Güncelleme Tarihi:
8 Şubat 2022 günü saat 18.45 sıralarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Girne şehrinin Çatalköy mevkiinde bulunan 20 Temmuz Caddesi üzerinde, Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş uzun namlulu ateşli silahlarla saldırıya uğramıştı. Murat Demirtaş olay yerinde, Halil Falyalı ise kaldırıldığı Yakın Doğu Üniversite Hastanesinde hayatını kaybetmişti.
EŞLERİ MÜŞTEKİ SIFATIYLA YER ALDI
Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Halil Falyalı'nın eÅŸi Özge TaÅŸker Falyalı ile Murat DemirtaÅŸ'ın eÅŸi Svetlana Gulua "müşteki" sıfatıyla yer aldı. Olayla ilgili olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Polis Genel Müdürlüğü'nce yapılan ilk çalışmalarda Mustafa Söylemez, Yusuf GüneÅŸ, Ahmet Naim MemiÅŸ, Gürsel Erkaya, Abdürrahim Çelik ve Abdurrahman Çelik'in saldırıyla baÄŸlantılarının olduÄŸu ve haklarında ilgili mahkemeden karar temin edildiÄŸi bilgileri Ä°stanbul Emniyet Müdürlüğü ile paylaşıldığı anlatıldı. Bu ÅŸahısların bir kısmının Ä°stanbul'da olduÄŸu bilgisi üzerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları ve KKTC ile adli yardımlaÅŸma sözleÅŸmesi uyarınca savcılıkça soruÅŸturma baÅŸlatıldığı kaydedildi.Â
Â
2017 YILINDA ABD'DE KIRMIZI BÜLTEN ÇIKARILMIŞ
İddianamede, asıl hedefin Halil Falyalı olduğu vurgulanarak yaklaşık 20 yıl önce KKTC kumarhane güvenliği olarak işe başladığı, birçok otel işletmeciliği ve casino yöneticiliği yaptığı, hakkında 19 Ocak 2017 tarihinde ABD yetkili makamlarınca kırmızı bülten çıkarıldığı, bülten içeriğinde maktulün ateşli silah sahibi olduğu, silahlı korumalar ve güvenlikle seyahat ettiği, 2012 yılı Mayıs-Eylül ayları arasında Virginia'nın doğu bölgesinde kara para aklamak için çeşitli planlara iştirak ettiği, ABD, Avrupa ve Ortadoğu'da silah ve uyuşturucu dağıtan Kıbrıs'taki geniş çaplı bir silah ve uyuşturucu kaçakçılığı örgütünü yönettiği, bu örgütün Kıbrıs ve Türkiye'den Birleşik Krallığa eroin taşıdığı ve bu satıştan elde edilen geliri akladığı yönünde bilgilere yer verildiği ifade edildi. Falyalı'nın KKTC'de hakkındaki "Adam kaçırma, darp ve zorla alıkoyma" suçlamaları ile ilgili olarak 14 Ekim 2021 tarihinde polise teslim olup tutuklandığı, kendisi ve çalışanları aleyhlerindeki davalar geri çekilince 17 Aralık 2021 tarihinde cezaevinden tahliye edildiği kaydedildi.
VÃœCUDUNDA 16 Ä°SABET SAPTANDI
Olay günü sabah saatlerinde Halil Falyalı'nın Çatalköy'deki ikametinden Murat Demirtaş'ın kullandığı araçla ayrıldığı, kendisine korumalarının eşlik ettiği, aynı gün saat 18.30'da Halil Falyalı'nın otelinden ayrılarak evine hareket ettiği, korumalarının da takip ettiği anlatıldı. Asil Nadir'in evi olarak bilinen yerdeki dik yokuştan Çatalköy'e doğru seyrettikleri, tam bu noktada gri renkli, kiralık, plakası ZL ile başlayan Mazda marka bir aracın yolun daralan yerinde park halinde durduğu, Murat Demirtaş'ın bu araca klakson çaldığı ancak aracın yoldan çekilmediği, tam bu esnada birkaç el tabanca sesi geldiği, hemen akabinde araçların bulunduğu konuma göre sol taraftan yoğun şekilde seri atış yapan otomatik tüfeklerle Halil Falyalı'nın içerisinde bulunduğu aracın hedef alınarak ateş edildiği, bu esnada yolun ortasında duran ve Halil Falyalı'nın aracının durmasına sebep olan aracın Doğanköy istikametine doğru hareket ederek kaçtığı belirtildi. Koruma görevlilerinin Halil Falyalı'nın aracının yanına gittikleri ve şoför Murat Demirtaş ve Halil Falyalı'nın kanlar içerisinde hareketsiz olduklarını gördükleri belirtildi. Halil Falyalı'nın otopsisinde vücudundan biri baş bölgesi olmak üzere 16 isabet aldığı, Murat Demirtaş'ın ise 6 isabet tespit edildiği anlatıldı.
