Güncelleme Tarihi:
Yanılsama ya da illüzyon. Yani insanın, nesne ya da uyaranları hatalı algılaması... Hani bir çocuğun ayın önünden geçen bulutu, süpürge sapının üstüne binmiş cadıya benzetmesi gibi. Dünyada birçok illüzyonist var. Bu illüzyonistlerin en ünlülerinden biri geçtiğimiz perşembe günü yeni logosunu değiştiren Pınar'ın tanıtım şovunda ayın önünden geçen bir bulut gibi geldi, muhteşem şovunu yaptı ve gitti. Adı Lee Alex. 1968 Londra doğumlu. Çok yoğun çalışan ve 24 saat illüzyon düşünen biri. 11 yaşında başlayan illüzyon aşkı kısa zamanda onun yaşam biçimi haline gelmiş. İllüzyonla kalkıp illüzyonla yatıyor. Özel yeteneği ve doğal sahne gösterileri onu diğer illüzyonistlerin arasından sıyırmış, yerel ve ulusal birçok ödülleri olan illüzyonist yapıvermiş. Lee Alex'in, illüzyonu bir sanat olarak kabul eden Swanbrook Challenge Trophy'den dahi ödülü var. Daha 14 yaşında İngiltere'nin en büyük ödülünü almış. 20 yıldır kimseye verilmemiş bir ödül bu. Yorkshire Magic Circle Ödülü ona en genç sanatçı unvanını kazandırmış. Kendi sihirli elleriyle geliştirdiği şov teknikleri onu uluslararası üne kavuşturmuş. Şu anda gösteri dalının en önde gelen Avrupalı isimlerinden biri. Birçok ünlü illüzyonistin muhteşem gösterilerinin arkasında onun parmakları var. İngiltere'de başlayan sahne tecrübesini Almanya, Avusturya, Hollanda, Fransa, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Bulgaristan ve Kuzey Avrupa ülkelerinin de bulunduğu birçok Avrupa ülkesi seyircisine sergilemiş olan Lee Alex, illüzyon dünyasında yeni heyecanlar yaratmak için yeni izleyiciler arıyor.
Çocukken oynadığımız iskambil kağıtları sizin hayatınız olmuş.
- İskambil kağıdı gibi küçük oyunlarla başladım önce. Doğru, 11 yaşındayken bir hobiden öte birşey değildi.
Peki bu rastlantı nasıl oldu da zorunluluğa dönüştü hayatınızda?
- İlgim sonradan artmaya başladı. Yorkshire'daki sihirbazlarla görüştüm. Onlar beni kulüp ve toplantılara çağırdılar. Birçok yarışmalara katıldım. Hem yerel hem ulusal. Birçok ödül aldım.
Büyükleriniz büyüyünce ne olacaksın diye sorduğunda ‘‘sihirbaz olacağım’’ demiyordunuz herhalde.
- Demiyordum. Meğer istediğim de buymuş. Okul bittikten sonra anladım ki sihirbazlık benim hayatım olacak.
İllüzyonda sizi bu kadar içine çeken şey ne?
- Yeni projelerle mücadele etmek. Sürekli yaratmak. Örneğin şu köprüyü yok edeceğim diyebilmek. İllüzyonda imkansız diye birşey yok. Herşey illüzyonla yaratılabilir.
Üniversite yerine sihirbazlık okuluna mı gittiniz yani?
- Sihirbazlığın okulu yok. Ama tüm dünyada sihirbazlık öğreten çeşitli kulüp ve dernekler var. Ama ben sihirbazlıkla ilgili ne varsa okudum. Pratiğimi artırmak için de sürekli sihirbazlık yaptım.
Nerede, doğum günü partilerinde mi?
- Hemen hemen her yerde. Çocuk partileri, okul faaliyetleri. Süpermarket açılışlarından konser açılışlarına kadar her yerde.
Peki bu küçük iş nasıl bir meslek haline geldi?
- Önce bir firma için illüzyonla ilgili yazıları İngilizce'den Almanca ve Fransızca'ya çevirerek başladım. Daha 14 yaşındaydım. İlk büyük tiyatro şovumu 16 yaşındayken Avusturya'da yaptım.
EN AZ İLGİLTERE
Siz bir de dünyanın ülkesini görmüşsünüzdür.
- Evet. Avusturya'dan Almanya'ya gittim. Tiyatro ve casinolarda çalıştım. Bulgaristan, Portekiz, Yunanistan'ı da bu arada ekleyeyim.
