Konniçiva

Güncelleme Tarihi:

Konniçiva
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 1998 00:00

Erdal GÜVEN
Haberin Devamı

19 Mayıs hareketleri

Oh be sonunda ben de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı akrobatik hareketler yaparak kutlayabildim. Tüm öğrencilik hayatım boyunca 19 Mayıs törenlerine katılıp akrobatik hareketler yapmak istedim. Ama hain beden hocaları benim bu tür hareketleri yapabileceğime inanmadıkları için beni 19 Mayıs takımlarına hiç almadılar. Ama olsun gördüğünüz gibi azmin elinden hiçbirşey kurtulmadığını bir kez daha ispat etmiş bulunuyorum. Hem o beni beğenmeyen beden hocaları Tokyo'da yüzlerce Japonun oluşturduğu kulenin tepesindeki vakur duruşumu görebilselerdi ne kadar büyük bir hata yaptıklarını anlayacaklardı.

Tokyo'da 19 Mayıs günü açılan bir hipermarket'in yaptığı ilk gün indiriminden yararlanmak isteyen binlerce Japonun arasında alışveriş yapmaya kalkarsanız siz de rahatlıkla 19 Mayıs törenlerinde askeri lise öğrencileri tarafından yapılan insan kulelerinin bir benzerini yapabilirsiniz.

Aslında bizim evin yolu üzerinde yapılan hipermarketin 19 Mayıs günü açılacağını biliyordum ama açılıştan bir gün önce mağazanın önünde bekleşen insanların bu açılış ile bir ilgileri olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Akşam iş dönüşü insanların mağazanın önündeki otoparkta bir düzen ve intizam içinde yerlere oturup beklemeleri biraz dikkatimi celbetti ama pek üzerinde durmadım. Ama 19 Mayıs sabahı işe giderken mağazanın önündeki mahşeri kalabalığı görünce aklıma dank etti. Meğer ilk gün indiriminden yararlanmak isteyen bazı müşteriler mallar bitmeden talan edebilmek için bir gün önceden kuyruğa girmişler.

Bu kalabalık karşısında gazetecilik duygularım kabardı. İçeri girip ne olup bittiğine, bir bakayım dedim ama kuyruktaki insanların zulmünden çekindiğim için bu fikrimi uygulamaya koymaktan vazgeçtim. Akşam iş dönüşü kuyruğun biraz daha hafiflemiş olmasından cesaret alarak beşerli kol düzeninde sıralanmış olan insan kalabalığının peşine takıldım. İçerdeki malların biteceğinden endişelenen insanların heyecanı beni de sardı.

Neyse yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra bir güruh halinde içeri daldık. Müşteri değil de sanki Endonezya'da bir mağazayı talan eden isyancı sürüsü. Kim ne bulursa fiyatına, cinsine, kalitesine bakmadan alışveriş arabasına dolduruyor. ‘‘Zaten yüzde 70'lere varan ucuzluklar var, ne alırsam bir gün işime yarar’’ diye düşünen insanlar herşeye saldırıyor.

Efendim söylemesi ayıp ben de ucuz domates ve hıyarlardan alabilmek için sebze reyonlarına doğru bir hamle yaptım. Ama yaklaşmak ne mümkün. reyonların önünde insanlar aşılması imkansız setler oluşturmuşlar. Kimsenin kimseye yer vermeye niyeti yok. Herşey kapanın elinde kalıyor. Baktım biraz daha oyalanırsam bana birşey kalmayacak, işte o anda sporcu kişiliğim kendini gösterdi. Hemen kalabalığın üzerine tırmanarak domates reyonuna ulaşıp birkaç paket aldım.

Eh domatesleri almak için insanların tepesine çıkıp da oluşturduğum kule değme 19 Mayıs kulelerine taş çıkartacak cinstendi. Aslında Japonların bu açılış günü ucuzluklarına gösterdikleri yoğun ilgi benim işime yaradı. Hem yıllardır özlemini kurduğum 19 Mayıs kutlamalarını gerçekleştirmiş oldum. Hem de ucuza birkaç paket domates kapattım.

Japon Japona Fransızca

Artık kesinlikle eminin bu Japonlar bir acayip. Bu sene Fransa yılı diye ülkede Fransızcaya karşı aşırı bir ilgi doğdu. Her önüne gelen en azından birkaç kelime Fransızca öğrenebilmek için özel dersler alıyor. Aslında pek de haksız sayılmazlar. Tokyo'daki bazı Fransız kıraathaneleri, bu yılın Fransa yılı olması nedeniyle müşterilerden siparişleri Fransızca almaya başlayınca gariplerde sipariş verebilmek için hiç olmazsa birkaç kelime Fransızca öğrenmek zorunda kaldılar.

Garsonların siparişleri Fransızca alıp, ocakçılara Fransızca olarak söylemeleri, Fransa'daki bir Fransız kahvesinde çok normal olabilir, ama siz de takdir edersiniz ki bu Japonya'da biraz anormal canım. Müşteri Japon garson Japon, ocakçı Japon ama siparişler Fransızca alınıp veriliyor.

Geçen akşam bir grup arkadaş Büyükelçi Gündüz Aktan'ın verdiği veda yemeğinden çıktıktan sonra bir kahve içebilmek için meşhur Fransız kıraathanelerinden birine gittik. Daha masaya oturur oturmaz Japon garson tepemize dikildi ve yarım yamalak Fransızcası ile bize birşeyler sordu. Gerçi ben Fransızca hiç anlamam ama Fransızca bilen arkadaşlar bile ne dediğini tam olarak anlayamadı. Ben hiçbirşey yokmuş gibi Japonca olarak siparişimi verdim. Ama bu sefer de Japon garson birşey anlamamış gibi yüzüme bakmaya başladı. Neyse bir kez daha Japonca tekrarlayınca adam benim Fransızca bilmeyen bir cahil olduğuma kanaat getirip bana Fransızca öğretmeye başladı. Benim Japonca verdiğim siparişleri Fransızca olarak bana tekrarladıktan sonra, siparişleri götürüp Fransızca olarak ocakçıya iletti.

Şimdi yarın birgün İtalyan restoranlar da siparisleri İtalyanca alıp vermeye başlarsa bütün millet İtalyanca mı öğrenmek zorunda kalacak. Veya Hint yemeği yiyebilmek için Hintçe mi öğrenecek insanlar. Bunun bir orta yolu olmalı canım. Kahve Fransız diye Fransızca sipariş alınıp verilir mi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!