EYLEM MUSTAFA SÖYLEMEZ VE ÖMER TUNÇ TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Öldürme eyleminin Mustafa Söylemez ve aynı suçtan KKTC'de tutuklu bulunan Ömer Tunç tarafından gerçekleştirildiği, yine KKTC'de tutuklu olan Veysel Sare'nin Mustafa Söylemez ve Ömer Tunç'u olay yerine kiralık araçla götürdüğü, bu aracı yolun daraldığı noktada park halinde bekleterek maktullerin içerisinde bulunduğu aracın geçişini engelleyerek durdurduğu anda saldırının gerçekleştiği anlatıldı. Musa Çiçek'in sokağın başında gözcü olarak beklediği, maktullerin aracı sokağa girdiği anda Ömer Tunç'un bunu haber verdiği, bu cinayette kullanılan iki telefon hattının Ender Yıldız tarafından alındığı ve Ömer Tunç'a verildiği, hatlar alınırken Abdurrahim Çelik'in kimliğinin kullanıldığı, Cengiz Şener'in Veysel Sare'yi bulup organizasyona dahil eden, Kıbrıs'a gönderen, sahte sürücü belgesi temin eden, kaçak yollardan Kıbrıs'a gitmesini sağlayan, para veren kişi olduğu kaydedildi. Suçun işlenmesine ilişkin sürecin 24 Aralık 2021 tarihinde Veysel Sare ve Musa Çiçek'in Alanya'ya gitmeleri ve burada bir otele giriş yapmaları ile başladığı vurgulanan iddianamede, Sare ve Çiçek'in 18 Ocak 2022 tarihine kadar Alanya'da otellerde konaklamış, ardından kaçak yoldan KKTC'ye geçtikleri, Mustafa Söylemez'in 16 Ocak 2021 tarihinde, Ömer Tunç ve Ender Yıldız ise 25 Ocak 2022 tarihinde uçakla KKTC'ye gittikleri anlatıldı. Diğer şüphelilerin de Ocak ayı sonlarında Kıbrıs'a gittikleri ifade edildi.
"SON DERECE PLANLI VE PROFESYONEL ÅžEKÄ°LDE Ä°ÅžLENDÄ°"
İddianamede, "Son derece planlı ve profesyonel bir şekilde işlenen ve belli bir sürece yayılan bu eylemin, önceden ayrıntılı şekilde planlanmasının ve bu planlama için de şüphelilerin bir araya gelip birtakım görüşmeler yapmalarının kaçınılmaz olduğu ortadadır" denildi. Ortak bazların tamamına yakınının Şişli, Büyükdere Caddesi, Abide-i Hürriyet Caddesi ve Halaskargazi Caddesinde yoğunlaştığı ve şüpheli Mehmet Faysal Söylemez'in ifadesinde eşinin hukuk bürosunun bu bölgede olduğunu ve kendisinin de buraya sık sık gittiğini beyan ettiği belirtildi. İddianamede, "Bir kısmının diğerlerini hiç tanımadığını iddia ettiği bu kadar sayıda şüphelinin, hem de suçun işlenmesine yönelik planın icraya konmasından hemen önceki günlerde, aynı gün, saat ve dakikalarda aynı baz noktalarında, tam da Mehmet Faysal Söylemez'in sık sık gittiğini beyan ettiği eşinin hukuk bürosunun bulunduğu noktada bir arada bulunmalarının rastlantı olmasının mümkün olmadığı kanaati oluşmuştur" ifadesi kullanıldı. Şüpheliler arasında somut bir iş bölümü olduğu kaydedildi.
Â
Şüpheli Musa Çiçek'in ifadesinden şüphelilerin suçun işlendiği tarihten çok daha önce bu eylemi gerçekleştirmeye karar verdikleri ve planladıkları, ilk olarak 2021 yılı Eylül ayında Musa Çiçek ve Mustafa Söylemez'in KKTC'ye gittikleri, bu ilk gidişlerinde maktul Halil Falyalı'nın cezaevinde olması nedeniyle eylemi gerçekleştiremedikleri ancak vazgeçmedikleri, İstanbul'a dönüp yeni bir organizasyon yaptıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
Â
‘’BİZE PUSU KURDULAR, TARADILAR BİZİ YENGE’’
Maktul Halil Falyalı’nın eşi Özge Falyalı’nın ifadesine yer verilen iddianamede, olay günü işlettikleri otelden çıktıklarını, eşinden on dakika kadar sonra kendi özel aracıyla eve gitmek üzere işten ayrıldığını, eve giderken virajı geçtikten sonra eşinin aracını ve koruma arabasını yolun ortasında durur vaziyette gördüğünü, koruma arabasıyla eşinin arabası arasında mesafe olduğunu, Halil ve Türkistan'ın yanlarına geldiğini, Türkistan'ın "bize pusu kurdular taradılar bizi yenge" diyerek bağırmaya başladığını söylediği kaydedildi. Özge Falyalı’nın ifadesinin devamında eşinin aracına yaklaştığını, yaklaştığında camının açık olduğunu ve kanlar içinde hareketsiz olduğunu, Murat'ın da kanlar içinde hareketsiz yattığını gördüğünü söylediği aktarıldı.
Hazırlanan iddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Mehmet Faysal Söylemez, ‘’Mustafa Söylemez benim öz kardeşimdir. Halil Falyalı ve Murat Demirtaş isimli şahısları tanımıyorum. Bu şahısların cinayeti olayı ile ilgili ilgim veya bilgim yoktur. Kıbrıs'ta bu şahısların öldürüldüğünü sadece basından duydum’’ ifadelerini kullandığı kaydedildi.
İddianamede, şüpheliler Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez'in, "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, "Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak veya yönetmek" suçundan 5 yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Şüpheliler Abdurrahim Çelik, Cengiz Şener, Metin Süs ve Ender Yıldız'ın "Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" ve "Suç işlemek için kurulan silahlı örgüte üye olmak" suçlarından 32 yıl 6'şar aydan 46'şar yıla kadar hapis cezası istendi. İddianame, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.