Güncelleme Tarihi:
30 Ekim 1973’te açıldı. Yapımı üç yıl sürdü. Önce ‘Boğaziçi Köprüsü’ adını aldı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldıktan sonra ‘Birinci Köprü’ olarak da anılmaya başlandı. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde köprü üstündeki şehitlere ithafen de adı ‘15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ oldu. 1978’e kadar yaya trafiğine açık olan köprü daha sonra yaya trafiğine kapatıldı. O günden beri de sadece araç trafiğine açık. Köprünün yeniden yaya geçişine açılması bugünlerde Ulaştırma Bakanlığı’nın gündeminde. Ancak bu sınırlı ve kontrollü bir ‘turistik proje’ olarak ele alınıyor. Örnek olarak da California’daki Golden Gate ve New York’taki Brooklyn Köprüsü dikkate alınıyor. Henüz proje aşamasına geçmeyen ama araştırmaları devam eden bu konuyu mesleki ve sektörel muhataplarına sorduk...
‘TURİZM İÇİN YENİLİK OLUR’
Köprüdeki yaya yolunu gençliğinde çok kullandığını belirten mimar - yazar Sinan Genim, “Avrupa’dan Anadolu’ya yürüyerek geçtim. İstenmeyen hadiselerden dolayı yaya trafiği kapatılmıştı. Ciddi tedbirlerle bu konu tekrar gündeme getirilebilir. Boğaz için yeni bir aktivite teşkil edilmiş olur ama konunun teknik boyutlarını da dikkatle incelemek ve değerlendirmek gerekir” dedi.
İstanbul Rehberler Odası Başkanı Özgür Özaltun, “Turizm açısından çekici bir yenilik olabilir. Köprünün özellikle tarihi yarımadayı, Topkapı Sarayı’nı, Dolmabahçe’yi gören güney kısmında zaten boğazın en zengin ve tarihi manzaraları var. Tur araçlarıyla köprüden geçerken turistler bu eşsiz manzaraya çok ilgi gösteriyor. Ayrıca o bölgede ‘sunset’ dediğimiz günbatımı manzarası da çok güzel. Özellikle güvenlik ve diğer bakımlardan iyi bir altyapıyla desteklenirse bizim bakışımız olumsuz değildir” diye konuştu.
‘EŞŞİZ BİR SEYİR TERASI’
Gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması halinde, köprünün İstanbul’u izlemek için olağanüstü bir seyir terası olacağını belirten sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz ise “Bir taraftan İstanbul manzarası, diğer taraftan da boğaz manzarası izlenir. Yeni bir turistik güzergâh oluşur. Turistlerden çok kent halkının aidiyet şuurunun gelişmesi açısından da faydalı olur. Ben olumlu görüyorum” ifadelerini kullandı.
‘GÜVENLİK RİSKLERİ OLUŞABİLİR’
Emekli polis müdürü Haydar Özdemir, köprünün güvenlik açısından yüksek risk barındırdığını belirterek şunları söyledi: “Köprüdeki yaya yolu dar bir nokta, herhangi bir panik halinde yığılma ve tıkanma söz konusu olabilir. Birisi çantasını unutsa ‘şüpheli paket’ olarak hem yaya hem de araç trafiğini durdurmak zorunda kalırsınız. Yaya araç geçişinin olduğu yere geçme teşebbüsünde de bulunabilir. Başka riskler de olabilir.”
Köprünün yaya trafiğine elverişsiz olduğunu ifade eden köprü uzmanı Prof. Dr. Metin Aydoğan, “Köprü açıldığı gün ben oradaydım, üniversiteyi yeni bitirmiştim. Köprü oradaki rüzgâr hızına göre tasarlandı. Çok büyük bir rüzgâr etkisi var. Bu bakımdan yaya trafiğine gayet elverişsiz. İstenmeyen vakaları engellemek için yapılacak ekler de köprünün yükünü artırır. hassas düşünmek lazım” şeklinde konuştu.
‘MÜZE GİBİ AÇILABİLİR’
Köprü uzmanı Prof. Dr. Altok Kurşun ise şu ifadeleri kullandı: “İTÜ’de 10 yıl köprü dersleri verdim. Bu köprü yapılırken de o projede çalıştım. Projesinde iki yanına vatandaşlar yürüsün geçsin diye yaya yolları koyduk. Sonradan istenmeyen vakalar (intihar, aşağıya madde atma gibi) olmaya başladı. Taşıma gücü bakımından bir sorun yok, köprü yayaları taşır. Ancak öngörülemeyen ve riskli vakalara karşı alınacak özel tedbirler ise köprüyü rahatsız edebilir. İlave yükler bütün sisteme dönük değişikler de gerektirebilir. 10-20 kişilik gruplar halinde müze gezdirir gibi sınırlı ve çok kontrollü geçiş belki olabilir. Ama topyekûn ve geniş bir yaya trafiği katiyen sağlıklı ve faydalı olmaz.”
‘İSTANBULLULARIN DÜŞÜNCESİ ÖNEMLİ’
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Hürriyet’e, “Şimdilik fikir aşamasında. Arkadaşlarımız çalışıyor. Tabii İstanbulluların bu konuda ne düşündüğü de bizim için önemli. Çalışmalar olgunlaşınca nihai değerlendirmeyi yapacağız” dedi.