Güncelleme Tarihi:
Küçük dev adam
Bugün size bir Türk dostundan sözetmek istiyorum, 60 yaşlarında kendisini Türkiye‘ye hizmete adamış bir Japon’dan. Adı, Yoshibumi Honda. Bay Honda'nın Türkiye ile ilişkisi ortaokul yıllarına dayanıyor. Babasının Japonya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde müşteşar olarak görev yapması nedeniyle ortaokulu TED Ankara Koleji’nde okumuş. Hem de yatılı, sahip olduğu mükemmel Türkçe’nin temeli kolejin yatılı kısmına dayanıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde devam eden orta eğitimin ardından üniversite, iş derken Japonya‘nın en büyük sanayi gruplarından Mitsui‘nin Türkiye Temsilcisi olarak Ankara'ya geri dönmüş. Sekiz yıl aralıksız Ankara'da görev yapan bay Honda şu an Tokyo‘da emekliliğin tadını çıkartıyor.
Aslında Bay Honda emeklilik günlerinde hiçbir ücret talep etmeksizin tüm bilgisini ve deneyimini Türkiye için kullanıyor. Türk ticaretinin Japonya'da gelişmesi için gayret gösteriyor. Japon işadamlarının Türkiye‘de yatırım yapmalarını teşvik edebilmek için Türkiye'yi tanıtıcı toplantılar düzenliyor. Düzenlenen toplantılara konuşmacı olarak katılıyor ve Türkiye'de yatırımları bulunan büyük bir sanayi grubunun Türkiye temsilciliği görevinde bulunmuş bir Japon olarak, Japon yatırımcılara Türkiye'deki yatırım imkanlarını anlatıyor.
Hem Türk sistemini, hem de Japon sistemini çok mükemmel bilmesine rağmen bu bilgisinin kendisine maddi olarak geri dönmesine müsaade etmiyor. Bir danışmanlık şirketi kurup sahip olduğu tüm bilgileri para karşılığı satmak yerine ücret almadan aynı işi yapıyor. Bunun nedeni sorulduğunda ise Türk insanının sıcak ilgisi ve desteği sayesinde öğrendiği bilgileri, tekrar Türk insanına para karşılığı satmanın dürüstlük anlayışına sığmayacağını söylüyor.
Evet, özellikle uluslararası ticarette küçük bir bilgi kırıntısının bile milyonlarca dolar değer taşıdığı günümüzde Bay Honda hiçbir ücret almaksızın sahip olduğu tüm bilgi birikimi ile Türkiye için çalışıyor. Hatta kendi çalıştığı yetmezmiş gibi üniversite öğrencisi oğlunu da elçiliğin hizmetine vermiş durumda. Genç Honda da haftanın üç günü Ticaret Müşavirliği'nde Japonya ile ticari ilişki içine girmeye çalışan Türk tüccarların sorunlarının çözümlenmesine yardım ediyor. Tabi ki ücretsiz.
Bay Honda'nın Türkiye'den maddi bir beklentisi yok. Tüm yaptıklarını gönül bağı ile yapıyor. Ama yine de Türkiye olarak bizim ona birşeyler vermemiz gerektiği kanısındayım. Ne bileyim bu bir ünvan olabilir. Örneğin Türkiye'de binlerce işe yaramaz insan için harcanan danışman kadrolarından bir tanesi bay Honda için kullanılabilir. Artık bunun ne olacağını ve nasıl uygulanacağını da onunla yakından çalışan sevgili diplomatlarımız düşünsün.
Gazetecilik zor zenaat
Evet, artık eminin dünyanın en zor mesleğini icra ediyorum. (Dikkat edin en eski mesleğini demedim, aman bir yanlış anlaşılma olmasın rica ederim.) Siz sevgili okurlarımı memnun etmek için nelere katlanıyorum. Alın bakalım benden size yeni bir gazetecilik hizmeti daha, sizin için tüm zorluklara katlanıp bir haftalığına Hawaii'de inceleme gezisine gidiyorum. Yaz dönemi çalışmalarımın bir kısmını Hawai'de yapacağım.
Ne o inanmadınız mı. Şimdi Cumhurbaşkanları yaz dönemi çalışmalarını sayfiye yerlerinde geçirirken birşey yok, gazeteciler yapınca hemen tatil oluyor. Hem sizin mantığınıza göre sahil kentlerinde görev yapanlar hergün tatilde. Yok arkadaş tatil falan değil, kesinlikle iş. Hem Hawaii Japonya dışı sayılmaz. Biliyorsunuz Hawaii Amerika'nın en pahalı Japonya'nın ise en ucuz eyaleti. Ülkede hakim dil neredeyse Japonca. Her iki insandan biri Japon. İşte ben de sizin için taa oralara kadar gibip Japonların Hawaii'de ne yaptıklarını inceleyeceğim. Kayseri'ye giderken pastırmasını yanında götürenler gibi biz de Hawaii'ye Hülya ile gidiyoruz. Buradan da anlayacağınız gibi zevkte sefada gözümüz yok. Öyle bir niyetimiz olsaydı pastırmayı yanımızda götürmez, yerel pastırmalarla idare ederdik.
Siz hafta sonu keyifle çayınızı yudumlayıp bu satırları okurken, ben de sizler için kan ter içinde Hawaii sahillerinde yazı malzemesi arayacağım. Hawaii dedikoduları haftaya. Aman kaçırmayın.
JAPON FIKRASI
Keiko İngilizcesini ilerletmek için kursa yazılır. İki ay aralıksız kursa giden Keiko akşam kocası eve geldiğinde müjdeli haberi verir.
‘‘Biliyor musun, bugün derste tüm ingilizce söylenilenleri anladım.’
Kocası merakla, ‘İngiliz hocanın tüm ders boyunca söylediklerini anladın ha. Bravo sana.’’
Keiko, hemen atılır. ‘‘Yok canım, ingiliz hocanın dediklerini değil, kendi söylediklerimi anladım.’’