verdik. Son zamanlarda internetten gelen mesajlar içinde beni en şaşırtan Türkiye'den gelen konser davetiydi. Menajerimiz ‘‘Gitmek ister misiniz?’’ diye sorduğunda kulağımıza inanamadık.
Ve haritaya bakıp, İstanbul'u bulmakta zorlandınız değil mi?.. Şaka bir yana, Türk müzikçilerle yolunuz kesişti mi hiç?
- Yapmayın lütfen... Ben üniversite mezunuyum. Ailem mimar olmamı istemişti. Eski yapılarla, tarihle ilgileniyorum. İstanbul'un haritadaki yerini bilirim. (Gülüyor) Roma'dan eski bir şehir olduğunu, eski adı Konstantinapol'un nereden geldiğini, üzerinde kurulan imparatorlukları, Ayasofya'yı, Boğaziçi'nin güzelliğini kitaplarda okudum. Tanıştığım tek Türk müzikçi New York'a yerleşen ve etnik müzik yapan bir sanatçıydı. Adını hatırlayamıyorum.
İstanbul'da katılacağınız Rock'n Coke Festivali, Coca Cola tarafından düzenleniyor. Bu festivalde çalmanız bazılarını şaşırtacak. Çıktığınız sahneyi, söylediğiniz şarkılar kadar önemsiyor musunuz?
- Önemsiyoruz tabii. Konser anlaşmasını menajerimiz yaptı, biz sonra öğrendik. Bu festival olmasa belki yolumuz hiç Türkiye'ye düşmeyecekti. Bu nedenle İstanbul'daki konseri önemsiyoruz. Önemli olan ne çaldığımız, ne söylediğimiz. Mikrofon ve dinleyicinin bulunduğu her zeminde söyleyecek sözümüz var. Üstelik ne şarkılarımızı değiştireceğiz ne de sözlerini...
Geçmişte değiştirmenizi isteyen oldu mu?
- (Gülüyor) İlk albüm için görüşme yaptığımız plak firmalarından biri şarkılarımızı çok beğenmiş fakat grup ismini değiştirmemizi istemişti. Biz de, siz plak firmanızın ismini değiştirin, dedik. (Gülüyor)
DÜN REAGAN'I TOPA TUTUYORDU BUGÜN BUSH'U YERDEN YERE VURUYORJohn Kennedy, 1950'lerde ABD'de önemli bir politik açılıma öncülük etmişti. Sayesinde Amerikalılar ‘‘yaşadığım toplum için ne yapabilirim’’ diye düşünmeye başladı. Cemiyet duygusu yeniden oluştu. Bu süreç JFK, Robert Kennedy ve Martin Luther King suikastıyla kesintiye uğradı. Bu felsefenin anısını yaşatmak için grubun adını Dead Kennedys koymuştuk. Son 20 yılda hayat çok değişti. Fakat insanoğlunun doğası, politik sorunlar değişmedi. Reagan'ın adını çıkarıp Bush'un adını koyduğumuzda, ne yazık ki eski şarkılarımızda dikkat çektiğimiz
sorunların bugün de geçerli olduğunu görüyoruz. Nükleer silah ürettiği gerekçesiyle Irak işgál edildi. Üstelik büyük bir kamuoyu desteği vardı Bush'un arkasında. Şimdi CIA'nın ağzından, aslında Saddam'ın nükleer silahı bulunmadığını öğreniyoruz. İşte bu nedenle biz bireylerin kendi kararlarını kendileri vermeleri gerektiği kanısındayız. Şarkılarımızda bu mesajı veriyoruz. Mesajımız 25 yıl, hatta binlerce yıl önce olduğu gibi bugün de geçerli. Ve şimdi konuşmamız gereken gerçek tehlike Bush'un politikaları.
Sorunların kaynağı sağcı ve solcu tutucular
Yeniden biraraya geldikten sonra dünya turnesine çıktık. Yeni şarkı yazacak zamanımız olmadı. İstanbul'dan sonra konserlere ara verip yeni şarkılar yazacağız. Hedef tahtamızda tutucular olacak. Sanırım dünyadaki sorunların kaynağı sağ ya da sol kesimden tutucular. Her şeyin en doğrusunu bildiklerini sanıyor, herkes adına karar vermek istiyorlar. Amerikan toplumunun da bir bölümü tutuculardan oluşuyor. Bu insanların diğerleri adına hata yapmasına engel olmak lazım...