Güncelleme Tarihi:
Vatan Gazetesi'nden Yusuf Demir ve Gülşen Yüksel'in haberine göre, 19 yaşındaki Dila Kurt’un yaşamını yitirdiği Muzaffer Kuşhan’ın zayıflama merkezinde diyetisyen bile olmadığı ortaya çıktı. Kendisi genel cerrah olan Kuşhan’ın merkezinde çalışan tek doktorun da diyetisyen olmadığı belirlendi.
Uzmanlık konusu olmadığı halde diyet yazan doktorlara en sert tepkiyi Türkiye Diyetisyenler Derneği gösteriyor. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Turgay Köse, “Bildiğimiz kadarıyla Kuşhan’ın merkezinde diyetisyen yok. Hatta gazete ilanıyla bir dönem diyetisyen aradığını biliyorum. Şahsen böyle isim yapmış biriyle bir meslektaşım çalışmamıştır ya da çalışmıyordur” dedi.
Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise 19 yaşındaki Dila Kurt’un öldüğü merkezin sağlık tesisi olarak açılması ve işletilmesine ilişkin bakanlıkça verilmiş izin belgesinin bulunmadığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı, Dila’nın ölümünde ambulansın 1 saat geç geldiği iddiaları üzerine yaptığı açıklamada ise söz konusu 112’ye15.28’de çağrı yapıldığını, 15.29’da hareket eden ambulansın 15.41’de olay yerine vardığı bildirildi.
Ailesi: Hesap soracağız
19 yaşındaki çocuklarını toprağa veren Kurt ailesi ise hukuki girişimlere başladı. Yeğenini kaybeden Ali Dürüst, “Bu kadar kısa zamanda bu kadar kilo vermek sağlıklı değil. Hiçbir sağlık problemi olmayan canımız ordan ölü olarak çıktı. Savcılar ihmal olup olmadığını ortaya çıkaracaktır. Sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi. Aile, Adli Tıp raporundan sonra suç duyurusunda bulunacak.
Kamptan ayrılıyorlar
Dila Kurt’un ölümünün ardından bir grup hasta zayıflama kampından ayrıldı. Klinik yetkilileri, ayrılanların öğrenci olduğunu ifade etti. Dr. Muzaffer Kuşhan’ın da klinikten ayrıldığı ve bir açıklama yapmayacağı belirtildi.
Kuşhan'a gidenler anlatıyor
Perihan Savaş: ‘2 ayda 25 kilo verdim 1.5 yıl hastanedeydim’
“Seneler önce muayenehanesine gittim. Hiçbir kontrol yapılmadan diyete başlatıldım. Kan tahlili bile yapılmadı. Beni sadece tartıya çıkardı. Beslenme düzenimi değiştirip vücuduma sadece protein yüklemesi yaptı. Sürekli yumurta ve tavukla beslendim. 2 ay içinde 25 kilo verdim. Fakat vücudumun bütün dengesi bozuldu. Yemekleri görünce midem bulanıyordu. Sonrasında kalp çarpıntısı ve tansiyon yükselmesi sorunu yaşamaya başladım. Acaba ince bir hastalığa mı yakalandım diye düşünerek panik atak oldum. Anormal bir çarpıntıyla acilen sürekli hastaneye kaldırılıyordum. Bu yüzden 1,5 yıl hastanede tedavi gördüm.”
Oya Aydoğan: ‘Orada insanları aç bırakıyorlar’
“Kuşhan’a 2 kere gittim. İnsanları orada gerçekten çok aç bırakıyorlar. Öyle aç kaldım ki bu yüzden oğlumun mamalarını bile yedim. Yürüyüşlerde baygınlık geçirenler bile oluyordu. Açlıktan sürekli başım dönüyordu. 1,5 saat sabah, 1,5 saat akşam yürüyüşler oluyordu. Oradaki herkese şokun şoku bir diyet programı uyguladı. Öğle yemeklerini sadece iki tane haşlanmış patatesle geçiriyorduk. İlk gidişimde 9 ikinci gidişimde 5 kilo verdim. Memnun kalmadığım için programdan çıktım. Şimdinin parası 5 bin YTL’den fazla para harcamışımdır. Zaten içeride her şey parayla veriliyor.”
Nur Yerlitaş: ‘Kuşhan yüzünden ayağım tutmuyor’
“Yürüyemememin sorumlusu Muzzaffer Kuşhan’dır. 89 yılında Büyükada’da Dr. Muzaffer Kuşhan’ın zayıflama kampına gitmiştim. Sabah kahvaltıdan kalktığımda dizimde bir incinme oldu. Parkurda yürüyüş yapamayacak haldeydim, bunu Hoca’ya bildirerek ”Ben yapamıyorum“ dedim. Ertesi gün dizime bir iğne yaptı. ”Bu iğneden sonra düzelirsin“ dedi. ”Ben dizim ağrıyor“ diye yürüyüşlerden kaçıyordum. O sene iki ameliyat oldum ve 1993 yılında tekerlikli sandalye kullanmaya başladım. Kanal 6 çekimlerine tekerlekli sandalye ile gittim. Toplam üç ameliyat geçirdim. Geçenlerde doktor belki de protez takarız dedi. Muzzafer Kuşhan o gün beni kamptan gönderseydi böyle bir problem olmayacaktı. Ayağımdaki problemin sorumlusu tamamen Muzzaffer Kuşhan’dır. Ben yaptığı iğnenin ne olduğunu bile bilmiyorum. Yaptığı iğneden ayakkabı giyerken zorlanıyorum.”
Azra Akın: ‘Dila’ya şekerli su içirmeye çalıştılar’
“Muzaffer Kuşhan’a kızkardeşim Doruk gidiyordu. Pazar günü onu ziyarete gittim. Zaten Dila düştüğünde yan masadaydım. Kardeşim Doruk’la oturuyorduk. Dila’nın vücudu bir anda kasıldı. Dişleri kilitlendi, dili içeri kaçtı. Yüzü mosmor oldu. Muzaffer Bey’in yardımcılarından biri şekerli su içirmeye çalıştı. Fakat çenesi kenetlenmiş olduğu için içiremedi. Dila nefes almakta zorlanıyordu. Sonra da Muzaffer Bey gelip onu odaya götürüp müdahale etti ama kurtarılamadı. Bu olaydan sonra kız kardeşim Doruk’u klinikten aldım, artık orada kalmasını istemiyorum.”