Güncelleme Tarihi:
Sharon Stone ile Robert De Niro'nun bir filmine gidiyorsunuz. Film sırasında burnunuza Stone'un yasemin, vanilya ve sandal ağacı karışımı erotik kokusuyla De Niro'nun purosunun keskin kokusu geliyor. Şampanya bardakları birbirine tokuşturulduğunda, sinema salonunda yayılan şampanya kokusu ise herkese susadığını hatırlatıyor. Böylece filmi seyretmiyor adeta yaşıyorsunuz...
Bir Alman mucit 1998 yılından itibaren sinema ve reklam filmlerini ‘‘kokulandıracak’’.
Götz- Ulrich Wittek adlı 37 yaşındaki Münih doğumlu sosyolog, sinema salonlarında film sahnelerine uygun kokular salgılayacak bir makine geliştirdi.
Wittek'in Daniel Düsentrieb adını verdiği makine çiçek kokusundan, yeni tımarlanmış at kokusuna kadar her kokuyu üretebiliyor. Belki de, 70 yıllık sesli sinema ‘‘aromalı sinema’’ olma yolunda.
YENİ TEKNOLOJİ ÜRÜNÜ
Aslında kokulu film fikri yeni değil, 1959 yılında Amerika'da Smell-o-Vision ve Aromarama adında bu cins teknikler geliştirilmiş. Ancak kokuların birbirine karışıp, ağırlaşması ve uçucu olmamasına bir çare bulunamadığı için kullanılamamış. Oysa Wittek'in tekniğinde hafif olan koku hemen uçuyor. Görüntü, ses ve koku molekülleri, görüntüyle ilgili kokunun aynı zamanda yayılması için bir bilgisayar tarafından yönlendiriyor.
Daniel Düsentrieb'in 15 bin Mark (yaklaşık 1 milyar 350 milyon lira) değerindeki Aerome adlı benzerinin ise reklam filmleri gösterilirken kullanılarak, özellikle parfüm endüstrisinin pazarlamasında önemli katkıda bulunacağı tahmin ediliyor.
Makinenin bir varyasyonu da Interscent adlı bir çeşit Disc-Man. Disketlerle çalışan 2 bin Marklık (yaklaşık 180 milyon lira) bu koku aleti evde sinema seyredenler için düşünülmüş. Hafızasına bir film ve aralardaki reklamlar için 36 çeşit koku depolayabiliyor.
Film prodüktörü Bernd Eichinger bir deneme sırasında müthiş etkilense de, bu harika buluşun kar getirip getirmeyeceğinden emin olmadığını söylemiş. Bunu duyanların aklına ise ister istemez William Fox'un 1926'da filmlerin seslendirilmesi yolundaki buluşan şüpheci gözle bakıp, bir buçuk yıl sonra kendisinin ilk ‘‘konuşan film’’ üreticisi olduğu gelmiş.