Koca soyadı alan Halide Edip'e inat Cahit Uçuk oldu

Güncelleme Tarihi:

Koca soyadı alan Halide Edipe inat Cahit Uçuk oldu
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 18, 2003 00:00

Önce ÅŸair-i azam Abdülhak Hámid, arkasından da ÅŸair-i azamı hemen hiç sevmeyen Názım Hikmet cesaretlendirir kendisini. Ancak, her ikisi de ÅŸiirden vazgeçerek nesirde karar kılmasının vatana-millete daha faydalı olacağını fısıldar kulağına. O da kabul eder bunu ve Názım'ın çıkardığı Yarımay dergisine bir hikáye verir. Hikáyeyle birlikte, Názım'ın kendisi ile ilgili yarım sayfalık bir tanıtım yazısı da yayımlanır. Belki tesadüfen, belki de bilinçli olarak, çok erkeksi bir nitelik taşıyan Cahit Uçuk isminin genç ve güzel bir kadına ait olduÄŸunu belirtme gereÄŸini hissetmemiÅŸtir Názım. Bu da, iki yıllık ‘‘erkek’’ Cahit Uçuk serüveninin temelini teÅŸkil eder. Döneminin hemen her gazete ve dergisinde hikáyeleri yayımlanır, romanları tefrika edilir, hatta Yarımay'da ‘‘Pamuk Nine’’ adıyla cinsel öğütler vererek ilk Güzin Ablamız bile olur. Kadın olduÄŸu anlaşılınca küçük çapta bir kıyamet kopar ama o pek fazla aldırmaz böyle ÅŸeylere. Evlilikleriyle, 25 yıl boyunca her hafta iki kez kapısını çalıp önünde diz çöktüğü ÅŸeyhiyle ilginç bir isim Cahit Uçuk. Devrin ünlü romancısı Mahmut Yesari'ye evlenme teklif edecek kadar uçuk! Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar kitabıyla hatırlandı.Hayır canım, ismi ‘‘Cahit Uçuk’’ filan deÄŸil, apaçık ‘‘Cahide Üçok’’ diye yazıyor nüfus cüzdanında. Ama babasının Hüseyin Cahit Yalçın'a olan düşkünlüğü, kuyruÄŸundaki ‘‘e’’nin düşmesiyle noktalanıyor bir süre sonra. Kendisi de, 'Bana Cahide Hanım gözüyle bakmayınız. Ben ismimin sonundaki 'e' harfini Sirkeci'deki yokuÅŸun başında bırakıyorum' diyecektir çok geçmeden. Soyadının öyküsü ise deyim yerindeyse ilk feminist baÅŸkaldırı olarak okunabilecek bir muhteva teÅŸkil ediyor. Kütüphaneli evlerden birine doÄŸmak gibi, yabana atılamayacak bir ÅŸansa sahiptir Cahit (e). En çok da Halide Edib'i sevmektedir. Hele ‘‘Kalp AÄŸrısı’’ romanı, aklını başından almıştır. Ertesi sene bir kitabı daha yayımlanır Halide Edib'in. Ne var ki, bu kez kitabın üzerinde ‘‘Halide Edip’’ deÄŸil, ‘‘Halide Salih’’ imzası vardır. Bir sonraki sene yeniden ‘‘Halide Edip,’’ netice itibariyle de bildiÄŸimiz Halide Edip Adıvar olur. Halide Edip gibi bir yazarın her koca deÄŸiÅŸikliÄŸinde soyadı deÄŸiÅŸtirmesi çileden çıkartmıştır 12 yaşındaki genç kızı. Hatta, ‘‘Sen isim yapmış bir yazarsın, kocanın adının senin kuyruÄŸunda ne iÅŸi var’’ diye düşünmekten de alamamıştır kendisini. Halide Edib'e duyduÄŸu öfke, Babıáli'ye ‘‘Cahit Uçuk’’ kimliÄŸini armaÄŸan etmesiyle noktalanır. Dört kez evlilik geçmesine raÄŸmen başından, bir kez bile deÄŸiÅŸtirmez soyadını. ‘‘Peki kocalarınızın hiçbiri kendi soyadını size vermeye kalkışmadı mı?’’ sorusunun cevabı açıklıyor aslında her ÅŸeyi: ‘‘Hayır efendim, ne münasebet, hadlerine mi düşmüş...’’Halbuki Kaymakam Vehbi Bey'le Hadiye Hanım'ın ilk çocuÄŸu olarak Selanik'te dünyaya geldiÄŸinde, bu tür kışkırtıcı fikirlere sahip deÄŸildir henüz. Ailesi, Selanik'te Mustafa Kemal'le aynı mahalledendir. Yıllar sonra Antalya'da bunu hatırlatacaktır PaÅŸa'ya ve iltifatlarına mazhar olacaktır. Halbuki, Cahit Uçuk'un ilk kocası olan ‘‘pudralı avukat’’ın dedikleri doÄŸruysa