Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2005 00:00
Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın, 1982 yılında ticaret hayatına atıldığını ifade ederek, “Mal varlığıma ilişkin her zaman ve her yerde hesap vermeye hazırım, verilemeyecek hesabım yok” dedi. Yüce Divan’da görülen davanın bugünkü ikinci duruşmasına, sanık Koray Aydın ve avukatları Bülent Acar ve Savaş Karahisar ile müdahil olarak Maliye ile Bayındırlık ve İskan bakanlıklarının avukatı Zeynep Tuncer katıldı. Duruşmada, sanık Koray Aydın yaklaşık bir buçuk saat süre ile savunmasını yaptı. Aydın, 1979-1981 yılları arasında özel sektörde makina mühendisi olarak çalıştığını, 26 Mayıs 1982 yılında petrol ticaretiyle uğraşmaya başladığını, 1986 yılında babasının kurduğu Yolalan şirketine ortak olduğunu ve öğrencilik yıllarından beri MHP'nin çeşitli kademelerinde görev aldığını anlattı. 1999 seçimlerinde de Ankara Milletvekili olarak TBMM'ye girdiğini belirten Aydın, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı görevini 5 Eylül 2001 tarihine kadar sürdürdüğünü söyledi. Ticari işlerinin gelişmesi üzerine Sincan'da ilk şubeyi açtığını, ardından 1998 yılında Büyük Sanayi'de ikinci şube açtığını ifade eden Aydın, “Bakan oldu, şirket kurdu” denilen şirketin, açtığı ikinci şube olduğunu söyledi. Bir yandan inşaat malzemesi satarken bir yandan da inşaat işleriyle uğraştığını, yap-sat ve kooperatif evleri olmak üzere 544 daire yaptığını, milletvekili olduktan sonra bu işlerle ilgilenmediğini, bütün gücünü siyasete verdiğini anlatan Aydın, Ankara'nın Çukurca mahallesinde 9 parselde 45 konut ve 22 işyeri inşaatını 1997 yılında yapmaya başladığını, 6 parseli tamamladığını, bakan olduktan sonra kalan 3 parseli arsa sahiplerine verdiğini kaydetti. “Takdir edilecek yerde kolayca harcandım. Bir büyük gazete '45 konutu, 22 işyeri var' diyerek beni linç etmek istedi” diyen Aydın, aynı linç girişimini malvarlığına ihtiyati tedbir konulmasıyla yaşadığını belirtti. “ALLAH ŞAHİDİM” Aydın, deprem bölgesindeki müteahhitlere mal sattığının da iddia edildiğini belirterek, “Allah şahidim, beni en çok üzen olay budur” dedi. Soruşturma Komisyonu'nun gayri ciddi çalıştığını öne süren Aydın, ”Deprem bölgesindeki müteahhitlere mal sattığım iddiası yalanlandıktan sonra beni toplum önünde küçük düşürenler, kişilik haklarımı nasıl geri verecekler?” diye sordu. “Vurgun” operasyonunun “Beyaz Enerji” operasyonuna karşı geliştirildiğini savunan Aydın, bu operasyondan sonra partisinin yıpranmaması için bakanlık ve milletvekilliği görevinden istifa ettiğini ve yargının önünü açtığını söyledi. Aydın, “Bunun örnek olacağını düşündüm. Mahkemede hesap vermekten kaçan siyasileri görünce bu davranışımın nasıl doğru ve korkmayan bir tavır olduğunu daha iyi görüyorum” diye konuştu. “GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK” O dönemde bu iddialarla ilgili Yüce Divan'a sevk önergesinin gizli oyla yapılan bir görüşmede reddedildiğini belirten Aydın, bu süreçte gizli oyla aklanan ilk ve tek bakanın kendisi olduğunu söyledi. Aydın, Soruşturma Komisyonu'nun, “Vurgun” operasyonunu iddialarına temel aldığını, bu operasyonda bakanlık bürokratlarına bakanı da işin içine sokmaları için işkence yapıldığını öne sürdü. Bakan olduktan 80 gün sonra 17 Ağustos depreminin meydana geldiğini, ülkenin bu depreme hazırlıksız yakalandığını belirten Aydın, şöyle devam etti: “İNANILMAZ YETKİLERLE DONATILDIM” “Bu olayda birinci derece sorumlu, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ydı. Deprem yaralarını olağanüstü çabayla sarabilirdik. 