Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2005 00:00
Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın'ın Yüce Divan'da yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen eniştesi Ali Çağlayan, “Hesabımda gözüken para, aslında tek paradır. Doları önce Hazine bonosuna, sonra Türk Lirası'na çevirdim. 2004 yılında 2 trilyon 130 milyar lira oldu. Komisyonda büyük bir hata vardır” dedi. Davanın bugünkü duruşmasına sanık Koray Aydın, avukatı Bülent Acar katıldı. Tanık Hüseyin Gündoğdu, KKTC'deki Girne-Geçitkale- Dörtyol ihalelisinden önce sanık Aydın'a iki kez mektup gönderdiğini, buna karşın ihalenin yapıldığını belirtti. Gündoğdu, daha sonra ihalenin iptali için idari yargıda dava açtıklarını ve ihalenin iptal edildiğini anlattı. Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin'in ihalenin kimi verileceğini nereden öğrendiğine ilişkin soru üzerine, müteahhitlik çevresinde konuşulduğunu, bilgisinin duyumlara dayandığını söyledi. “Duyumlarımızda yanılgı olmadı” diyen Gündoğdu, idari yargının ihaleyi iptaline ilişkin kararını eski Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit'e zor uygulattıklarını savundu. Bumin'in “Sanık Aydın'ın ihalelerden yüzde 10-13 pay aldığını söylemişsiniz. Bu konuda somut bilginizi var mı?” sorusuna Gündoğdu, “Somut bilgi yok. Bu 50 yıldır konuşulur. Bunu bakan tek başına mı yapar bilmiyorum. Bu konuda size bir belge de veremem” yanıtını verdi. Tanığın ifadesinin ardından söz alan sanık Aydın, tanık Gündoğdu'nun sahibi olduğu Üst Yapı Şirketi'nin Karayolları Genel Müdürlüğü'nce “bilinen bir firma” olduğunu söyledi. Söz konusu firmanın Ankara-Polatlı yolunu yaptığını sonrada öğrendiğini anlatan Aydın, “Ankara-Polatlı yolunda giderken arabaların sektiğini gördüm. Döndükten sonra bunu Karayolları Genel Müdürü'ne anlattım” dedi. Tanığın bakanlığa Ahmet Baltacı adıyla şikayet mektupları gönderdiğini kaydeden Aydın, tanığın firmasının daha önce aldığı ihalelerde de işlerini zamanında yapmadığı için Karayolları Genel Müdürlüğü'nce defalarca uyarıldığını söyledi. Aydın, Üst Yapı Firmasının daha önceki bir ihale nedeniyle verdiği kredi mektubunun da sahte çıktığını öne sürdü. VURGUN OPERASYONU SANIKLARI TANIK OLDU Vurgun Operasyonu'nun ardından açılan davada sanık olarak yargılanan Yıldızlar İnşaat firmasının temsilcisi Edip Eren, yeminsiz olarak tanıklık yaptı. Sanığa yönelik iddialarla ilgili somut bilgisi olmadığını söyleyen tanık Eren, sorular üzerine, sanık bakanla görüşme yapmadığını, firmasının yeterli olduğu için ihaleleri davet edildiğini söyledi. Vurgun Operasyon kapsamında poliste alınan ifadeyi kabul etmeyen tanık Eren, “Bir an önce çıkmak için önümüze ne koydularsa imzaladım. Medya baskısı vardı. Polis bizi 'medyaya gösteririz' diye tehdit etti” dedi. Diğer tanık Danış Pakoğlu da Vurgun Operasyonu Davası'nda yargılandığı için yeminsiz olarak tanıklık yaptı. Söz konusu operasyon sırasında gözaltına alındığını ve emniyette baskı gördüklerini ileri süren Pakoğlu, bakan ile görüşmek için eski milletvekillerini araya sokmadığını, polisteki ifadesinde böyle bir şey demediğini kaydetti. Fethi Soydan'ı tanımadığını, bu kişiye herhangi bir para da vermediğini anlatan Pakoğlu, Başkan Bumin'in “Emniyette baskı yapıldığını söylediniz. Bir yere şikayette bulundunuz mu?” sorusuna, ”Hayır. Gözaltında bana 'sen çocuklarını seviyor musun?' dediler. Bu beni çok düşündürdü” dedi. “NE GETİRİRLERSE İMZALADIK” Tanık Nail Çalışkan Vurgun Operasyonu kapsamında yargılandığını, bu davadaki emniyette alınan ifadesini kabul etmediğini söyledi. Bakan Aydın ile hiç görüşmediğini, Yalova İl Jandarma Komutanlığı Hizmeti binasının ihalesinin yüksek tenzilat verdiği için kendisinde kaldığını söyledi. Emniyette “Sanık Koray Aydını tanıdığını söylemesi için baskı yaptıklarını” öne süren Çalışkan, “Nezarette psikolojik baskı altında kaldık. 