Güncelleme Tarihi:
Ömer Ziyaeddin Aydın, kendisine sığınan Sıdıka’yı kocasına teslim etmekte hiçbir sakınca görmeyen devletin savcısı... Sıdıka bu kez ölüyordu az kalsın. Kocası ütüyü var gücüyle vurdu kafasına, beline, göğsüne... Ve kayıplara karıştı...
FARİZ Platin’den (35) gördüğü işkence sonucu Sıdıka Platin (30) hastanede yatıyor şimdi. Kapısında bir polis bekliyor. Vali emir vermiş, içeriye gazeteci sokmuyor. Dördüncü kattaki odasına girdim. Köyü Çaybağı’ndaki kardeşinin, amcasının, gelin gittiği Kapıköy’deki eltilerinin selamını söyledim. Ama duymadı. İki kare fotoğrafını çekebildim sadece.
Kaçak mazot getiriyor
Fariz Platin, 1975’te Van-Saray’ın İran sınırındaki Kapıköy’de doğdu. 5’i kız, 11 kardeşin en küçüğü. Ailesi, hayvancılıkla geçiniyor. Ağabeyi Süleyman Platin (53), onu Saray Ortaokulu’na yolladı. Okul düzenini kavgalarıyla, küfür ve saldırganlıklarıyla bozdu. Okul idaresi istemedi daha fazla kalmasını, bitiremeden ayrıldı. İstanbul’da, Van’da sıvacılık yaptı. Yürüyerek yarım saat mesafedeki İran’dan kaçak mazot getirmeye başladı. Atıyla her gün 240 litre mazot getiriyordu. Kaçakçılık asıl mesleği oldu. On yıl önce, 20 kilometre ötedeki Çaybağı Köyü’nden Ado’nun kızı Sıdıka’ya talip oldu. Geçimsizliği kulaklarına kadar gelen damat adayını istemediler ama Sıdıka “İlle evleneceğim” deyince 2 milyar lira başlık parası karşılığında Fariz’e verdiler. Dört çocukları oldu.
Sıdıka hep eltilerine sığındı
Eltiler dayak yüzünden görüşmeyi kesti. Sıdıka’nın eltileri Ayfer (31), Nuriye (50) ve Yasemin (20) Platin, “Gidip gelmiyorduk evine, karısını dövdüğü için. Ağabeyleri nasihat ederdi ama hiç oralı olmazdı. Bana karışmayın, der, bağırırdı” diyorlar. Sıdıka dayak yedikçe eltilerine sığınırmış ama kocasının korkusundan evine dönermiş. Ayfer, “Sıdıka sevgisinden değil, korkusundan dönerdi evine” diyor.
Kaç kere ihbar ettiler
Köylüler, 10 yıl boyunca sık sık duydukları çığlıklardan o kadar çok rahatsız ki. “Gözünü kapatsan kulağın duyuyor, nasıl duymazdan gelirdik” diyorlar. Çareyi sık sık Çaybağı Jandarma Karakolu’na ihbar etmekte bulurlarmış. Jandarma gittikten sonra Fariz evin damına çıkıp bütün köye küfürler yağdırırmış.
Babası da küs öldü
Köylüleri, ağabeyi ve yengeleri Fariz için ağız birliği etmiş, “Zalim bir adamdır” diyor. Öyle bir adam ki Fariz, köylüsü de ağabeyleri de yengeleri de küs. “Aman bulaşmasın bize, beladır” diyorlar. Kendisiyle aynı kanı taşıyan kardeşleri bile sevmiyor Fariz’i. Ağabeyi Süleyman Platin, “Allah belasını versin. Ailemizi mahvetti. 100 kişiyiz, onun gibisi çıkmadı içimizden. Babam da ona küs öldü” diyor.
Köyüne gidemedi
SIDIKA’nın ailesinin yaşadığı Çaybağı Köyü’nde, kardeşi Ramazan (19) ve amcası Fariz Özer (72) ile konuşuyoruz. Ramazan, 5 kardeşin 3’üncüsü. Sıdıka ise en büyükleri. Babası Ado ile annesi Cemile Özer’le görüşemiyoruz. Sıdıka’yı görmek için Van’dalar. Amcası, “Sıdıka dört yıldır köyüne gelmedi. Kocası izin vermedi. Babasıyla annesi gittiğinde de kapıyı açmadı Fariz’in korkusundan. Fariz ailesiyle görüşmesini yasaklamıştı” diyor. Kardeşi Ramazan da “Geçen yılki dayaktan sonra çocuklarını devlete bırakıp yanımıza gelmesini istedik. 2 inek, 10 koyundan başka hiçbir şeyimiz yok, fakiriz” diyor.
Kızı ölünce kâbus başladı
GEÇEN yıl ilkbaharda, Fariz ile Sıdıka’nın en küçük çocuğu Sevda (3), evin önünde oynarken bir kamyon kafasını duvara sıkıştırdı. Fariz Sevda’nın yere dağılan beynini elleriyle topladı. Kızının ölümünden Sıdıka’yı sorumlu tuttu. O günün akşamı babası Temi de ölünce karısına indirdiği darbeler daha şiddetli, öldüresiye oldu. Sıdıka’yı eve hapsetti. Pencere camlarını çöp poşetleriyle kapladı. Kapıyı kendisinin dışında kimseye açmasına izin vermedi. Havasız, güneş ışığının girmediği bu evde Sıdıka gittikçe solmaya, kocasının korkusundan titremeye başladı. Eltisi Ayfer Platin, “Bir kez bana kapıyı açmıştı. Sürünüyordu, dermansızdı. Çocuklarına yemek pişirmeye hali yoktu. Vücudu mosmordu. İçerisi çok pis kokuyordu” diyor. Diğer eltiler, çocukları alıp bakmak istediklerini, Fariz’in korkusundan vazgeçtiklerini söylüyorlar.
Firari kocanın aracı da kayıp
KARISINI komaya soktuktan sonra kayıplara karışan Fariz’in otomobili de yok. Ağabeyleri, yengeleri plakayı bilmediklerini iddia ediyorlar. Israr edince otomobilin eski model beyaz bir Renault olduğunu söylüyorlar sadece. “Satıp Van ya da İstanbul’a gitmiştir” diyorlar. Çayağzı Jandarma Karakolu da plakayı öğrenemedi. Van Emniyeti’nin araştırmasında, Fariz’in adına otomobil kaydı olmadığı ortaya çıktı. Jandarma, ailenin bu kurnazlığı karşısında ellerinden bir şey gelmediğini söylüyor. Sıdıka’nın ailesi, Fariz’in ağabeylerinin köyde sakladığına inanıyor: “Küsüz, onu sevmiyoruz, dediklerine inanmayın. Plakayı da onu korumak için söylemiyorlar.”