Dünyayı dolaşmaktan kendi milletinize pek şov yapamadınız, öyle mi?
- Haklısınız. İngiliz olmama rağmen en az gösteriyi İngiltere'de yaptım. Avrupa'nın çeşitli casinolarında dahi çalıştım.
İllüzyon deyince aklıma tavşan ve ateş geliyor.
- Genelde illüzyon hayvan ve insanlar kullanılarak yapılır. Ama ben bir otomotiv firmasına dahi illüzyon projesi götürdüm. Sihirbazlığı kullanarak bir araba üretmekti projenin içeriği.
Tavşan ve ateşten başka yeni yöntemler çıktı mı?
- Evet. Teknoji çok ilerledi artık. Araba, uçak, binaları bile illüzyonun içine katabiliyoruz. İllüzyonun kendisi de her geçen gün gelişiyor.
Sihirbazlıkta kendi adınızı taşıyan bir numara var mı?
- Numaradan çok gelişmelere katkım var. Almanya'da bir dans tiyatrosu kurduk. Yani Magic Tiyatrosu'nun yaratıcısıyım.
İllüzyon ve gerçeklik. Arasındaki fark nedir?
- İnsanları ne seyrediyorlarsa ona inandırmak gerekir. Gördüklerinin altında bir sır yattığını bilseler bile gerçeği bilmiyorlar. Bilmemelerinde bile bir sihir var.
Herkes illüzyonist olabilir mi?
- Bilgi ve uzun bir çalışma gerekiyor. Ben 11 yaşında başladım. Şimdi 30 yaşındayım. 19 yıldan beri işin içindeyim.
Açacağınız okula kimleri alacaksınız?
- İlgisi olanları. Neden yapmak istediklerini öğrenmeliyim. Sırları kendilerinde tutacaklarına güvenmem gerekiyor.
Eş dost arasında şov yapar mısınız?
- Hayır. Küçük şovları bıraktım. Çünkü beynim büyük şeylerle uğraşmalı.
AYA BİLET SATILSA GİDER
‘‘Hadi bize birşeyler yap’’ diye ısrar etmiyorlar mı peki?
- Evet maalesef ediyorlar. Her zaman. Durmaksızın. Bıkmış değilim, çünkü gerçekten bu işte sınır yok. Deseler ki aya bilet satılıyor. Oraya gider şov yaparım.
Hani bir de sorarlar ‘‘Nasıl yaptın, hadi anlatsana’’ diye.
- Evet biraz usandırıyorlar. Hep soruyorlar. Tabii ki bir sırrı var ama söylemiyorum.
İnsanlar bilinmezliği bulmaktan hoşlanıyorlar galiba.
- Amerika'da bir TV programı yapıldı. Bütün sihirbazlık oyunlarının gizleri anlatıldı. Birçok sihirbaz çok kızdı buna. Bence iyi birşey yaptılar. Birçok insan daha çok ilgilendi. Birkaç oyunu yapmayı öğrendiler. İlgileri daha arttı. Bu, tüm sırları herkese anlatmak demek değil elbet. Kimbilir belki de illüzyon içlerinden birinin hayatı olur, tıpkı benim olduğu gibi.
Peki sahnede kendinizi tekrar ettiğiniz şovlar olmuyor mu hiç?
- Yenilikleri sürekli takip ediyorum. Bizim işte tek düzeliğe düşme tehlikesi var. Numaralar klasikleşebilir. O zaman var olan bir numarayı bile çok değişik sunuyorum.
Seyircileriniz 3-10 yaş arası mı?
- Çocuktan yetişkine her yaştan seyircim var. Ama bana kimi tercih ediyorsunuz diye sorarsanız ben yetişkini tercih ederim tabii. Çünkü her şovumu belirli bir konu üzerine inşaa ediyorum. Örneğin çocuklar ‘‘gotik’’ dediğimiz içinde korku olan şovlardan korkabilir. Hem seksi kızlar da kullanamıyoruz çocuk şovlarında.
DIANA’YA ŞOV
Bir köprüyü tek başına mı yok ediyorsunuz?
- Bir köprüyü yok etmek için yüz-ikiyüz kişiye ne gerek var. Kimseye ihtiyacım yok. Ama bu yıkma değil yok etme. Amerika'da özgürlük heykelini yok ettim. Ama İstanbul'da köprüyü yok edeceğime sanırım trafiğini yok etsem daha hayırlı bir iş yapmış olurum.
