Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2001 00:00
Trafik Batı'ya döndü. Anavatan seferini bizim gibi tamamlamış olan tatilcilerle birlikte bir kez daha New York'a ‘‘Merhaba’’ dedik. Türkiye'de iken Laila'da ellerinde içki bardağı girip-çıkanı boş bakışlarla izleyen kalabalığı da gördük, az ötesindeki harabede Laz meyhanesinde yazar-çizerli entel takımını da. İstanbul belki de en esintili Ağustos'unu yaşıyordu bu yaz. Çöl sıcağı, kar-yağmura dayanıklıyız ama rüzgara bir türlü alışamadık. Bu yüzden Sirkeci'de ‘‘Votka’’ya girmemizle çıkmamız bir oldu. Böylesine rüzgarlı yere uçurtmayla gelmek lazım. Sultanahmet Oteli roof'u, Çırağan Sarayı bahçesi, dört yıl yatılı okuduğumuz lisenin rıhtım üstündeki Feriye'si, Ulus'ta Sunset restoranları, Çubuklu 29'daki davetlerde millet ‘‘Ne güzel püfür, püfür esiyor’’ derken zamanımız kuytu yer aramakla geçti. Hürriyet'çilerle çıktığımız bir yemekten sonra mide krampları başladı. Fikret Ercan, ‘‘Burada bakteriler değişik, alışık değilsin’’ diye teşhis koydu. İlaç ve sıkı perhizle bir haftada ancak atlattık. Gene de havası-suyu, doğası-manzarası, kulağa müzik gibi gelen ana dili, güneyindeki denizi-kumu, yiyeceğin hası ile Türkiye'nin üstüne yok. Değeri en çok gurbetçilerin bilincinde olan insanlarımızla. Kötü
haber simsarlarının kara gözlüklerini çıkarıp atmasını öneriyoruz. Nezleye yakalandığında zatürree kaygısına düşenlerin de gönlü rahat olsun. Türkiyemiz üç hortumcu, beş vurguncunun batıracağı bir ülke değil. Dönüşümüzde geride bıraktığımız Amerika'da neler oluyor diye bakındık. Atlantik yakası, Meksika Körfezi, Kaliforniya sahilleri gibi yerli-yabancı turistlerin yaz geçirdiği kesimlere ağustos sonu, eylül başı rezervasyonları iptal edilmiş. ‘‘Hayrola, ne olmuş?’’ dememize gerek yok, nedeni gazete-TV'lerde birinci haber. Virginia'da bir çocuk, N. Carolina'da bir adam köpekbalığı saldırısına kurban gitmiş, kız arkadaşı ise komada. Florida'da 30 kişi sığ suda saldırıya uğrayıp ağır yara almışlar. Çeyrek asır önce aynı bölgede azman bir köpekbalığının estirdiği terörü hikaye eden ‘‘Jaws’’ filmindeki gibi plaj meraklıları korku girdabına kapılmışlar. Oysa bu kez iş ciddi,
sinema oyunu değil.Ekranlar amatörlerin çektiği köpekbalığı saldırılarının görüntüleri, kolu-bacağı kemirilenlerin anlattıkları, belgesel filmlerden geçilmiyor. Okyanus bilimleri uzmanları olayların abartıldığını ileri sürüyor: ‘‘Balıkçılar yılda 100 milyon köpekbalığı avlıyor. Milyar doları aşkın sanayi bu. Buna karşın köpekbalıklarının öldürdüğü insan sayısı ortalama sekiz. Kıyaslamada 12,5 milyona karşı bir. Okyanusda köpek balığının saldırısına uğramak yıldırım çarpması ihtimali kadar az.’’Ekranda turist gezdiren teknelerde denize yem diye atılan canlı balıklara köpekbalığı sürülerinin saldırısı izleniyor. Uzmanlar aç kalan bu canavarların yiyecek arayışında sığ sahilde yüzenlere, sörf yapanlara hücum ettiklerini söylüyor.Bu arada yeni şeyler de öğreniyoruz. Köpekbalıklarının yüzde 80'i zararsız 250 türü varmış. En küçüğü 15-20 cm.lik Pigmy'ler, Whale Shark ve Great White türü 12 metre ile en büyüğü. Saldırganların boyu 120 cm.- 1,5 metre arasında. Ağzında ortalama alt ve üst çenesinde sekizer dişi var, yaşam boyunca 30 bin diş değiştiriyor. Normal 5 mil hızla yüzüyor, av kokusu alınca 23 mil sürate erişebiliyor. İnsan etinin tadına aşina değil, yorulunca okyanus tabanında kumda uyuyor. Yüzgeçleri en pahalı deniz mahsulü. Kilosu 60 dolara gelen yüzgeçlerden çorba yapılıyor.Amerika'nın köpekbalığı dehşetiyle tanışması 56 yıl öncesine uzanıyor. İkinci Dünya Harbi ortasında 30 Temmuz 1945'de S.S. İndianapolis kruvazörü Pasifik okyanusunda Guam ile Leyte Körfezi arasında geceyarısı bir Japon denizaltısından iki torpido darbesi alarak 12 dakikada batıyor. 1,196 mürettebatlı zırhlıdan 600 gemici denize dökülüyor. Köpek balıkları 200'ü aşkın gemiciyi parçalayıp yiyor. Bu faciadan kurtulan eski denizciler de yaşadıkları olayı kamera karşısında anlatıyorlar.İzleyeni en fazla etkileyen Florida sahillerinde helikopterden çekilen görüntüler. Köpekbalıkları sürüler halinde sığ sularda yüzen çoluk-çocuk çevresinde tur atıyorlar. Suyun derinliği göğüs hizasında, taş çatlasa 70-80 cm. Kıyıdan 10 metre mesafede. Ama ne sığ suda oynayan çocuklar, plajda güneşlenen aileleri ne de cankurtaran görevi yapan gençler taş atımı mesafe av arayan canavarların varlığından haberdar. Bir programda zıpkınla ava çıkan bir balıkçı, ‘‘Köpekbalığı üstüne geldiğinde burnuna veya gözünün üstüne bir yumruk patlat, geri dönüp kaçar’’ diyor. Ekrana aynı anda fırın boyu ağzı açık, keskin dişleri ortada bir köpekbalığı görüntüsü geliyor. Cesaretin varsa yumrukla da görelim. Bundan böyle Florida kıyılarına gidersek serinlemek için suda diz boyu ötesine geçmeye niyetimiz yok.
button