Güncelleme Tarihi:
Türkiye, en etkin deprem kuşaklarından olan Akdeniz-Alp-Himalaya uzantısında yer alıyor. Dünya’daki toplam depremlerin neredeyse beşte birinin meydana geldiği bu kuşak, kırıkların da oluşturduğu bir ağa sahip. Bu nedenle topraklarımızın yüzde 90’ı deprem bölgeleri içinde bulunuyor. Öyle ki Türkiye’de yalnızca son 5-6 yıl içinde irili ufaklı 50 binden fazla deprem meydana geldi.
Sınırlarımız içerisinde en aktif tektonik ana yapılar ise Bitlis-Zagros Kenet Kuşağı, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Zonları ile Batı Anadolu Faylı Açılma Hatları… Bu fay hatları içinde en tehlikeli olanları ise İstanbul’da da büyük bir deprem beklentisine neden olan Kuzey Anadolu Fay Hattı ile Doğu Anadolu Fay Hattı…
Fakat en son Konya’nın Meram ilçesi merkezli 5.1 büyüklüğünde meydana gelen deprem, İç Anadolu Bölgesi’nin de tehlikeli bir yapıda olduğunu gözler önüne serdi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre depremin derinliğinin 10.61 kilometre olduğu Antalya, Aksaray ve Isparta’da da hissedildiği duyuruldu.
DEPREM KONYA İÇİN SÜRPRİZ Mİ?
Yaşanan sarsıntı sonrası bölgede saha izlenimlerinde bulunan Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık’a konuyu danıştığımda şehirde yaşayanlar için sürpriz olsa da jeoloji mühendisleri için çok sürpriz olmadığını, bölgenin deprem üretme potansiyelin olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Arık, deprem merkez üssünün olduğu yeri içine alacak şekilde kuzey, doğu ve batı olmak üzere üç alanda gezilerini tamamladıklarının ve saha gözlemlerine göre de yüzey kırığına rastlamadıklarının altını çizdi ve ekledi:
“Deprem, daha önceden işaretlenmiş ama geçmişte büyük deprem üretmediği için çok fazla detaylı araştırılmamış bir fayda meydana geldi."
Arık, fayın uzantısını da şu şekilde açıkladı:
"Konya’nın Meram ilçesine bağlı Kızılören mahallesinin güneyinden Çamurlu ve Sefaköy ilçelerini de içine alarak, Akpınar’a doğru hareket eden güncel faylarla ölçülmüş olan bir fay. Fakat bu fay, eski haritalarımızın tamamında yer alıyor. Yani sürpriz bir fay değil ama harekete geçmesi düşündürücü.”
Bölgedeki yerleşim alanlarında da gezilerinin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arık, “Bazı yerleşim alanlarında eski, bakımsız, terk edilmiş ve mühendislik desteği almamış yapılarda hasarlar olduğunu gördük. Akpınar’da da camide çatlakların olduğunu tespit ettik” dedi.
Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Eren de yaşanan depremin sürpriz olmadığını vurgulasa da Konya ve çevresinde aktif diri faylarla ilgili oldukça önemli bilgiler verdi.
ORTA BÜYÜKLÜKTE DEPREMİN OLUŞMA İHTİMALİ HER ZAMAN VAR
Konya şehri ve çevresi, sık deprem üretecek bir alan mı?
Konya’yı pek çok yerle kıyaslarsak deprem açısından Türkiye’nin en güvenli yerlerinden biri diyebiliriz. Ama bu durum, Konya şehir merkezinin yıkıcı depremlerden hiçbir zaman etkilenmeyeceği anlamına gelmiyor. Konya’nın deprem durumu; Bolu, Sakarya, Erzincan, Bingöl veya benzeri iller gibi değil. Bu farklılık ana olarak deprem oluşturabilecek fayların uzunluğunun, türünün ve deprem tekrarlanma aralığının farklı olmasından kaynaklanıyor.
Bölgedeki aktif fayların büyük bir bölümü normal fay ve binlerce yıla varan deprem tekrarlanma aralıklarına sahip. Ancak bu fayların deprem tekrarlanma aralıklarının, en son yıkıcı depremi ne zaman oluşturduklarının ve düzenli aralıklarla deprem oluşturup oluşturmadıklarının bilinmemesi nedeniyle bölgede orta büyüklükte bir depremin oluşma ihtimali her zaman göz önünde bulundurulmalı.
Konya Havzası’nda hangi faylar yer alıyor?
Deprem açısından potansiyel olarak tehdit oluşturabilecek faylar iki grup altında toplanabilir.
1- Bölgesel ölçekli olan Akşehir, Tuz Gölü ve Ecemiş Fay zonları. Konya il merkezi alüviyal bir zemin üzerinde kurulu olduğundan bu faylarda oluşabilecek büyük bir deprem özellikle yüksek katlı binalarda yıkıma yol açabilir.
2- Ova/Havza kenarlarını sınırlayanlar ise Konya, Cihanbeyli, Ilgın, Yunak, Tuzlukçu ve Altınekin gibi fay zonları. Yerleşim yerlerinin çoğunluğu bu faylar üzerinde bulunuyor. Bazısı da çok yakınında yer alıyor. Bu fayların üretebileceği 5.5 ya da 6.5 büyüklüğündeki depremler ciddi can kayıplarına ve hasara yol açabilir.
