Güncelleme Tarihi:
Dünyadaki savaşları, müziğiyle protesto edip, insanları barış ve kardeşliğe davet eden Habibe, 2009 yılında dünya müzik listelerinde yer alan ve dünyaca ünlü müzik kanalı MTV’de yayınlanan “White Peace” albümünden sonra, tüm dünyanın dikkatini savaşın acılarına çekmek için ilginç bir projeye imza attı. Arapça seslendirdiği, Türkçe alt yazılı “Gülümse” adlı çalışmasıyla, tüm dünyanın dikkatini savaşın acılarına çekmek isteyen Habibe, parçanın klibinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, bir televizyon programında Mısır’da öldürülen Muhammed el-Bilteci’nin kızı Esma için ağladığı görüntülere yer verip, “Ağlama, gülümse” dedi. Bu görüntüleri kendisinden izin almadan kullandığı için, iktidara yakın çevrelerden tepki aldı. Kendisinden Erdoğan’ın bu görüntülerini klipten çıkartması istendi. Ama o gördüğü bir rüyaya güvenerek, kararından vazgeçmedi. Klibinde İslam dinin barış ve hoşgörü dini olduğunu anlatan Habibe, Semah gösterileri ve tüm dünya ülkelerinin bayraklarına da yer verdi.
AVRUPA’NIN ERDOĞAN ŞARTI
Ortadoğu ve İslam aleminin rahat bırakılması için klibin özellikle Batı’dan çıkmasını istediğini söyleyen Habibe, ilginç bir sansüre uğradı. Genç sanatçı, isim vermeden görüştüğü iki kanalın kendisiyle yaptığı pazarlığı şöyle aktardı: “Dediler ki, ‘Avrupa ve Türkiye’de her türlü tanıtımı yaparız. Tek isteğimiz var, Başbakan’ı buradan çıkar. Esma için ağlamış. Neden Gezi olaylarında ölenler için ağlamadı’ diye eleştiri yaptılar. Gereken cevapları verdim.”
Habibe’nin Ana dili Arapça, Türkçeyi sonradan öğrenmiş. Konyalı bir baba ve Diyarbakırlı bir annenin çocuğu olarak Medine’de dünyaya gelmiş. Bir yanıyla Türk, bir yanıyla Kürt, bir yanıyla da Arap. Sohbetimizin sonuna Diyarbakırlı ünlü iş adamı Halis Toprak’ın yeğeni olduğunu öğreniyoruz. İlk ve orta öğrenimini Suudi Arabistan’da tamamladıktan sonra liseyi Kadıköy İmam Hatip okudu. Başörtüsü yüzünden yüksek öğrenime devam edemedi. Tasavvuf, fıkıh ve hadis ilmi üzerine ihtisasını tamamlayıp, çeşitli kurumlarda eğitimci olarak görev almış. 250 çocuğu var. Onlara Kuran öğretiyor. Aynı zamanda hafız.
ŞEHVETİ AŞKLA KARIŞTIYORLAR
Söz aşka gelince, “Bizde aşk olmaz” diyor Habibe. Öyle uzun uzun aşk hikayelerin karşı. Aşk uzadıkça iki taraftan birinin ağladığını söylüyor. Peki ya kendisi? “Hiç aşk için ağladın mı” sorusuna bir itirafla yanıt veriyor: “Ağlamışımdır”. Görücü usulüyle evlenmeyi düşünmüyor. “Tanımak, görmek, kalbimin onu istemesini isterim” derken, flörtü “Günah” sayıyor. Ona göre aşk yaşamak için illa ele ele olmak gerekmiyor. Aşk şarkıları yazılması için de illa ten teması, birliktelik gerekmiyor. Platonik aşkların daha değerli olduğunu savunuyor. Aşkı ise şöyle tarif ediyor:
“Aşk kavuşamamaktır. Kavuşunca saygıya ve sevgiye dönüşür. Şehvet duygularını aşk zannediyorlar. Allah aşkı, Peygamber aşkı, her ne olursa, aşk bir kere yüreğe girmişse o şiir o dilden gelir. Aşk karşılık beklememeli. Aşkı yaşamayan insan, Allah aşkını bilmez. Sevmeli aşık olabilmeli ki aşkı anlasın. Bir Allah dostu der ki, ‘Git aşık ol öyle gel’. Allah aşkına ulaşmak için önce bir yanmak lazım. Allah inşallah bir insanla iki aşkı yaşamayı nasip etsin diyor” diyor. Günümüz aşklarını ise samimi bulmuyor.
KAÇABİLDİĞİN KADAR GÜNAHTAN KAÇ, AMA...
Yüzmeyi seviyor. Yazın bayanlar plajına gidiyor. Günde 2 saat spor yapıyor. Kar yağarsa kayağa gitmek istiyor. At binmede çok becerikli olmasa da Suudi Arabistan’da deveye bindiğini söylüyor. Çarşafa rağmen, makyajdan vazgeçemiyor. Yaşam tarzı nedeniyle İslami camiadan aldığı eleştirilere aldırış etmiyor. Müzik, kimine göre haram, kimine göre caiz. Felsefesi, kaçabildiğin kadar günahlardan kaç. “Ama sırf işlemiş olduğum günahlardan dolayı, sevaplardan, helallerden de taviz vermem” diyor.