OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 19, 2002 00:00
1975'ten bu yana İstanbul Kurtuluş Caddesi'nde faaliyet gösteren ve 27 yıldır sayısız serginin açıldığı Galeri Baraz'ın sahibi Yahşi Baraz, bu kez farklı bir sanat etkinliğine imza atmaya hazırlanıyor. Bu Baraz'ın daha önce hazırladığı sergilere hiç benzemiyor; ne ünlü bir ressamın son çalışmaları, ne de Türk resminde önemli bir temaya dikkat çekiyor. Evet sözkonusu olan bir resim sergisi, ama koleksiyoncular bu sergiyi gezdiklerinde ne hissedecek, hangi tabloya daha çok bakacak, hangisine sahip olmak isteyecek, merak konusu. Çünkü bu sergi, bir nevi ‘‘koleksiyoncuların koleksiyonu.’’ Yani sadece onların portrelerinden oluşuyor. 1980'li yılların başından itibaren tanıdığı, tanıştığı, iş yaptığı, ahbaplık ettiği tüm koleksiyoncuların fotoğraflarını çeken Yahşi Baraz, bu fotoğrafları resim sanatına layık birer belgeye dönüştürmeye karar vermiş. Genç ressam Gazi Sansoy'un büyüterek, özel bir karışık teknikle resme dönüştürdüğü portreler, Baraz'a göre Türk resim sanatına katkıları tartışılmaz olan 50'den fazla koleksiyoncuyu ölümsüzleştirecek. Türk koleksiyoncusu, önümüzdeki aylarda açılacak sergiyle birlikte, ilk kez toplu olarak bir resim kataloğuna da girmiş olacak. Kimler yok ki listede:
Koç, Eczacıbaşı, Sabancı aileleri, Erol-Ä°nci Aksoy, Selma-Halil Bezmen, Lüset-Mustafa TaviloÄŸlu, Aykut Hamzagil, Cem-Ãœmit Boyner, AyÅŸe Komili, Dr. Cengiz Arslan, Sema-Barbaros ÇaÄŸa, AyÅŸe Sılan, Ãœzeyir Garih, Ä°shak Alaton, Leyla Alaton, Meral-Vural Gökçaylı, Monik-Ceri Benardate, Hatice-Faruk Süren, Vural Akışık, Ahmet Ertegün, Sevinç-Erdal Ä°nönü, Feyyaz Berker...Adalet Cimcoz'un 1950'de BeyoÄŸlu'nda açtığı Maya Sanat Galerisi sayılmazsa, Türkiye'de 1970'lerden itibaren doÄŸmaya baÅŸlayan galericiliÄŸin ilk örneklerinden biridir Galeri Baraz. Tam 27 yıldır, Ä°stanbul'un KurtuluÅŸ semtinde faaliyettedir. Bugüne kadar 150'den fazla kiÅŸisel ve karma sergiye ev sahipliÄŸi yapar; ayrıca Türk resminde natürmorttan Çıplak'a, figür ve portreden kavramsal eÄŸilimlere, pek çok önemli temalı sergiye de imza atar. Küçük yaÅŸlarından itibaren resme tutulmaya baÅŸlayan YahÅŸi Baraz, Ä°stanbul Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü mezunudur, ama galericiliÄŸe New York'taki bir galeride yer süpürerek, cam silerek, satılan resimleri ambalajlayarak baÅŸlar. Diplomayı cebine koymuÅŸ; Avrupa'nın hemen hemen bütün müzelerini gezmiÅŸ, Sabri Berkel'den dostlukla karışık iyi bir eÄŸitim almışken... Dört ay villalara ambalajlanmış tablo taşıdıktan, cuma akÅŸamları galeriye gelen limuzinli kalabalıkları seyrettikten sonra o günlere kadar aklında olmayan bir ÅŸeyi yapmaya karar verir: Türkiye'ye dönecek ve galeri açacaktır.NE SATACAÄžIZ?Ama döndüğü, 