Kocaeli: Vizyonunu arayan kent

Güncelleme Tarihi:

Kocaeli: Vizyonunu arayan kent
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2003 18:38

Kocaeli, çok hareketli bir kent. Caddelerinde dolaştıkça, alışveriş merkezlerini gördükçe, buna tanık oluyorsunuz. Kocaeli'nin künyesini çıkarırken bir çırpıda söyleyebileceğimiz çok önemli özellikleri var.

Haberin Devamı

Türkiye'nin 2'nci büyük sanayi kenti. Yurt genelinde ilk 500'e giren 68, ilk 100'e giren 25 tesis var. 7 bin dolarla kişi başına düşen milli gelirin en fazla olduğu yer. Hemen parantez açıyorum: Bu Türkiye ortalamasının 2 katı.

1300 kayıtlı sanayi kuruluşu var. Bunların 300'ü büyük sanayi. 16 tane organize sanayi bölgesi kurulmuş ve kurulacak. 2 serbest bölgeye sahip.

Türkiye'de toplam sayısı 13 olan teknoparkların 4'ü burada. Büyük otomotiv merkezleri de Kocaeli'ye seçmiş.

Bütün bunlardan Kocaeli'nin ne olduğunu sanırım anlamak mümkün. Ama gelgelelim, kente ilk girişten itibaren bu kadar önemli özellikleri yansıtmadığını görüyorsunuz. Körfezi görüyorsunuz, ardından gözünüze fabrika binaları çarpıyor. Bir şeyler eksik. Kendini gösteremiyor, bu marifetlerini ortaya dökemiyor. Çevresini göçlendirememiş. Vizyon ve slogan eksikliği var.

Haberin Devamı

Kalite ödülleri

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak, bu amaçla son 6 aydır 'kent vizyonu' çalışması yaptıklarını anlattı. Kanbak haklı olarak övündüğü '2002 Ulusal Kalite Ödülü' ve '2003 Avrupa Kalite Ödülü'nü göstererek, şöyle konuşuyor:

"Sanayinin şirin yüzü gösterilmeli, kent yaşanabilir hale getirilmeli. Yurt dışında farklı değerlendiriliyor ancak Türkiye'de hep popülist söylemlerle iş yürütülüyor. Sorun olarak yönetim hep birinci problem, Kocaeli Türkiye'de vergi gelirlerinin yüzde 15'ine sahip. Sanayi var, bilim, turizm, hipermarketler, atılım var. Bugüne kadar şehrin karar mercileri karar vermiş, yapmış, ama kamuyu ilgilendiren işler insanlarla paylaşılmamış.

Vizyon çalışmasından sonra 5-6 proje ortaya çıkacak. Bu projeleri halk oyuna sunacağız. Böylece halkın istekleri de göz önünde bulunduruyacak."

Kanbak, bürokrasiden de çok şikayetçi. "Ülkemize yabancı sermayenin gelmesini sağlayacak güven ortamı ve dengelerde düzen yok. Yerli sanayiciye yapılmayan, yabancıya yatırımcıya hiç yapılmıyor" diye yakınıyor.

Kentte sosyal yaşam aslında epey gelişmiş. 24 tane sinema salonu dolup taşıyor. 4 büyük alışveriş merkezi neredeyse karşılıklı kurulmuş, epey de kalabalık. Üstelik İzmit'in bir de olimpik buz sporları salonu var.

Haberin Devamı

Gülen yüzler projesi

Kenti heyecanlandıran projeler de yok değil. Büyükşehir Belediyesi engellilerle ilgili Hollanda ile ortak yürüttüğü 'Gülen Yüzler' projesinin haklı gururunu yaşıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Erenkaya, ilk kez uygulanacak bu proje ile 60-70 engelli vatandaşın bir fabrikada çalışacağını anlattı.