3 gün çok zor geçti. Ne getirirlerse imzaladık bir an önce mahkemeye çıkmak için...” dedi. Tanık Çalışkan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan kimseyi tanımadığını, kimseye de ihaleden sonra para vermediğini savundu. Hascan Emlak İnşaat Şirketi'nin sahibi olduğunu belirten tanık Hasan Cansız Vurgun Operasyonu davasında yargılandığını bildirdi. Cansız, şöyle konuştu: “O dönemde Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın ile randevu talebim oldu, 1 hafta sonraya randevu verdiler. Görüştük, önce beni hatırlamadı. Davetiyeli işlere katılmak istediğimi söyledim. Aydın da tanıtım dosyası vermemi istedi. Ben de verdim. Aradan bir süre geçtikten sonra davetiye geldi. Kayseri Kapalı Çarşı onarım inşaatı ihalesi bende kaldı. İhalenin bende kalmasını sürpriz olarak karşıladım.” “Kayseri Kapalı Çarşı onarım inşaatını yüzde 11.20 tenzilatla alıp, yüzde 39 kırımla taşeron Dondin inşaata yaptırmanızın amacı neydi?” sorusunu Cansız, “Kayseri'ye gittim. İnşaatın yapılacağı yer, esnafla iç içeydi, şantiye kuracak yer de yoktu. Esnaf ve belediye ile ilişkilerin iyi olması lazım. İşin bir an önce bitirilmesi için Dondin'e vermeye karar verdim. Toki'de inşaatlarında taşeron kullanıyor” diye yanıtladı. Cansız, bir soru üzerine, Yolalan inşaatı 1996 yılında tesadüfen tanıştığını, fiyatlarını uygun bulduğu için alışveriş yaptığını, Aydın'ın olduğunu sonradan öğrendiğini belirterek, “1996'dan beri aldığım mal toplam 10 milyarı bulmaz” dedi. Tanık Eyüp Sabri Önen müteahhit olduğunu ve Vurgun Operasyonu davasında yargılandığını söyledi. Emniyetteki ifadesi sırasında kendisine küfür ve hakaret edildiğini ifade eden Önen, “Emniyette ifadeyi imzalamazsam günlerce tutulacağımı söylediler. O anki psikolojiyle imzaladım. Mahkeme bunları söyledim. Savcılık ve yedek hakimlikte ifade vermedim” diye konuştu. Başkan Bumin'in “Savcılık ve yedek hakimlikte ifade vermediniz de nasıl, ceza davasında yargılanıyorsunuz?” sorusu üzerine Önen, buralarda ifade vermediği yönündeki açıklamasını yineledi. Tanık Ozan Dokumacı, müteahhit olduğunu ifade ederek, Kuşadası Devlet Hastanesi ihalesine katılmaları için davetiye geldiğini ve ihaleyi kazandıklarını anlattı. “İhaleyi tanıtım dosyasını gönderdikten 3 gün sonra kazanmanızı nasıl açıklarsınız?” sorusunu Dokumacı, “En düşük teklifi veren biz olduğumuz için ihale bizde kaldı” diye yanıtladı. Dokumacı, bir soru üzerine, daha önce benzer ihale almadıklarını söyledi. AYDIN'IN KIZ KARDEŞİ Davada, Koray Aydın'ın kız kardeşi Arzu Çağlayan ile eniştesi Ali Çağlayan da tanık olarak dinlenildi. Başkan Bumin, iki tanığa da tanıklıktan çekilebileceklerini, tanıklık yapmak isterlerse yemin etmeyebileceklerini anımsattı. Her ikisi de tanıklık yapacaklarını ve yemin edeceklerini belirttiler. Arzu Çağlayan, konularla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını söyledi. Yüce Divan Başkanı Bumin'in “Hesabınızdaki 2 trilyon 130 milyar lira ile yaklaşık 900 bin doların kaynağı nedir?” sorusu üzerine Çağlayan, ev hanımı olduğunu, eşinin tasarrufları olduğunu, ayrıntılı bilgiyi eşinin verebileceğini kaydetti. Bir soruyu yanıtlarken Çağlayan, “Ölüm kalım meselelerinden dolayı hesapların müşterek olduğunu biliyorum” dedi. Çağlayan, “Hesabınıza yatırılan 11 Ocak 2002 tarihinde 594 milyar ve 14 Ocak 2002 tarihinde 116 milyar 62 milyon liradan haberiniz var mı?” sorusu üzerine, ticari faaliyetlerden bilgisi olmadığını söyledi. ENİŞTESİ ALİ ÇAĞLAYAN Ali Çağlayan da sanayici olduğunu belirtti. Marmaris'te arazileri bulunduğunu, yabancı bir ortakla turizm yatırımı yapmayı planladıklarını anlatan Çağlayan, paraya ihtiyacı olduğu için de Koray Aydın'dan para istediğini kaydetti. Çağlayan, proje gerçekleşmeyince parayı kendisine iade ettiğini anlattı. “Soruşturma Komisyonu'nda 116 milyar 62 milyon lirayı hatırlayamadığınızı söylemişsiniz” denilmesi üzerine Çağlayan, “O gün hatırlamadığı ifade ettim. Sonra hesaplarımı kontrol ettim. Ben tek para olarak hatırlıyordum. Ayrı ayrı yatırılmış” diye konuştu. “Hesabınızdaki 2 trilyon 130 milyar lira ile yaklaşık 900 bin doların kaynağı nedir?” sorusu üzerine Ali Çağlayan, “Hesabımda gözüken bu para, aslında tek paradır. Doları önce Hazine bonosuna sonra Türk Lirası'na çevirdim. 2004 yılında 2 trilyon 130 milyar lira oldu. Komisyonda büyük bir hata vardır” dedi. Hesaplarının müşterek olduğunu belirten Çağlayan, bir soru üzerine, Koray Aydın ile ticari ilişkisi bulunmadığını söyledi. Çağlayan'ın ifadeleri üzerine söz alan Koray Aydın, Ali Çağlayan'a gönderdiği paranın malvarlığında bildirdiği, kendi hesabına açılan hesaptan gönderdiği para olduğunu belirterek, bunun kayıt altında yapılan bir işlem olduğunu söyledi. Aydın, Soruşturma Komisyonu'nun bunu konu haline getirmesinin bile yanlış olduğunu kaydetti.
button