1975 Türkiyesi'dir. Ortalarda bol bol çatışma vardır, ama pek sanat galerisi yoktur. Resmin para edebileceÄŸine dair bir fikir oluÅŸmamıştır. Müzayedeler, milyar liralara ya da bin dolarlara kalkan bayraklar da çok uzaklardadır. O günleri şöyle anlatır: ‘‘Galeriyiz ama ne satacağımız belli deÄŸil. Alıcı da yok zaten. Telefon çalmıyor. Ressamlar fiyat sorduÄŸunuz zaman utanıyor. Ali Çelebi, Cevat Dereli, Edip Hakkı KöseoÄŸlu, NeÅŸet Günal, Orhan Peker'in evleri resim dolu ama kim alacak?’’ Önce avangard sergiler açar, fazla iÅŸ yapmadığını görünce klasik resme yönelir. Alıcı azdır ama sosyal bir olay olarak insanlar sergilerin açılış kokteyllerine gelirler. Åžimdikilerle karşılaÅŸtırınca o ortamlar da çok farklıdır. ‘‘ÇektiÄŸim kokteyl fotoÄŸraflarına bakıyorum da insanların üstü başı dökülüyor.’’ Ama yavaÅŸ yavaÅŸ ortaya çıkan Türk koleksiyoncularını tanımaya baÅŸlar. Ä°lk elde saydıkları, Erol Aksoy, Ãœzeyir Garih, Halil Bezmen, Suna Kıraç, Feyyaz Berker, Mustafa TaviloÄŸlu, Åžakir Eczacıbaşı, Sema ve Barbaros ÇaÄŸa, Ali Koçman'dır. FotoÄŸraf çektirmeyi sevmediÄŸi için sergisinde tablosu yeralmayacak olan Ali Koçman için bir hafta resim toplayıp cumartesi sabahları özel sergi açtığını hatırlar Baraz.Bir kültür merkezleri vardır o dönem, birkaç da galeri: Taksim Sanat Galerisi, Åžehir Galerisi, Cumalı. Ä°stanbul'un Anadolu yakasında hiç yoktur. Bedri Rahmi bu yüzden ‘‘Türk resmi BeyoÄŸlu'ndan Kadıköy'e geçemedi’’ esprisi yapmıştır. Kimi galeriler de bir açılır, bir kapanır. O zamanlar galericilerin dokümantasyona önem vermediÄŸini gören Baraz, fotoÄŸraf makinesini elinden düşürmemeye baÅŸlar. Sanatçıları, eserlerini, atölyelerini fotoÄŸrafladığı kadar koleksiyoncuların fotoÄŸraflarını da çeker. Çünkü, sanatı koruyanların da onu üretenler kadar önemli olduÄŸunu, onların da gelecek kuÅŸaklara tanıtılması gerektiÄŸini düşünür. ‘‘Sanatı yapan, toplayan ve satan kiÅŸiler arasında homojen bir iliÅŸki olmalı. Aynı pencereden bakmalılar. Koleksiyoncuları alkışlamalıyız. Alkışlamazsak, ileriki kuÅŸaklarda bunlara benzeyen kiÅŸiler çıkmayabilir’’ der. Ona göre bu koleksiyoncular öncüdür, onlardan önce sadece Osmanlı Sarayı'nda sanata destek verilmiÅŸ, Türkiye'de koleksiyonculuk 1950'lerde Kemal Erhan'la baÅŸlamış, 1970'lerden sonra da özel galeriler sayesinde geliÅŸmiÅŸtir.TOPLAM 55 RESÄ°M Ä°ÅŸte bu ilk koleksiyoncu kuÅŸağın kendi çektiÄŸi fotoÄŸrafları, çeÅŸitli boyutlarda ofisinin duvarlarını kaplar yıllar boyunca. Sanki hep birlikte çalışırlar. Sonra bir gün bir ressam arkadaşının atölyesinde genç ressam Gazi Sansoy'un portrelerine rastlar: ÇektiÄŸi fotoÄŸrafların Sansoy'un üslubu ve tekniÄŸiyle özel tablolara dönüşebileceÄŸini düşünür. Dönüşür de: Marmara Ãœniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü mezunu olan ve resim çalışmalarına özgün baskıyla baÅŸlayan 34 yaşındaki Sansoy, bilgisayardan siyah beyaz çıkışını aldığı fotoÄŸrafları ÅŸeffaf kağıda büyüterek akrilik boyalarla renklendirir. Kendi yorumunu da bu arada katar. Ardından sıcak mobilya presinden geçirerek birer tabloya dönüştürür. Boyutları 50x70'le 90x130 arasında deÄŸiÅŸen bu tabloların 42'si tamamlanmış durumda. Tamamının 55'i bulacağını söylüyor Baraz. Katalog çalışması da bitince, sergi kendine uygun bir salonda izleyicinin beÄŸenisine sunulacak. Ve bu kez özellikle koleksiyoncular, çok daha farklı bir merakla gidecek bir sergiye.Memleketimden koleksiyoncu manzaraları YahÅŸi Baraz anlatıyor:En takdir ettiÄŸim kesim, hırslı, resme sahip olma arzusu çok yüksek alıcılardır. Hiçbir zaman fiyatı kaale almazlar, ödeyip konuyu kapamak isterler. Bunlar arasında en sivri kiÅŸilikli olanlar, Erol Aksoy, Halil Bezmen, Mustafa TaviloÄŸlu, Ali Koçman, Sakıp Sabancı, Åžakir Eczacıbaşı, Barbaros ÇaÄŸa'dır. Onların 1980'li yılların başında birbirleriyle olan mücadelesiyle Türk resmi çok büyük bir ivme kazandı. Katkıları çoktur: Hem sanatçıları onore ettiler, hem de bir pazar açtılar.En bilgili koleksiyoncular arasında, Ali Koçman, Erol Aksoy, Bülent Eczacıbaşı, Sema ve Barbaros ÇaÄŸa'nın adlarını sayabilirim. Bir baÅŸka kesim, durumu kollayan, fırsatları deÄŸerlendirenlerdir. Dostluk kurarak bir ÅŸeyler elde etmeye çalışırlar. Durumu sıkışmış olanları arayarak koleksiyon sahibi olanlar vardır. Onların galeriyle alakası yoktur, bitmiÅŸ insan ararlar.GösteriÅŸ için alanlar vardır.Kimi daha pasif durur, ortada görünmeden güzel resimler toplar.Bazı koleksiyoncu, resmi alır ambalajlar, bir kenara koyar, hepsinden var bende der, ama sanatçı hakkında yarım dakikalık bir konuÅŸma bile yapamaz.Rahmi Koç benden hiç resim almadı ama müze kurmuÅŸ, deÄŸerli sanat eserlerini muhafaza etmiÅŸ biri olarak sanata katkısı büyük. Bu konuda Koç ailesini bütün olarak almak lazım. Holding, Suna Hanım vasıtasıyla çok resim almıştır benden. Rahmi Bey'le yıllar önce ÅŸanssız bir olay yaÅŸadık. 1978 yılında galeriye gelmiÅŸ ve bir Oya KatoÄŸlu resmi beÄŸenmiÅŸti. Biz tekrar geleceÄŸiz, dedi. Ama resmi ayırtmadı. Aynı gün Ali Koçman geldi, aynı resmi beÄŸendi ve satın aldı. Rahmi Bey tekrar gelip satıldığını öğrenince gücendi bana, bir mektup yazdı. Bu olaydan sonra 25 yıl görüşmedik, ama geçen ay fotoÄŸrafını çektim.Sakıp Sabancı, çalıştığım bir koleksiyoncu olmadı. Benden sadece 1984 yılında 42 tane Bedri Baykam tablosu satın almıştı. BaÅŸka danışmanları vardır, benim için kayıptır, o da beni deÄŸerlendirememiÅŸtir. Diyalog kurabilseydik onu Türkiye'nin en büyük koleksiyoncusu yapabilirdim. Sanat danışmanları çok önemlidir, en az büyük bir servet kadar!Â
button