Erenkaya, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı'nın da kendilerini desteklerini belirterek, "Amsterdam belediye başkanı ile görüştük. Orada gerçekleşen bu projeyle engelliler becerilerine göre çalışıp, maaşlarını alıyorlar. Çalışanları ileride 1000 kişiye çıkarmayı hedefliyoruz" diyor.

Engellilerin rehabilitasyonunu da amaçlayan bu girişim için inşaatı süren fabrika Ocak ayında açılacak.

Haberin Devamı

24 saat arıtmalı su

Erenkaya kentin geleceğinden çok ümitli. 24 saat arıtımlı suyun sağlanması ve kent merkezinde yüzde 90 civarında, yani 80 bin ailenin doğalgaz kullanımmasından gururla söz ediyor. İzmit'in çok fazla göç alan bir kent olmasından ve elbette depremin hızlı gelişimi bir ölçüde yavaşlattığından yakınıyor. İzmit Körfezi'nin tam temizliği için bir aşama kaldığını da şöyle anlatıyor:

"Körfez her gün biraz daha temizleniyor. Arıtmalar yapılıyor, sahili temizledik. Ancak Gölcük'te hâlâ evsel atıklar denize dökülüyor. Petkim, Seka ve Donanma zamanında körfezi çok kirletti. Bu konuda en önemli proje Çevre Atık Projesi. Doğu sanayinin atık sorununu hallettik, ancak Batı sanayinde sorunlarımız mevcut. Atıklar özellikle Gebze'de devam ediyor.

Kullar, Körfez ve Gölcük'te de bu sorunu bitirdiğimiz zaman çok büyük rahatlama olacak."

Haberin Devamı

Ulaşım sorunu var

Vali Erdal Ata, en öncelikli sorun olarak ulaşımı vurguluyor. Avrupa'yı Asya'ya bağlayan bir kavşakta olduklarına dikkat çekerek, yoğun trafiğin otoyol ve D-100 Karayolu'nun kapasitesini aştığını belirtiyor. Vali Ata,

"D-100 Karayolu'nda yolu ikileme çalışmaları var. Biran önce bitmesi gerekiyor. Bursa, Yalova, Karamürsel, Gölcük ve İzmit bağlantı yollarının duble yola dönüşmesi lazım. Gölcük-İzmit arası bitti. Derince, Körfez, Hereke  ve Dilovası geçişleri ise sürüyor. Bu bölgelerdeki yerleşim merkezlerinin alt ve üst geçit sorunlarının çözülmesi gerekiyor" diyor.

Vali Ata, her kentte olduğu gibi eğitim ve çevre sorunlarını da sıralıyor.

Haberin Devamı

Sağlık sorunlarının ise 2 yıl sonunda tamamen çözüleceğini belirtiyor.

Depremde 2 hastane hasar görmüş. Gebze Devlet Hastanesi'nin yapımına 10 yıldır devam ediliyor. Kocaeli Üniversitesi tarafından 600 yataklı bir hastane yapılacak. Sağlık Bakanlığı ile Onkoloji Hastanesi yapmak için çalışmalara başlanmış.

Fiyatlar epey yüksek

Bütün bunlar iyi güzel de, vatandaşın en şikayetçi olduğu konu pahalılık. En büyük 2'nci sanayi kenti olmanın bedeli bir de böyle ödeniyor anlaşılan.

Fiyatlar almış başını gitmiş. Ev kiraları İstanbul'la yarışıyor.

Kentteki herkesi heyecanlandıran diğer bir proje ise Kartepe. Kış turizmine yönelik kayak tesislerinin yapımının tamamlanması için her türlü çaba harcanıyor. İnşaata 1987'de başlanmış. Ama bunca yıldır bir türlü sonuçlandırılamamış. 2003'te tekrar ihaleye açılmış, ama istekli çıkmamış.

Şu an 2-3 firmayla görüşmeler sürüyor. Eğer anlaşma sağlanırsa, tesisler tamamlanacak. İstanbul'a çok yakın olan bir turizm merkezi ortaya çıkacak.