En unutulmaz şovunuz hangisi idi?
- En duygusal olanı. Yani 18 yaşında iken York'taki en büyük tiyatroda Prenses Diana'nın önünde yaptığım şovdu.
Bir şovunuz kaç saat sürüyor?
- Bir şovda herşeyi yapacaksam iki gün sürer. Seyirci ne istiyor bu çok önemli. Şovumu onlara göre yapıyorum.
Sihirbazlar sahneye çıkar ve sessizce gösterilerini yapar ve gider. Siz de onlardan mısınız?
- Hayır dans, müzik ve zengin kostüm kullanıyorum. Örneğin müzik sadece fonda çalınandan öte birşey benim için. Müziğe oturan gösteriler yapıyorum. Sihirbazlıkta sadece giz önemli değildir. İş illüzyonu nasıl sunduğunuzda yatıyor. İllüzyonun etrafına tıpkı bir mühendis gibi inşaat kurarım. Bunun adı tiyatro sanatıdır.
İstanbul'daki şovunuzu anlatır mısınız?
- Yeni bir logoyu tanıtmak için buraya geldim. Enterasan bir kompozisyon hazırlamıştım. Logoyu illüzyon tanıttı. Şovun illüzyon bölümünde iki kadın bir erkek yer aldı. Perde açıldığında onlar içinde oldukları platformlarla havadaydılar. Ateş gösterisi başladı. O üç yetişkin kayboldu ve onların yerine altı çocuk çıktı. Yani Pınar logosunun yeni jenerasyonu. Elimden bir ateş çıkardım ve büyük bir parlama oldu sahnede. Parlama kaybolduktan sonra yerine yeni logo çıktı. Bir nesil Pınar'la büyüdü, yeni bir nesil de Pınar'la büyüyecek.
Bazen insanları kandırdığınızı düşünmüyor musunuz?
- Bu insanları kandırmak değil. Tabii yaptığımda bir giz var. Sadece gördüklerine inandırmak gerekir. İnsanları eğlendiren bir şeye inandırıyorsunuz ama bu kandırmaca değil sadece bir tür eğlendirme yolu.
Elinizde sihirli bir değnek olsaydı neyi değiştirirdiniz?
-Bana hep ‘‘Niye sen hep parasızsın?’’ diyorlar. Bir gizemini bulabilsem para basar bunun formülünü de herkese söylerdim.
El çabukluğu marifet
Teknoloji ilerliyor. El çabukluğu marifetle yapılan illüzyon numaraları tarihe mi karışıyor?
- Teknoloji hayatın içinde. Bilgisayar, elektronik teknolojisi, uzay yolculukları. İllüzyona da teknoloji giriyor. Ama bu illüzyonun yok olacağı anlamına gelmez. Bana şimdi uzay araçlarını yok edemezsin diye birşeyi kim söyleyebilir ki?
Ben yine de illüzyon sanatı ölecek diyorum.
- İllüzyonda gördüklerimiz birer görsel efekt. Titanik'in batmasını gerçekçi kılan bilgisayar efektinden bir farkı yok. O gösterinin gerçek gibi görünmesi insanlara hoş dakikalar geçiriyor. Benim de yaptığım kendi illüzyon tekniğimi kullanarak insanlara hoş anlar yaşatmak. İş aynı kapıya çıksa da, bu bilgisayarın sanatımızı öldüreceği anlamına gelmez.
Bir sihirbazlık okulu açmayı düşündünüz mü hiç?
- Hem de İstanbul'da. Çünkü Avrupa'da birçok insan sihirbazlığı bir şekilde bilir. Dernekleri kulüpleri vardır. Sihirbazlık bir ticaret sektörü haline gelmiştir. Japonya'da bile var. Oysa İstanbul her ne kadar büyülü bir şehir olsa da, hiç büyüsü kalmamış. İnşallah insanların ilgisini çeker de birçok yeni illüzyonistler yetişir Türkiye'de.
İllüzyonda zor an hangisidir?
- İllüzyonda hiçbir şey zor değildir. En zor yanı illüzyondan önceki an, yani onu yaratma sürecidir. Bir kere yarattın mı işin kolay demektir.
Oyunlarınızda nelerden esinleniyorsunuz. Şu yaratma dediğiniz işi nerede yapıyorsunuz?
- Herşey esin kaynağın olabilir. Yaratma yerime gelince. Yaratmadan duramam ben.