Komünist kardeş ülkücülükten liberalliğe geçen ağabeyinin yoluna girdi

Güncelleme Tarihi:

Komünist kardeş ülkücülükten liberalliğe geçen ağabeyinin yoluna girdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2001 00:00



Gülden AYDIN
Haberin Devamı

Yaşar Okuyan:

Aileyi reddetti, soyadını October olarak değiştirdi

Arif Ekim:

Kurtulayım bu soyaddan dedim, mahkemeye başvurdum

ANAP'li sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, 12 Eylül öncesinde MHP'nin yetkili ve etkili şahsiyetlerindendi. O yıllarda kardeşi Arif Okuyan ise Türkiye Komünist Partiliydi. Hatta MHP'li ağabeyiyle aynı soyadını taşımaya dayanamamış ve mahkeme kararıyla ‘‘Ekim’’ soyadını almıştı. Aradan yıllar, köprülerin altından çok sular geçti. Arif Ekim 15 gün önce ANAP'a üye oldu. Okuyan ve Ekim kardeşlerle geçmişin bugüne seyrini konuştuk.

İdeolojinize DNA belleğiniz mi üstün geldi?

Arif Ekim: Geçmişi kurcalamak çok önemli değil. İleriye bakmak gerekiyor. Ağabeyimin 12 Eylül öncesi ve sonrasında farklı noktalarda olsak da kardeşliği içinde yanardağ gibi hissettiği olmuştur. Hiç unutamıyorum, 1977 1 Mayıs'ında ağabeyimin ‘‘Ya ne oldu, başına bir iş mi geldi’ deyip araması, arattırması kolay unutulacak şey değil. Ne yaparsanız yapın atamayacağınız, yok olmayacak bağı hissediyorsunuz. 12 Eylül sonrasında ağabeyimin tutuklandığı dönemde, rahmetli annemle birlikte çocuklarına ve ailesine sahip çıktık. Ben de tutuklanacaktım. Neyin ne olacağını kimse bilmiyordu. Karanlık günlerde yaşıyorduk.

Ağabeyinizi ziyaret ettiniz mi?

AE-Yok. Davanın seyrini izledim ama gitmedim.

Yaşar Okuyan: Günahtı.

AE-Günahtı. (Gülüyor)

Düşman iki uçta oğul sahibi olmak, anneniz için epey zor olmuştur?

AE- Ben daha küçükken üç kardeşimi kaybetmişiz. Annem şakayla karışık söylerdi. 'Allah'tan ikisi yaşadı. Ele avuca sığmıyorlar. Beşi yaşasaydı ne çekecektim bunlardan' derdi. Babamızı 1974 yılında kalp krizinden kaybettiğimiz için o görmedi.

MAYDANOZ!

Liberalleşmenizde ağabeyinizin konumu, siyaset adamlığının etkisi oldu mu?

- Ağabeyim 1995 Aralık seçimlerinde milletvekili seçildi. Bu tarihten sonra muhalefette ve iktidar döneminde ben, Yalova'da çevre derneğinin başkanıydım. Herşeye fazlaca müdahale ettiğimiz ...

YO- Maydanoz!

AE- Maydanoz olduğumuz yıllardı. 1996 Şubatı'nda istifa ettiğim CHP'nin yöneticilerine anlatamadığım sorunları, Sayın Okuyan çok rahat dinliyordu ve hak verdiğinde de destek oluyordu. 1998 Mayısı'nda ANAP Yalova kongresini düzenledi. Köylerden halk temsilcileri geldi, sivil toplum örgütleri geldi, sandıklar kuruldu. Hani biz solcuların yıllardır isteyip de yapamadığımız türden. Bir tür yerel Habitat'tı. Depremden bir yıl önce, bir günü depreme ayırıp tartıştık. Bu çalışma, ağabeyimle daha sıkı birlikteliğimizi getirdi. Bir yerlerde buluşmamızın sürecini ve güveni hızlandırdı. Deprem sonrası bu birliktelik uçtu ve fren tutmaz hale geldi.

Okuyan'ın otoriter ve ilk anda insanda çekingenlik uyandıran bir duruşu var...

YO- Faşist! (Gülüyor)

AE- İstanbul Üniversitesi'ne girdiğimde 12 Mart henüz olmuştu. Kafamda bir deprem yaratmıştı. Bizim ailede, politika konuşulurdu. Dedem, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ndendi. Babam CHP üyesiydi.

YO- Babam '60 öncesi CHP üyesiydi hem de Fatih'te Şehresmi Mahallesi Ocak başkanıydı. Ben CHP bayrağını ocağın gönderine çook çektim.

83’DE BARIŞTIK

Ağabeyinizi tanımlayacaktınız?

AE- Arayışlar insanları farklı noktalara getirdi.

YO- 1967-68'lerde aynı çizgideydik, milliyetçiydik. Hadiseler başlayınca, kardeşimin durumundan tedirgin oldum. Onu okuma yazmaya teşvik ettim. Meraklıydı da. Çünkü ortada doğru dürüst üç dört kitap bile yoktu. 18 sayfalık Dokuz Işık'tan başka bir şey yoktu. 1970'de Kurt Karaca'nın bir kitabı yayınlanınca çok heyecanlandık. Çünkü referans kitabımız yoktu. Solun cazibesi, yüzlerce, binlerce tercüme kitaptı. Arif, biraz araştırayım derken, önce Cemil Meriç'in Hareket Grubuna kaydı. Oradan rotayı sola kırdı. Komünist olmasına, hadiselere girmesin endişem yolaçtı biraz da. Sağda solda kavgalar başlamıştı. Bizim Arif'i böyle kaybettik.

