Burak GEZEN- Ersan KÜÇÜKKURU/ÇANAKKALE, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2007 16:51
ÇANAKKALE'nin Avrupa ile Asya yakasını birbirine bağlayacak boğaz köprüsü, kenti ikiye böldü. Yap-işlet-devret modeliyle yapılması yeniden gündeme gelen köprü konusunda kentteki yöneticiler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, uzmanlar ve işadamları görüş ayrılığına düştü. Kimileri Çanakkale'nin 32 yıllık rüyasının ulaşım sorununa çözüm getireceğini savunurken, kimisi kent dokusunu zedeleyeceğini savundu.
Çanakkale Boğazı'na köprü rüyası 1975'de konuşulmaya başlandı. Yerel bazda da olsa ilk kez ciddi anlamda gündeme getiren isim 1984-1989 yılları arasında görev yapan ANAP'lı Belediye Başkanı mimar Orhan Uğur oldu. 1987'de avam proje hazırlatan Uğur, köprünün, boğazın en dar noktası, Asya yakasındaki Sarıçay ile Avrupa yakasındaki Kilitbahir arasına yapılmasını önerdi; uğur getirsin diye projeye kendi soyadı olan ‘Uğur’ adını verdi. Gravürünün yer aldığı tabela hazırlatarak iskele meydanına diktirdi.
Köprü konusuna en ciddi adım 1994 yılında DYP-CHP koalisyonu döneminde atıldı. Dönemin DYP'li Milletvekili Süleyman Ayhan, köprü projesinin yatırım programına alınmasını sağladı. Yap-işlet-devret modeliyle inşa edilmesi planlanan köprü için özel olarak ‘yap-işlet-devret’ yasası çıkarıldı. İhaleye 18 yabancı firma katıldı. 1995 sonlarında alınan erken
seçim kararı, hayali suya düşürdü. Seçime gidilince köprü için çivi dahi çakılmadı. Proje yıllarca Karayolları 17'nci Bölge Müdürlüğü'nün programında kalırken, 2000 yılı Kasım ayındaki İl Koordinasyon Kurulu toplantısında dönemin Çanakkale Valisi Süleyman Kamçı, hükümetinin aldığı ‘ödeneği olmayan yatırımlar programdan çıkarılacak’ kararı üzerine köprü projesinin yatırım programından çıkarıldığını ve rafa kaldırıldığını açıkladı.
TARTIŞMALAR BİR KEZ DAHA ALEVLENDİ
Çanakkale Boğaz Köprüsü Ulaştırma Bakanlığı'nın, yapılacağını açıkladığı altı yeni otoyol projesi ve 3'üncü boğaz köprüsü haberleriyle birlikte yeniden gündeme geldi. Haberlere göre Karayolları Genel Müdürlüğü yap-işlet-devret modeliyle yapılacak 6 yeni otoyol projesi üzerinde çalışmaya başladı. Türkiye'nin önemli ihracat noktalarından İzmir'e bağlanması planlanan üç otoyol projesinin içinde İstanbul'a üçüncü köprünün, Çanakkale Boğazı'na ilk karayolu köprüsünün ve İzmit Körfezi'nde yeni bir köprü geçişinin bulunduğu belirtildi.
İlk otoyol projesinin Edirne'den başlayıp, Çanakkale Boğazı'nı köprüyle geçeceği ve İzmir'e uzanacağı açıklandı. Müjdeli
haber, yıllardır boğaza asılacak gerdanlığın hayalini kuranları sevindirirken, köprüyü gereksiz bulan kesimlerin tepkisine neden oldu. Kent yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, uzmanlar ve işadamları köprü konusunda görüş ayrılığına düştü. Kimi köprü yapılmasını savundu, kimi karşı çıktı, kimisi de yeri konusundaki endişelerini dile getirdi.
KORUMA KURULU KARŞIÇanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Prof.Dr. Ülkü Altınoluk, Gelibolu Yarımadası'nın uluslararası boyuttaki konumu nedeniyle köprünün Sarıçay ile Kilitbahir arasında yapılmasının mümkün olamayacağını söyledi. Çanakkale'nin kentsel, arkeolojik, doğal ve tarihsel SİT alanlarına sahip olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Altınoluk, “Köprünün bir ayağının dikilmesi planlanan Gelibolu Yarımadası'nda bizim şehitliklerimiz ve başka ülkelerin mezarlıkları var. Burası ulusumuzun ve başka ülkeler ile kıtaların tarihlerinin yeniden yazıldığı bir coğrafya. Köprü ve otoyol akla bile getirilmemeli. Gelibolu Yarımadası'nı gelecek nesillere bulduğumuz gibi aktarmakla yükümlüyüz.
Her karış toprak bizim için önemli ve değerli. Köprü ayaklarıyla ya da otoyollarla o bölge zedelenmemeli. Ayrıca orada devletimiz tarafından geçmişte uluslararası bir proje yarışması düzenlendi. Bölge için hazırlanan uzun devreli gelişme planında ne köprüden ne de otoyoldan söz ediliyor. Sarıçay ve Kilitbahir üzerinden geçen bir arterin kenti zedeleyeceği düşüncesindeyim. Köprünün kente getirisi değil, götürüsü çok olur. Çanakkale İstanbul'un yükünü boşaltmaya yarayan bir liman görevi görür. Geçiş noktası haline dönüşebilir. Oysa Çanakkale su kaynakları, mitolojisi, tarihi, coğrafyası, arkeolojisi ve rüzgarıyla çok özel bir yer. Korunması ve kollanması, bir bakıma zor ulaşılabilir hale getirilmesi lazım. Kolay ulaşılabilen yerler rant nedeniyle dejenerasyona uğrayabiliyor” diye konuştu.
BELEDİYE BAŞKANI YERİNE KARŞI
Çanakkale boğaz geçişinin iyileştirilmesi gerektiğini belirten CHP'li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise ulaşım sorunu nedeniyle Çanakkale'nin geçiş için tercih edilmediğini vurguladı. Gökhan, “Çanakkale gelinmek, gezilmek istenen bir yer. Ulaşım kolaylığı sağlanırsa daha çok insanın geleceğini düşünüyorum. Şu anda boğaz geçişi için kent merkezine giren ağır vasıtaların yarattığı o sıkıntılı durum da çözülmüş olur. Köprünün nereye yapılacağı çok önemli. Çünkü Sarıçay ve Kilibahir arasında olmasında sakınca görüyoruz. Kilitbahir tarafında milli park, Sarıçay tarafında kent merkezi söz konusu. Bizim öncelikli talebimiz tüp geçit. Bu yapılamıyorsa Sarıçay ve Kilitbahir arası dışında başka bir alana köprü olabilir” dedi.
Çanakkale Sivil İnisiyatif Sözcüsü mimar İsmail Erten, boğaz geçişi için köprü seçeneğini çok doğru bulmadığını ifade etti. Köprü güzergahlarında tarihi ve doğal alanların bulunmasının handikap olduğunu kaydeden Erten, “Ayrıca arsa spekülasyonu hızlanacak. Köprü yanlış yatırım” dedi.
Köprü konusunu gündeme getirdiği günlerde çok eleştirildiğini belirten dönemin Belediye Başkanı Orhan Uğur, “Benim amacım köprünün yapılması için bir kamuoyu oluşturmaktı. Maddi açıdan köprüyü yapmam zaten mümkün değildi. Uğur getirsin diye de adını Uğur Köprüsü Projesi koydum. O gün de köprünün yapılmasını isteyenlerdendim, bugünde yapılmasını istiyorum” diye konuştu.