31 Ağustos 1999'da yayınlanan kanun hükmünde kararname ile bu kapsamda yapılacak işlerde bakanın, Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmadığına karar verildi. Bakan olarak inanılmaz yetkilerle donatıldım. 'Bu işleri nasıl uygun görüyorsan öyle hallet' dendi. Babamın dostum olan bir milletvekili ziyaretime geldi. 'Bakanlar Kurulu seni padişah yetkileriyle donattı. Bu yetkileri gerekmedikçe kullanma, sonra hesap sorarlar' dedi. Bu sözleri kulağıma küpe yaptım. Gerekmedikçe de kullanmadım.” “Depremzedelerin kışı soğukta geçirmemeleri için ateşten gömleği giydik” diyen Aydın, gece gündüz çalışarak işleri kısa sürede tamamladıklarını, 30 Kasım'da prefabrik konutları teslim ettiklerini anlattı. Deprem konutlarını 2000 yılının Mayıs ayında tamamladığını anlatan Aydın, “Yepyeni şehirler kuruldu, bu çalışmayı bölge ve dünya, takdir etti” diye konuştu. “600 MİLYON DOLARLIK İŞ YAPTIK” Deprem bölgesinde 600 milyon dolarlık iş yapıldığını belirten Aydın, Soruşturma Komisyonu'nun bu işlerle ilgili tek bir iddiada bulunmadığını, hakkını teslim ettiklerini söyledi. “Sınırsız yetkilerle donatılmış bir bakanı suçlamaya kalkışmak, siyasi hasımlık üzerine kurulmuş Soruşturma Komisyonu'nun işi” diyen Aydın, komisyonun siyasi nedenlerle kurulduğunu, aldıkları emri yerine getirmek için “militanca” davrandıklarını, lehindeki belgeleri kullanmadıklarını iddia etti. Aydın, komisyonun aldığı kararın da siyasi olduğunu savundu. “SAVUNMA HAKKIM KISITLANDI” Aydın, TBMM Genel Kurulu'nda Yüce Divan'a sevk kararı görüşülürken savunma hakkının kısıtlandığını belirterek, “AKP'nin baskı, şiddet ve ağır saldırısına uğradım. Her yolu denediler, savunmamı tamamlayamadım” diye konuştu. Yüce Divan'a sevk kararının savunması tamamlattırılmadan alındığını kaydeden Aydın, bu nedenle de görüşme, takip eden işlemler ve kararın hukuki olmadığını ve yasal hakkını saklı tutarak kararın Meclis'e iade edilmesi gerektiğini söyledi. “VATANDAŞ MAL BİLDİRİMİNDE BULUNMAZ” Koray Aydın, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'na aykırı bir eyleminin bulunmadığını, bu iddiaların hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu kaydetti. Bakanlık görev süresine girmeyen dönemle ilgili iddialarda bulunulamayacağını ve yargılama yapılamayacağını savunan Aydın, 1995-1999 yılları arasında sade vatandaş olduğunu, bu dönemde mal bildiriminde bulunma zorunluluğunun bulunmadığını söyledi. Aydın, ”Ancak 'gereklidir' denilerek, bu dönemin soruşturma konusu yapılması, şahsımın ve yakınlarımın dolaylı yoldan isnat altında bırakılmasıdır” dedi. Bu döneme ait mal hareketleri hakkında her zaman ve her yerde hesap vermeye hazır olduğunu, verilemeyecek