Ayrıca havzanın doğusunu sınırlayan Divanlar Fayı ve Göçü Fayı, kuzeyde yer alan Karaömerler Fayı ve Konya’nın hemen batı kesiminden geçen Tatköy, Sille ve Meram-Dere fayları da potansiyel açıdan tehlike oluşturabilecek faylar.
Dolayısıyla jeolojik açıdan depremlerle uğraşan ve yörenin jeolojik yapısını bilen bilim insanları için en son yaşanan 5.1 büyüklüğündeki Kızılören depremi sürpriz bir deprem değil. Sadece oluşan deprem ‘Türkiye Diri Fay Haritası’ içinde yer alan bir fay üzerinde değil. Türkiye Diri Fay Haritası da yapılan yeni çalışmalara, artan incelemelere ve oluşan depremlere bağlı olarak belirli aralıklarda güncelleniyor.
1990’lı yıllardan beri varlığı bilinmesine, fay zonunun yapısı ve depremselliği ile ilgili yayınlar olmasına rağmen ancak 2009 yılında oluşan depremlerden sonra yapılan güncellemeler neticesinde diri fay haritasında yerini aldı. Son oluşan Kızılören depremi de bizim daha önce incelediğimiz ve kısmen haritaladığımız ‘Kızılören Fayı’ üzerinde oluşmuş gibi duruyor.
Çeşitli yurt içi ve yurtdışı kuruluşlar tarafından yapılan odak mekanizması çözümleri ve şimdilik artçı olarak nitelendirebileceğimiz depremlerin dağılımı bunu büyük ölçüde doğrular nitelikte.
Bu açıdan söz konusu deprem yörenin jeolojisini ve yapısal özelliklerini ayrıntılı olarak bilenler için kaynağı belirsiz bir deprem veya yeni keşfedilmiş bir fayda gelişmiş deprem değil. Büyük bir olasılıkla 2000’li yıllardan beri bildiğimiz ve Kızılören Fayı olarak adlandırdığımız fayın hareketi sonucu oluşmuş görünüyor.
Yaşanan 5.1 büyüklüğündeki deprem sonrası bölgede tekrar bu büyüklükte bir deprem bekleniyor mu?
Depremden sonra aynı kesimde en büyüğü 3.9 olan 50 deprem meydana geldi. Tekrar bu büyüklükte deprem olabilir mi? Bugünkü teknolojik imkanlarla olur veya olmaz demek çok zor. 2009’da Konya Fay Zonu’na bağlı olarak oluşan deprem artçıları küçülerek ve araları açılarak bir ayda sönümlenmişti.
Kızılören depremi için şimdilik bir şey söylemek zor ama 5.1’den sonra oluşan depremlerin araları da zamanla açılarak ve küçülerek devam ediyor. Eğer önümüzdeki günlerde tekrar 5 büyüklüğüne yaklaşan depremler oluşmazsa şimdilik bu kesim için tehlike azalmış denebilir.
Bölgede bulunan faylar 6 ya da büyük bir deprem üretirse, nasıl sonuçlar ortaya çıkabilir?
Akşehir Fay Zonu hariç diğer fayların oluşturabileceği en büyük depremleri genel olarak 5.5-6.5 büyüklüğü arasında olabilir. Hasara etki eden ana faktörler, zemin, deprem odağının derinliği, deprem merkezine olan uzaklık ve bina yapısı.
Diğer faktörleri sabit kabul ederek sadece zemini göz önüne aldığımızda Hadim, Taşkent ve Bozkır gibi birkaç ilçe hariç Konya il merkezi de büyük ölçüde dâhil olmak üzere ilçelerin çoğu alüvyon zemin üzerinde kurulu. Alüvyon gevşek zeminlerin deprem sarsıntılarını büyütme özelliği bulunuyor.
Konya il sınırları içerisinde kalan alan, Türkiye'nin Ana Tektonik Üniteleri'nden Orta Anadolu Birliği'nin güney kesimi ile Toros Birliği'nin orta kesiminde kalıyor. Bu bölgede aktif olabilecek volkanik bir hareketlilik de söz konusu mu? Örneğin yaşanacak herhangi bir deprem, volkanik hareketliliğe de neden olabilir mi?
Konya ili içerisinde Erenlerdağı, Sille, Karadağ, Karapınar, Kulu ve Cihanbeyli civarında volkanik kayaçlar bulunuyor. Karapınar civarındaki genç volkanikler hariç bunların büyük bir çoğunluğu 3 milyon yıldan daha yaşlı. Büyük bir çoğunluğu sönmüş ve aktivitesini kaybetti. Dolayısıyla bölgede oluşacak depremlerin ne volkanik aktivite oluşturması, ne de volkanik aktivitenin deprem oluşturma olasılığı yok denecek kadar az.
Son 5.1’lik depreme de baktığımızda oluşan depremlerin dağılımı, sayısı ve farklı istasyonların odak mekanizması çözümleri yörenin genç tektonik yapısı ile uyumlu gidişler vermiş durumda. Yüzeyde de bu kesimde volkanik etkinliği gösteren hiçbir belirti yok. Sadece Karapınar civarında nispeten jeolojik olarak genç volkanik oluşumlar var.