AE- Emredersiniz efendim diyen bir tip değilim. Bunu ağabeyim de iyi bilir. Hareket Grubu'na katıldıktan sonra eleştirdik ve birkaç arkadaş ayrıldık.

Siz kaç yıl sonra ağabeyinizin evine gittiniz, size nasıl davrandı?

AE-Hapisten çıktıktan sonra. Herşey değişmişti zaten. Çok yanlışlıklar yapılmıştı. Barışma sağlandı. 1983 yılıydı.

YO- Arif aileyi, akrabaları reddetmişti. 12 Eylül'den sonra boşandı. Çınarcık'tan bir hanımla evlenecekti. Kız istemeye gidiyoruz. Arabalarla hareket ettik. Bir yerde durduk ki beraber gidelim. Araba saydığını farkettim. 'Ya, 13 araba olmuş' dedi. Onun için aile kavramı içinde bir değer olma önemli olmuştu artık. Anneme, araba saydı, yola gelecek dedim. Öyle ya da böyle herkes bir yerlere gitti. Geçmişi inkar etmem, tartışmam. 12 Eylül öncesi sol ya da solda olsun, o insanların tamamının samimi ve dürüst olduğunu düşünüyorum. Hayatını ortaya koyan o insanların hepsi onurlu ve şereflidir.

Soyadınızı ne zaman değiştirdiniz?

AE-1978'de. Baskılar bunaltmıştı, okula gidemiyordum. Mezun olamadım tek dersten. Öyle bunaldım ki kurtulayım bu soyaddan dedim, mahkemeye başvurdum. O da ayrı komedi. Sordular, 'Neden Ekim?' diye. Gerçeği anlattım. 'Biz de mi değiştirelim?' dediler. Benim yerimde olsanız, siz de değiştirirsiniz dedim.

Kardeşiniz soyadını değiştirdiğinde neler hissetmiştiniz?

YO-Üzüldüm. Farklı fikirde olsanız da anne, baba önemli değerler. 1977 1 Mayıs olaylarından sonra sabaha kadar bütün hastaneleri, Emniyet müdürlüklerini arattım. Cesetlerin kimliklerini öğrendim. Onların içinde olmayınca hiç olmazsa ölmediğini anladım. Cezaevindeyken beni ziyaret etmesini bekledim. Ama ne olursa olsun, kardeşiniz. '80 öncesi hadiselerde kimsenin kimseyi suçlayacak hali yok. O dönem, tam bir toplumsal cinnet. Rahmetli annem çok üzüldü soyadını değiştirmesine. Babam vefat etmeseydi, soyadı değiştirmeye cesaret edemezdi.

Kardeşiniz, sizin baskın karakterinize tepki olarak mı böyle yaptı?

YO- Böyle bir faktör var. 15-16 yaşlarındayken nereye gitsek, ‘‘Yaşar Okuyan'ın kardeşi’’ derlerdi. Bu laf, ikinci planda değerlendirilme ister istemez duygusal tepki yarattı.

KULLANMADILAR

TKP'li kardeşiniz, sizin için teşkilatta sıkıntı oldu mu?

YO- O kadar fazla değil. ‘‘Allah Allah senin kardeşin komünist' deseler de fazla bir şey olmadı. Çünkü partide etkin bir konumdaydım. Kardeşimin pozisyonunu negatif bir şekilde kullanmadılar.

YAŞAR OKUYAN

Dur, ben örnek vereyim: İlişkisini bizlerle tamamen kesti. Soyadını October (Ekim) olarak değiştirdi. Kendi gibi devrimci kızla 1977'de evlendi. CHP'li teyzem, aile içindeki bu durumdan rahatsızdı. Bir gün beni zorladı, 'Bak ağabeysin, evlendi madem, evine birlikte gideceğiz' dedi. Giderim ama o şimdi ters davranır, dedim. Gittik. Kapıyı bu açtı. Vork diye ters davrandı. Haberi yokmuş geleceğimden. O zamanki eşi geldi. Teyzem hoşgeldin, demesini isteyince bana, 'Benim faşistlere hoşgeldin diye uzatacak elim yok' dedi. 10 dakika ancak oturduk. Kovulduk yani. Öfkelendim. Allah korusun, elimizden kaza da çıkabilirdi. Çay bile ikram etmediler. Herhalde saldıracaklar. Öyle bir psikolojik hava. Ciddi söylüyorum, o an aklımdan geçti. Karısının da kendisinin de tam militan havası vardı. Bir telefon etselerdi İGD'ye, 15 saniye sonra paketlerlerdi.

ARİF EKİM

Ne hikmetse aforoz ediliyorum örgütten. Desteklediğim CHP'li belediye başkanı beni çöpçülüğe sürüyor. Sivil polis de arkamdan eksik olmuyor. Böyle bir ortam, insanın sağlıklı düşünmesini engelliyor. Kapıyı açıyorum, karşımda ağabeyim. Allah Allah, ne oluyor dedim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!