eÄŸer, Mustafa Kemal, o sıralar henüz damat adayı olan genç avukatın niÅŸanlısının Selanikli olduÄŸunu duyunca, ‘‘Dönmedir, boz niÅŸanı’’ diye buyruk vermiÅŸ, ailenin kökenlerini öğrendikten sonra ise bu düşüncesinden vazgeçmiÅŸtir. Cahit Uçuk, Antalya'daki karşılaÅŸmaları sırasında bir hayli yakın ilgi gördüğü Mustafa Kemal'e, Olimpos'taki tanrılara benzettiÄŸi için áşık olmadığını söylüyor ama gözbebeklerini gözbebeklerine dikip dakikalarca baktığını itiraf etmekten de çekinmiyor.GÃœZÄ°N ABLA'NIN DANÄ°SKASIYIMAncak, Cahit Uçuk'un hayatının seyrinin deÄŸiÅŸmesi için 1935 yılında Názım Hikmet'le karşılaÅŸmasını beklemek gerekecektir. Názım, çıkartacağı Yarımay dergisi için bilhassa Anadolu'ya iliÅŸkin hikáye, masal türü ÅŸeyler istemektedir kendisinden. Kabul eder ve ilk öyküsünü yazarak annesi vasıtasıyla gönderir dergiye. 14 Åžubat'ta yayımlanan ilk sayıda Cahit Uçuk'un hikáyesi ve sayfanın saÄŸ alt köşesinde de Názım'ın takdim yazısı mevcuttur: ‘‘Siz Cahit Uçuk imzasını bugün ilk defa bu yazının altında göreceksiniz. Belki ilk defa ona rehber, heveskár imzasına olduÄŸu gibi istifhamla, emniyetsizlikle bakacaksınız. Fakat bu yazıyı okuduktan sonra bu canlı masalın müellifi muhayyelenizde duygulu, içli ÅŸahsiyetler ve çok verimli bir yazıcı mevkiini alacaktır. Bu imzayı, bu yazının sahibini tıpkı sıcakkanlı insanlar gibi ilk görüşte meÅŸhur olmuÅŸ çok deÄŸerli muharrirler kadar seveceksiniz, hem de çok haklı olarak.’’Názım, övgü ve beklentilerinde yanılmamıştır doÄŸrusunu söylemek gerekirse. Ama bir ÅŸeyi ya bilinçli bir biçimde gündeme getirmemiÅŸ veya zihninin bir anlık bir oyununun kurbanı olmuÅŸtur. Çünkü yazıda, Cahit Uçuk'un cinsiyetiyle ilgili hiçbir bilgi yoktur ve doÄŸal olarak okuyan herkes, ismine bakarak erkek olduÄŸuna karar vermektedir: ‘‘İki sene gerçek kimliÄŸimi sakladım ben. Erkekler başıma bela olacaklar diye korkuyordum. Beni erkek sandıkları için kadınlardan dünya kadar aÅŸk mektubu aldım. Annem alıp götürüyordu yazıları ve hikáyeleri. Kısa sürede meÅŸhur oldum. Ama bir gün olsun gitmedim Babıáli'ye. Hatta bir ara 'Pamuk Nine' diye de bir köşe açtı patron bana. Ben iÅŸte 22-23 yaşındayım. Delikanlılar bana cinsel sorunlarını anlatıp akıl soruyorlardı. Güzin Ablalar filan benden sonra çıktı ortaya. Ben Güzin Abla'nın daniskasıydım.’’BÃœYÃœK YAZARLAR KISKANINCATam da Názım'ın öngürdüğü gibi, kısa sürede şöhrete kavuÅŸur Cahit Uçuk, Dönemin bütün gazete ve dergilerine yazı yetiÅŸtirir. Babıáli'de, kelimenin gerçek anlamıyla bir Cahit Uçuk fırtınası esmektedir. Lakin, kimsenin kimliÄŸi, cinsiyeti, ne yiyip ne içtiÄŸi hakkında bilgisi yoktur. Bu durum, yılların yazarlarını rahatsız etmekte gecikmez. Bu yeniyetme yazar da nereden çıkmıştır, hadi çıkmıştır da, nasıl bütün gazete ve dergilere yetiÅŸebilmektedir, yoksa kendilerinin pabucu dama mı atılacaktır?Semih Lütfi Kitabevi'nin çıkardığı PerÅŸembe dergisinin ofisinde yapılan toplantının amacı da, bu sorulara cevap aramaktır zaten. Kendi ifadesine göre, ‘‘Yarımay dergisinin sahibi Vecdi Eren Bey'e yapılan baskı sonunda, Babıáli'nin bütün hikáye sütunlarını ve sırasında röportajları kapan Cahit Uçuk'u sessiz sedasız ortadan kaldırmak kararı alınmış. Ben yazıyordum, annem Vecdi Eren Bey'e götürüyordu. Yazılarım on beÅŸ günde bir Yarımay dergisinde çıkıyordu. Fakat altlarındaki