Güncelleme Tarihi:
Arama komedisi
Tamam anladım bomba ihbarı çok önemli bir konu, en küçük bir ihmal bile telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir. Hele hele bomba ihbarı tonlarca ağırlığına bakmadan havalarda gezinen ve benim de buna hiçbir zaman akıl sır erdiremediğim yolcu uçaklarını hedef alırsa bundan daha vahim bir durum olmaz.
Olmaz olmaz ama, vur denilince de öldürülmez ki. Bomba ihbarı var diye, uçağın bagaj bölümünde bulunan tüm kutular alınıp içlerinde ne olup olmadığı incelenmeden imha edilmez ki.
Japonya‘da yaşayan Türk işadamlarından Ali Kocaman anlattı. 11 kişilik küçük bir grup Japon misafirini Türkiye‘ye götürüp, Trabzon, Kars, Adıyaman ve Malatya'yı gezdiren Kocaman, İstanbul'a dönüş için misafirleriyle beraber, 18 Eylül günü Malatya'dan THY'larının TK 145 sefer sayılı uçağına biner.
Kocaman misafirleri için Kars'tan satın aldığı petek balları da bir kutu yaptırarak kargo bölümüne verir. Uçak, Ankara bağlantısını yaparak tarifeli saatine uygun olarak İstanbul'a iner. Ama uçağan kargo bölümündeki kutular yoktur.
Yapılan araştırmalar sonucunda gerçek anlaşılır. Meğer uçak havadayken bomba ihbari yapılmıştır. Yolcular tedirgin edilmemek için bu ihbar yolculara duyurulmaz. Uçak Ankara'ya indiğinde bomba uzmanları uçağın kargo bölümünde bulunan bagajları incelemeye alırlar. Uzmanlar onlarca bavul arasından ne kadar kutulu bagaj varsa uçaktan indirirler. Uçak içinde yapılan incelemeden sonra da bomba olmadığına kanaat getirerek uçağın İstanbul‘a uçmasına izin verirler.
Kutu sahipleri istanbul'a inip bağajlarının akibetini sorduklarında ise acı gerçekle karşılaşırlar. Polis incelemeye aldığı kutulurı her ihtimale karşı imha merkezinde imha etmiştir.
Tamam anlıyorum, başta da dediğim gibi bomba ihbarı şakaya gelmez. Kimse onlarca yolcunun hayatını tehlikeye atacak birşey yapamaz ama bunun daha mantıklı bir çözümü olması gerekir.
Madem kutular uçaktan indirildi. Tehlikenin önemli bir bölümü giderilmiş demektir. Kutular üzerinde yapılacak olan bir incelemeden sonra temiz çıkanlar sahiplerine iade edilir. Her görülen kutu şüpheli paket muamelesi görüp imha edilmez ki.
Hadi bu sefer imha edilen bir kutu bal. Ama içinde ne olduğu anlaşılmadan imha edilen kutularda çok daha değerli malzemeler olabilir. Sadece bir ihbar sonucu imha edilen bu kutuların içindeki malzemeleri kim ödeyecek.
Matsudake mantarı
İnsan bu kadar para verdip satın aldıktan sonra onları kesmeye kıyamaz be... Vitrine koyup seyredesi geliyor insanın. Vallahi sizi bilmem ama ben o kadar para verip satın aldıktan sonra ne kendim yerim ne de kimseye yediririm. Yerken insanın boğazına takılır da gitmez.
Dile kolay 4 tek mantar 16 bin yen. Yani Türk parası ile tamı tamamına 32 milyon. Tabi bunlar ucuz olanları. Televizyon reklamlarında ucuz diye belirtilen fiyatlar. Eh ucuz oldukları için kaliteleri de ona göre. Yok daha iyilerininin yanına bile yaklaşılmıyor.
Japonya‘ya ilk geldiğim yıllarda, Tokyo-Nagano yolunun dağlık kesiminde yol üzerinde kamyonetiyle yöresel sebzeler satan satıcının tezgahında iri bir salatalık büyüklüğündeki iki mantarın fiyatının 84 bin yen olduğunu gördüğümde gözlerime inanamayıp yanımdakileri çağırmıştım. Allahtan şahitlerim var. Yoksa şimdi bazı kendini bilmezler benim abarttığımı iddia edecekler.
Neymiş efendim bu matsudake denilen mantar cinsi çok değerliymiş ve Değerinin asıl nedeni ise kolay bulunmamasıymış. Dünyanın en lezzetli mantarıymış.
Mış da mış mış...
Bana ne efendim isterse hiç bulunmasın. 34 yıldır yememişim bir 34 yıl daha yemesem bir gün dahi eksikliğini hissetmem. Hem ben bir mantara bu kadar çok para verdikten sonra onu yemem saklarım.
JAPON FIKRASI
Keiko ünlü ruh doktoruna ağlayarak dert yanar.
‘‘Doktor, biliyorum hiç birşeye kabiliyetim yok. Şarkı söyleyemiyorum, dans edemiyorum, rol yapamıyorum.’’
Keiko'yu rahatlatmaya çalışan doktor sakin bir şekilde, ‘‘peki kızım, şarkı söyleyip dans etmek için bu kadar kendini zorlama. Belki senin de yetenekli olduğun şeyler vardır, onları bulmaya çalış.’’ der.
Keiko ağlamaklı ‘‘İşte bu imkansız doktor bey... Ben Japonya'da çok ünlü bir revü yıldızıyım’’.