Deprem bazı şeyleri geciktirmiş, bunu hiç unutmamak gerekli. Ama kentin yöneticileri heyecanlı, çalışıyor ve en önemlisi umutlu. İzmit'te kendini gösterecek potansiyel var.

Depremden geriye kalanlar

İZMİT'e girerken sizi prefabrik konutlar karşılıyor. Bu görüntü maalesef 'en büyük sanayi kenti' olmakla tezat yaratıyor. Aslında prefabrikler yavaş yavaş boşaltılıyor. Evleri yıkılanların çoğu kalıcı konutlara yerleşmiş.

Bayındırlık Bakanlığı ve Dünya Bankası'nın yahptığı konutlar gerçekten övgüye değer.

İzmit'i tam tepeden gören bir mevkide, neredeyse İstanbul'un Atatöy'ü gibi bir yerleşim merkezi yaratmışlar. Pırıl pırıl evler, her türlü alt yapısı tamam.

Oturanların sorunu yok mu? Elbette var. Onlar yağmur suyunun zemine akmasından, bu nedenle oluşan rutubetten şikayetçiler. Bazılarının da çatısı akıyormuş. Ama "Allah devletten razı olsun. Başımızı sokacak çok güzel evlerimiz oldu" diyorlar.

Onlar kadar şanslı olmayanlar da var tabii. Özellikle kiracı durumunda olanların bir kısmı henüz prefabriklerde yaşıyor. Bir de göçle kente gelen evi olmayanlar buralara yerleşmiş. Depremden sonra 15 bin 560 prefabrik yapılmış.

Artık yarıdan fazlası boşalmış. Hereke'deki 290 boş kalıcı konuta mahkeme kararıyla hak kazanmış olarlan yerleştirilecek. Boşaltılan prefabrikler satılıyor. Elde gedilen gelir de Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri hesabına aktarılıyor.

Gölcük'te anılar da gömüldü

Ben ilkokul, ortaokul ve liseyi, babamın görevi gereği Gölcük'te okudum.

Dolayısıyla Gölcük benim çocukluğumun en güzel anılarıyla dolu. Depremin ardından uzun süre Gölcük'e gitmeyi istedim ama hep erteledim. Gazetede önümüze yığılan yüzlerce fotoğraftan, TV görüntülerinden benim Gölcüğümün yok olduğu ortadaydı. Kocaeli'nin velisi olunca, Gölcük'ü görmeyi özellikle istedim.

Zihinlerimize kazınmış o görüntüler büyük bir çabayla ortadan kaldırılmış.

Ancak çocukluğumun geçtiği orduevi, köşedeki PTT binası, onun yanındaki kitapçı, küçük manifaturacıların bulunduğu çarşının, sıra sıra dizili küçük evlerin yok olduğunu görmek anlatılması güç bir duygu yaratıyor. Barbaros Hayrettin Lisesi'ne giderken yürüdüğüm yol kenarındaki evler sulara gömülmüş.

Yüzbaşılar'daki evimiz harabeye dönmüş, bisiklete bindiğim yol yok olmuş.
Kısaca benim Gölcüğüm ağır yaralı. Ama insanlar hayata sarılmış. Yaralar bir ölçüde sarılmış.Devlet elinden geleni yapmış. Bu ağır travma bir ölçüde giderilmiş. Ama görünen o ki, hasar daha uzun yıllar sürecek.

Adı Fatmanur Kalkan...

5 yaşında. İlk bakışta küçük bir erkek çocuk sanıyorsunuz. Ama aslında zeki bir küçük kız. Yeşilova prefabrik konutlarında ailesiyle oturuyor. Annesi evlere temizliğe gidiyor. Babası ise işsiz. Prefabrik konutlarda arkadaşları olmuş, ama hepsi teker teker buradan ayrılmışlar. Sıra Fatmanur'a gelmek üzere...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!