Güncelleme Tarihi:
AFRİKA’nın yüzölçümü en büyük ikinci ülkesi olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 2006’daki ilk çok partili seçimle resmen sona eren iç savaştan beri en kanlı günlerini yaşıyor. Ülkede ikinci kez düzenlenen çok partili seçimleri, 2001’de öldürülen babasının yerine geçen Devlet Başkanı Joseph Kabila’nın yüzde 48 oyla kazandığı açıklanmıştı. Yüzde 32’de kalan muhalif lider Ettiene Tshisekedi (78) yanlıları ise hile iddialarıyla üç gündür başkent Kinşasa’yı birbirine katıyor. 4 kişinin öldüğü protestolar önceki gün İngiltere’nin başkenti Londra’ya sıçradı. 500 kadar Kongolu, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın ofisi yakınlarında AB bayrakları yaktı, 143 kişi gözaltına alındı.
Uluslararası gözlemciler de hile iddialarını destekledi. Carter Centre, “Pek çok yerde sandığa gitmeyen seçmen sayısı yüzde 90, 99 olarak açıklanıyor. Kalan oyların tümünün Kabila’ya gittiği anlaşılıyor. Bu yeterince şaibeli bir durum” diyen bir rapor yayınladı.
Muhalifler perde arkasında Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bulunduğunu öne sürüyor. 1960’a kadar Belçika’nın sömürgesi olan Kongo’nun zengin elmas, bakır, çinko ve koltan rezervleri var.
Sarkozy, daha önce de “Afrika’nın en kirli lideri” olarak tanımlanan Gabon Devlet Başkanı Ömer Bongo’nun ölümünün ardından seçimlere müdahale edip oğlu Ali Bongo’yu bu koltuğa getirmekle suçlanmıştı. Sarkozy’nin Bongo ailesinden valizler içinde nakit para aldığı ve bunun karşılığında Bongo ailesini desteklediği de öne sürülmüştü.
Dünyadan diyalog çağrısı
BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon şiddetin son bulması ve diyalog çağrısında bulunarak, iki tarafı da “yasal yöntemleri” kullanmaları konusunda uyardı. Yüksek mahkeme sonuçlara ilişkin kararını 17 Aralık’ta açıklayacak.