hesabı bulunmadığını vurgulayan Aydın, “1995-1999 dönemine ilişkin sayfalarca iddia üreten Soruşturma Komisyonu, 1999-2001 dönemine ilişkin iddiada bulunmamıştır. İddia makamı, artışın nerede olduğunu söylerse ben de kaynağını açıklayabilirim” diye konuştu. Beyanları dışında malvarlığı bulunmadığını, 8 Aralık 1999 tarihli ilk beyanındaki 26 kalem mal bildiriminin, 3 Mayıs 2001'deki beyanında da değerinin korunduğunu kaydeden Aydın, 2002'deki bildirimde 18 kaleme indiğini, ayrıca babasının çocuklarına maddi destek sağladığını anlattı. Eniştesi Ali Çağlayan'a 2 kez banka havalesi yoluyla borç para verdiğini ve bunların sonradan ödendiğini belirten Aydın, “Kayıt dışı göndermek isteseydim, her şekilde gönderirdim. Soruşturma Komisyonu'nun kayıtlı bir parayı konu etmesi, çaresizlik ve art niyet göstergesidir” dedi. “HAZIRLIK İFADELERİNDEN YOLA ÇIKILDI” TCK'nın “ihaleye fesat karıştırma” suçunu düzenleyen 366. maddesine aykırı eylem ve işlemi bulunmadığını savunan Aydın, Soruşturma Komisyonu'nun, “Vurgun” operasyonu sanıklarından eski bakanlık müsteşar yardımcısı Sedat Aban ile eski bakanlık müşaviri Sadrettin Dinçer'in hazırlık soruşturmasındaki ifadelerinden yola çıktığını belirtti. Aban ve Dinçer'in yedek hakimlik ifadelerini okuyan Aydın, Aban ve Dinçer'in hakimlik ifadesinde kendisi hakkında herhangi bir iddiada bulunmadıklarını belirtti. Aydın, bakan olarak bazı firmaların ihaleye katılması konusunda yardımcı olunmasını istediğini, bunun da son derece doğal olduğunu söyledi. Aydın, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen'in de Soruşturma Komisyonu'nda bu yönde açıklamaları bulunduğuna işaret etti. Davetiye usulüyle yapılan ihalelerde mevzuata aykırı bir durum olmadığını, bu ihalelerde talimat ve emir verdiğinin iddia edilemediğini hatırlatan Aydın, bakanlık makamının dedikoduları, şaibeleri araştırma makamı olmadığını, usulüne uygun yapılan ihbar ve şikayetlerin değerlendirildiğini anlattı. Koray Aydın, bakanlık döneminde yaptıklarının mevzuata uygun olduğunu, bu dönemde yaptıklarının herhangi bir sorumluluk doğurmasının mümkün olmadığını belirterek, beraatını istedi. İSTEMLER Aydın'ın avukatı Acar, müvekkilinin 1999-2001 yıllarıyla ilgili hangi mal varlığı değerinin, 3628 sayılı Yasa'ya aykırı olduğunun açıklanmasını istedi. İddia makamında bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili Abdurrahman Yalçınkaya, ihalelerde yolsuzluk yapıldığı iddialarıyla ilgili olarak aralarında Sedat Aban ve Sadrettin Dinçer'in de bulunduğu 18 kişinin tanık olarak dinlenmesini talep etti. TANIKLAR DİNLENECEK Malvarlığı ile ilgili Aydın'ın eniştesi Ali Çağlayan ve kız kardeşi Arzu Çağlayan'ın tanık olarak çağrılmasını isteyen Yalçınkaya, o dönemde ihale alan bazı şirketlerin sorumlu yöneticilerinin tespit edilmesi ve tanık olarak dinlenmesi yönünde görüş bildirdi. Soruşturma Komisyonu'nda dinlenen Bakan Zeki Ergezen'in de aralarında bulunduğu 6 kişinin tanık olarak dinlenmesine, “dosyaya yenilik getirmeyeceği” için yer olmadığını belirten Yalçınkaya, davetiye usulü ile yapılan bazı ihalelerin araştırılmasını istedi.
button