Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2002 00:00
TAYYİP Erdoğan sadece bir parti lideri değil, aynı zamanda bir aile babası. O nedenle çocuklarının bir gazetede yayın konusu olmasına özel bir duyarlık göstermesi normal. Çünkü yayın konusu olan çocukların henüz kendilerini savunacak deneyimleri, birikimleri yoktur. Her anne-baba gibi elbet o da çocuklarına kanat gerer.Tüm bunlar normal. Ama Tayyip Erdoğan'ın ‘‘Çocuklarınızın ABD'de okumalarıyla ilgili kaynak nedir? Kim okutuyor?’’ türünden sorularla karşılaşınca gösterdiği tepkilerin normal sayılabilecek hiçbir yanı olmadığı bilinmelidir.Oysa Erdoğan yanlışlığın ‘‘medyanın tavrında’’ (yani bu konuyu sık sık gündeme getirmesinde) olduğunu söylemiş. ‘‘Bu konu neden pişirilip pişirilip bir genel başkanın önüne getiriliyor’’ demiş. Ardından, ‘‘burs’’ konusunu işleyen medyayı ‘‘telin ettiğini’’ (lanetlediğini) kaydetmiş ve;‘‘Çocuklarım bu ülkede eğitim ve öğretim özgürlüğü noksan olduğu için oralarda okuyorlar. Tartışılmaya devam etsin, ben rahatım, huzur içindeyim. Bu ülkede birçok işadamı, birçok öğrenciye burs veriyor. Benim çocuklarım avanta almıyor, burs alıyor, birbirine karıştırılmasın’’ demiş.Asıl Sayın Erdoğan'ın ‘‘karıştırmaması’’ gereken bir nokta var:Çocuklarının avanta aldığını -en azından bugüne kadar- kimse zaten söylemedi. Onların ‘‘öğrenim özgürlüğünün noksan olduğu’’ gerekçesi de doğru mu değil mi kimse tartışmıyor. Yani konuyu kendisi saptırmasın.Erdoğan eğer ‘‘değiştiğinden’’ veya ‘‘geliştiğinden’’ söz ederken haklı çıkmak istiyorsa, geliştiğini gerçekten gösterecek yanıtlar vermelidir. Nitekim hiçbir politikacı, medyaya lanet okuyarak gelişemez.Keza ülkeyi yönetmeye talibim diye ortaya çıkan bir insan kendisinden ‘‘şunun kaynağı nedir?’’ diye soranlara kızarak da gelişemez. Tam tersine, bu konularda saydam olmaya ve hesap vermeye kendini alıştırmalıdır. Çünkü, demokrasi saydamlık rejimidir. Hele mal varlığı ve ne ile geçiniyorsun gibi soruları, net olmayan yanıtlarla geçiştirerek demokrat olunamaz.Bir nokta daha var:Sayın Erdoğan yanıtlarında ‘‘ben rahatım, ben huzurluyum’’ diyor. Oysa kimse ona ‘‘siz rahat mısınız, huzurlu musunuz?’’ diye sormuyor. Demokratik rejimde rahat etmesi veya huzur duyması gereken o değil, kamuoyudur. Zaten konunun irdelenip durması bu ihtiyaçtan doğuyor.Sayın Erdoğan'a anımsatalım:Korkut Özal bir süre önce mal varlığına ilişkin bir soru karşısında ‘‘Ben hesabımı Cenab-ı Allah'a veririm’’ türünden bir yanıt vermişti ya... Öyle bir yanıtın demokraside geçerliliği yoktur. Örneğin, Sayın Erdoğan'ın hálá ‘‘Ne kadar gelir için ne kadar vergi ödedin?’’ sorusuna ne dediği bilinmemektedir. Erdoğan'ın hiç değilse son on yıllık gelir-gider durumu ve vergi tablosu ortaya çıkmalıdır. Yoksa bu sorular yanıtsız kalmış sayılır.Tabii Erdoğan gerçekten değişti, gelişti ve demokrasiyi özümsedi ise.
button