imza her seferinde baÅŸka baÅŸkaydı. Åžaşırıyordum, üzüntü içindeydim. Neydi, niçindi? Bunu kime soracaktım. Názım Hikmet artık ortalarda yoktu.’’Názım ortalarda yoktur, çünkü hapistedir. Dolayısıyla, Cahit Uçuk'a yardım edebilecek patrondan baÅŸka kimse kalmamıştır orta yerde. O da gidip Vecdi Eren'in kapısını çalacak ve Vecdi Eren, tuzağı kuranların maskesini düşürmek için yeni bir plan hazırlayacaktır:‘‘Ertesi gün Gavsi Ozansoy, yanında bir fotoÄŸrafçı bizim evimizin kapısını çaldı. FotoÄŸraflar çektiler. Benim büyük bir fotoÄŸrafım vardı. Onu alırlarken Gavsi Ozansoy benimle uzun ve güzel bir konuÅŸma yaptı. On beÅŸ gün sonra, 'Esrarengiz Cahit Uçuk'un fotoÄŸrafı ve röportajı çıktığında, Babıáli'de olduÄŸu kadar okurlar arasında da bir bomba patlamıştı.’’25 SENELÄ°K MÃœRÄ°DAncak, Babıáli'de yakaladığı şöhret tatmin etmez Cahit Uçuk'u. O, kendisine Ä°slamiyeti ve Kuran'ı anlatacak birisinin, kendisinin apaçık ifadesiyle, bir ÅŸeyhin peÅŸindedir. Zaman zaman gidip çalar da bazı ÅŸeyhlerin kapısını. Gencecik ve son derece alımlı kızı görenlerin içi geçmekte, Uçuk'un sözleriyle, ‘‘hatta bazılarının abdesti bozulmaktadır.’’Bu arada, dönemin önde gelen kadın yazarlarından olan Samiha Ayverdi, Safiye Erol ve Nezihe Araz ekibi, kendi ÅŸeyhleriyle yani Kenan Rifai ile tanıştırmak ister Cahit Uçuk'u. Kabul eder: ‘‘Gittim. Adamın gözlerine baktım, vel-fecr okuyor. Dört tane de karısı var. Her biri bir tarafını oÄŸuyor. Bizim kızların ÅŸeyhi bu. Karşısında oturup hayran hayran bu manzarayı izliyorlar. Beni de bu Rifai tarikatına sokmak istiyorlar. Ben kabul etmedim tabii ve mürÅŸit aramaya devam ettim. Ä°stiklál Marşı'nın bestekárı Zeki Ãœngör'ün genç bir hanımı vardı. Onunla ahbap olmuÅŸtuk. Bir gün onu yolda gördüm. Zeki Bey'in ÅŸir-pençe çıkardığını ve ameliyata gireceÄŸini söyledi. Arkasından da, 'Ama' dedi, ‘‘ben ÅŸeyhime danışmadan bu ameliyatı yaptırmam.' 'Senin ÅŸeyhin mi var' diye sordum. 'Var' dedi. Kim olduÄŸunu sorunca da, 'Ömer Fevzi Mardin' dedi. Her neyse, Fevzi Baba ameliyata izin vermiyor. Bir patates alıp okuyor ve Zeki Bey'den yastığının altına koymasını istiyor. 'Patates buruÅŸtukça bu yara da buruÅŸacak' diyor. Nitekim öyle de oluyor. Aydınlık adamdı yani.’’Ve Ömer Fevzi Mardin'in müridi olur Cahit Uçuk, profesörler, avukatlar, hakimler vardır haftada iki kez yapılan toplantılarda. Ãœstelik, ‘‘Fevzi Baba'nın gözleri melaike gibidir.’’İLK KOCASI EÅžCÄ°NSELDÄ°Åžeyhten yana ÅŸanslı olsa da, kocadan yana dertlidir hep. Ä°lk kocası ‘‘pudralı avukat’’ eÅŸcinsel, ikinci kocası Mahmut Yesari hasta çıkmıştır. Üçüncü kocası olan Galatasaraylı ünlü futbolcu Necdet Cici'yi ise kumar borcu yüzünden koymuÅŸtur kapının önüne. Sonuncu kocası Murteza Kağıtçı en dayanaklısıdır dayanıklı olmasına ama o da iki sene önce terk-i dünya eylemiÅŸtir ne yazık ki. Kendisi mi? Arnavutköy'deki nefis apartımanın penceresinden bakarak BoÄŸaz'ın sevinçli sularına, sözleri Yahya Kemal'e, bestesi Münir Nurettin Selçuk'a ait olan, ‘‘Körfez'deki dalgın suya bir bak, göreceksin / GeçmiÅŸ gecelerden biri durmakta derinde’’ ÅŸarkısına eÅŸlik ediyor sık sık. Bir taraftan da, kendisinden yeni bir Mina Urgan yaratma çabalarına içerliyor:‘‘Mehtap iri güller ve senin en güzel aksinVelhasıl o rüya duruyor yerli yerinde...’’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!