ANKA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2006 09:40
Türkiye’nin Mainz Başkonsolos Yardımcısı Yalman Okan, maiyetindeki çalışanların yanı sıra Almanya’daki gurbetçileri dini ritüellere zorlayarak, tarikat üyeliğine davet etmekle suçlandı.
Konsolosluk çalışanları ve gurbetçilerin şikayetleri üzerine olayı inceleyen Dışişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’na ifade veren Konsolosluk çalışanı O.A, Okan’ın kendilerini tarikat üyeliğine çağırdığını belirterek, “Sohbetleri sırasında bazen konuştuklarını ertesi gün unuttuğunu, o zaman konuşanın o olmadığını, kendisinin Allah tarafından konuşturulduğunu, gözlerinden bakanın Allah olduğunu, ellerimize dokunduğunda Allah’ın dokunduğunu dile getirmekteydi” dedi.
Dışişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Türkiye’nin Mainz Başkonsolos yardımcısı Yalman Okan hakkında, tarikat faaliyetleri hakkında inceleme yaptı. Teftiş Kurulu’na ifade veren Konsolosluk çalışanları, Okan’ın kendilerine “Melamilik Tarikatı Şeyhi” olduğunu söylediğini ve dini ritüellere zorladığını ileri sürdü. İnceleme kapsamında ifadesine başvurulan O.A, Okan ile ilgili şu açıklamaları yaptı:
MÜRİDİM OLDUNUZ, KORUMAM ALTINDASINIZ“Eşim D., bekar olması ve Türkiye’den yeni gelmiş olması nedeniyle birgün Yalman Okan’ı akşam yemeğine S.Y. ile birlikte davet etmişti.
Yemek yendikten sonra kendisi yeni çalmaya başladığı Ney aleti ile birkaç eser çaldıktan sonra koyu bir dini sohbete başladı. Sürekli olarak Melamilik Tarikatı hakkında konuşuyor ve Kur’an’da bulunan bazı sırlardan anlatıyor. Bunların herkes tarafından bilinmemesi gerektiğini sadece bazı insanların bilebileceğine değiniyordu. Bizlerde bir ışık gördüğünü vurguluyordu. Belli bir süre sonra eşimi, S.Y.’yi ve beni şaşırtarak abdest almak istediğini, bizlerin de abdest almamız gerektiğini ifade etti. İlk etapta dini konular konuşulduğu için abdest almamız gerektiğini düşündüm. Fakat daha sonra namaz kılmak istediğini ve bizlerle sırasıyla tek başına kalmak istediğini söylemesi bizleri iyice şaşırtmıştı. Abdest aldıktan sonra kendisi salonda namaz kıldı ve ilk önce beni yanına çağırdı. Kendisiyle diz dize oturmamı istedikten sonra ellerimi diz kapaklarımın üstüne koymamı söyledi. Yalman Bey ellerini benim ellerimin üstüne koyarak kendisinin Melamilik Tarikatı’nın efendisi yani lideri olduğunu söyledi. Artık bizlerin onun müridi olacağını, kendisi tarafından korunduğumuzu ifade etti.
ZİKİR YAPTIK
Bazı dini hususlara dikkat çektin sonra bizlerin şu anda birinci basamakta olduğumuzu, basamak geçmemiz için bazı görevleri yerine getirmemiz gerektiği, birinci basamakta bunun zikir çekmek olduğunu, bunun nasıl yapılacağını bana anlatarak birlikte uyguladık.
ALLAH BENİM GÖZLERİMDEN BAKIYORYalman Bey, sohbetleri sırasında bazen konuştuklarını ertesi gün unuttuğunu, o zaman konuşanın o olmadığını, kendisinin Allah tarafından konuşturulduğunu, gözlerinden bakanın Allah olduğunu, ellerimize dokunduğunda Allah’ın dokunduğunu dile getirmekteydi. Allahla bir bütün olmanın gerekliliğine değiniyordu.
BİLİNÇLİ TAKKİYE YAPIYORUMYalman Bey çok ustaca dini sohbetlerini yapmaktaydı. Örneğin ilk önce ney çalıyor veya küçük birkaç dini öyküyle bulunduğu ortamı yumuşatmak suretiyle çok daha iyi sohbet yapabilmekte. Buda kendisinin bu konuları iyi bildiği ve sürekli yaptığı anlamına gelmekte. Konsolosluk personeline veya dışarıdaki vatandaşlara da açılmıştır. Kendi amaçları için insanların dini duygularını suiistimal etmekten öte bir şey değil yaptığı. Özellikle ‘takkiye’ yaptığını ve yapabileceğini ifade etmesi beni rahatsız etmektedir. Çünkü kendisinin net bir duruşu yoktur. Daha önce çok düşündüm amirlerimize bu olayları anlatmamız gerektiğini fakat dışardan bakıldığında kendisi laik, cumhuriyetçi ve Atatürkçü gözükmektedir.
DEVLETİMİ LEKELEMEKTEDİRYalman Bey’in bu dini tarikat oyunlarını dışarıdaki sıradan vatandaşa yapmış olması, bundan öte zaten bize yapmış olması ve bazen yapmaya devam etmeye çalışması, devletimi lekelemektedir. Yaptığı dini saçmalıkları Atatürkçü kişiliği arkasına saklayarak, hem devletimize, hem
Atatürk’e hem de dinimize zarar vermektedir.”
MELAMİLİK NEDİR?İlk defa Nişabur'da hicrî III. asrın başlarında Ebu Salih Hamdun b. Ahmet b. Ammâr el-Kassâr, Melâmîliğin yayılmasında büyük rol oynamıştır. Melamilik, Hamdun Kassar'dan önce varsa da, bir tarikat haline onun zamanında gelmiştir.
Melamilikte Muhyiddin İbnü-l Arabi'nin "Vahdet-i vücud" görüşünün derin etkisi vardır. Melâmîler kaçınılması mümkün olmayan cemaatle namaz dışındaki ibadetlerini ve Allah'a yakınlıkla ilgili hallerini halktan gizlerler. Bunları açığa çıkarırlarsa kendilerini kınarlar. Gerçek durumlarını sezdirmemek için halk içinde sıradan bir insan gibi giyinip kendilerini belli etmeden yaşamaya çalışırlar. Görünüş ve gösterişe değer vermezler. İnsanlara yalnız kötü taraflarını gösterip iyiliklerini gizlemede çok ileri gittiklerinden, çevresindekiler onları kusurlu kimseler sanarak ayıplar ve kınarlar. En hoşlanmadıkları şey, kibir ve gösteriştir. Bu kötü huylardan korunmak, Melamilikte bir kuraldır. Özel giysileri ve tekkeleri yoktur. Melamiler kimseye dertlerini açmazlar.