Güncelleme Tarihi:
Antalya'nın Kumluca ilçesinde ailesiyle yaşayan Emine.G., görücü usulüyle aynı ilçede yaşayan 30 yaşındaki Abdullah G. ile bir yıl önce evlendi. Genç kadın evlendikten yaklaşık 6 ay sonra eşi ve ailesiyle hayvancılık yapmak üzere geçici olarak Erzincan'ın Tercan ilçesi Bağpınar köyüne taşındı ve çift arasında kısa sürede tartışmalar başladı. İddiaya göre, Abdullah G. ve ailesi, Emine G.'ye yüksek tepelere veya ağaç başına çıkıp, küçükbaş hayvanları otlatamadığı için şiddet uygulamaya başladı. Eşi tarafından ağaca bağlandığını ve yaş sopayla dövüldüğünü iddia eden genç kadın, evde maşa ile tırnaklarına vurulduğunu ve kafasının kürekle yarıldığını, acılar içinde aileye hizmet etmeye devam ettiğini anlattı.
"HASTANEDE TEDAVİSİNE DEVAM EDİLİYOR"
Gördüğü manzara karşısında gözlerine inanamayan Halil Kardaş, ablasını Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirdi. Plastik Cerrahi Servisinde tedaviye alınan genç kadının kafatasında çatlak, kolu ve ayağında kırık, vücudunun çeşitli yerlerinde ezikler olduğu belirlendi. Kolu, ayağı ve kafasının bir bölümü alçıya alınan genç kadın yaşadığı o kötü günlerin izini silmeye çalışıyor. Emine G. ailesinin desteğini de yanına alarak eşi Abdullah G. ve ailesinden şikayetçi oldu. Şikayet üzerine Abdullah G. tutuklandı. Emine G., sağlığına kavuşur kavuşmaz başta boşanma davası olmak üzere, gerekli hukuki süreci başlatacaklarını belirtti. Genç kadının yaklaşık 2 ay daha tedavisine devam edileceği belirtildi.
"DAYAK SEBEBİ MEZRAYA ÇIKAMAMAM"
Emine G., aracı sayesinde eşi ile tanıştıklarını ve evlendiklerini söyledi. Kumluca'da eşinin çok iyi olduğunu zaman zaman tartışsalar da sorun olmadığını hatırlatan Emine G., "Ne olduysa Erzincan Tercan'a gittiğimizde başladı. Oraya keçi toplamaya gittik. Ağız tartışmalarımız hızlandı. Eşim sürekli bana, 'İş yapamıyorsun, pasaklısın, yemek yapmayı bilmiyorsun, iş yapmayı bilmiyorsun, keçi gütmeyi bilmiyorsun, koşamıyorsun, ağırsın' diyerek hep hakaret ediyordu. Nefes darlığı çektiğim için yüksek tepelere çıkamıyordum. Hep bunları sebep gösteriyordu" dedi.
"AĞACA BAĞLAYIP YAŞ SOPA İLE DÖVÜYORDU"
1.5 ay önce sözlü tartışmaların şiddete döndüğünü anlatan Emine G., "Sürekli beni yaş ağaçtan yaptığı sopa ile dövüyordu. Evde az dövüyordu. Ama en çok hayvanları otlattığımız yerde dövüyordu. Kız kardeşi ile beni yaş ağaçtan kesip yaptığı sopa ile beni dövüyorlardı. Aileme hakaret edip, 'Seni öldüreceğim, sen bana yaramazsın, seni öldüreceğim' diye diye beni sopayla dövüyordu. Bir iki kez ağaca bağlayıp dövdü. 'Yılan gelip seni soksun', 'Domuz seni yesin' diye beni korkutuyorlardı. Her gün hayvanları otlattığımız yerde şiddete uğruyordum. Evde komşular görür diye beni fazla dövemiyordu. Bir kez beni evde dövdüler, onda da kafama kürekle, odunla vurdular. Görümcem, kayın biraderim, kayın pederim ve eşim hepsi bana vuruyorlardı" diye konuştu.
"HEP MEZRADA DÖVÜLÜRDÜM"
2 hafta önce gördüğü şiddetin boyutunun iyice arttığını aktaran Emine G., "O gün hava yağmurluydu, hayvanları götürürken yokuşu çıkamadım. Ayaklarım ağrımaya başladı. Kayınpederimden izin alıp eve gittim. Evde kapının önünde oturuyordum eşim geldi, 'Hadi mezraya gidelim' dedi. Gidersem dayak yiyeceğimi biliyordum. Hemen komşumun evine sığındım. Komşumuzun evine gelen eşim, 'Yemin ederim seni dövmeyeceğim hadi gidelim' dedi. Eve getirdiler, beni kilitlediler. Dövdüler, soba maşası ile tırnağıma vurdular. Anladım ki sonra beni mezraya götürecekler. Gidersem başıma ne geleceğini biliyordum. Kaçıp muhtarın evine sığındım. Muhtarın oğlu beni jandarmaya teslim etti. O gün jandarma gelmese bugün belki ben ölü olurdum" dedi.
"BENİ ÖLDÜRÜP, SONRA KAYBOLDU DİYECEKLERDİ"
Elinde iki kırık ve sağ ayağında kırık ve zedelenme olduğunu dile getiren Emine G., "Ayağımın üzerine basamıyorum. Kafamda da 8 yerde çatlak var. Kürekle vurulan yerde deri bile yok kafamda. 'Seni öldüreceğiz' diyorlardı. Jandarma olmasa belki de beni öldürüp, bir yere gömerler ve aileme kaybolduğumu söylerlerdi. Zaten eşim bana hep, 'Senin burnunu, kolunu keseceğim' diyordu. Kırık elimle bir ay boyunca bulaşık yıkadım. Son anda kendimi muhtarın yanına attım. Beni bu hale getiren eşim, kayınpederim, kaynanam, görümcem, kayınbiraderimden şikayetçiyim" dedi.
Emine G., "Allah'tan bir mucize gibi görüyorum. Allah'ım beni aileme bağışladı. Annemi son kez görmek istiyordum. Kaynanama, 'Rabbim beni anneme bir kez kavuştursun. Cenazem ailemin yanında olsun. Cenazemi de burada bırakmayın' diyordum. Şimdi yavaş yavaş iyileşiyorum. Artık o kötü günleri hatırlamak istemiyorum" diye konuştu.
Emine G.'yi Erzincan'dan Antalya'ya getiren kardeşi Halil Kardaş, "Bu aile normal değil. Zaten aile bize Antalya'dan Elazığ'a şeker pancarı yapmaya gidiyoruz, diye ayrılmışlardı. Ama Erzincan'da hayvan bakıcılığına gitmişler. Bu dayağı başkası yese ölmüştü. Kardeşimi gördüğümde tanıyamadım. Gördüklerim dehşetti. Erzincan Devlet Hastanesinde el, kol, kafa, bacak sarılı. Vücudu mosmordu. Her yeri sarılıydı, sanki boks maçından çıkmış gibiydi. Jandarma bize haber vermeseydi. Tekrar evine gitse ölürdü. Kafa bir ay önce kırılmış. Ayak ve kolları kim bilir ne zaman kırılmış. Acılar içinde onlara hizmet etmiş. Kardeşimi öldüreceklerdi. Ve bir yere gömerlerdi. Ailenin hukuk nezdinde gereken cezayı almasını istiyoruz. Biz adalete güveniyoruz. Tüm kadın dernek ve platformlarından destek bekliyoruz" dedi.