Güncelleme Tarihi:
Eskişehir'deki anaokulunda aşçı olarak çalışan 2 çocuk annesi Ayşe Tuba Arslan, boşandığı 24 yıllık eşi Yalçın Özalpay'ın 11 Ekim'de Odunpazarı ilçesindeki Atatürk Bulvarı'nda saldırısına uğradı. Arkasından gelen Özalpay, Ayşe Tuba Arslan'ın başına satırla vurduktan sonra çevredekilerin tepkisi üzerine kaçtı. Polis ekiplerince yakalanıp gözaltına alınan Özalpay, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Eski eşinin satırlı saldırısı sonucu ağır yaralanan Ayşe Tuba Arslan ise sağlık görevlilerince ambulansla Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Arslan, 44 gün süren yaşam mücadelesini 24 Kasım sabahı kaybetti. Cenaze töreninde tabutu kadınlar tarafından taşınan Ayşe Tuba Arslan gözyaşlarıyla toprağa verildi.
KIZININ MEZARINI ZİYARET ETTİ
Serdar Arslan, 8 Mart Kadınlar Günü’nde eski eşi tarafından öldürülen kızı Ayşe Tuba Arslan’ın mezarını ziyaret etti. Kızına dualar okuyan baba Arslan, “Rabbim kızımı sana emanet ediyorum" diyerek gözyaşı döktü.
Kızını zamansız kaybettiğini anlatan baba Serdar Arslan, her canlının ölümü mutlaka tadacağını ancak kızı için erken bir ölüm olduğunu söyledi.
Arslan, “Yavrum zamansız gitti. Her canlı ölümü tadacak ama böyle bir ölüm olmaması lazım. Kızım gün yüzü görmedi. Sonradan öğrendim, evliliği yavrumun acı içinde geçmiş. Son senelerinde ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyordu. O da nasip değilmiş. Ne diyebilirim ki sözün bittiği yerdeyiz. O benim bir tane çiçeğimdi. Bana ‘baba biz birbirimize yeteriz’ diyordu yavrum. Bir sene boyunca kızımı işe getirip götürdüm. Hastalanıp hastaneye yattım, demek ki o katil fırsat bilmiş. Kızımı sinsice takip etmiş, kızıma pusu kurmuş. Kızım görünce kaçmış ama yakalamış, satırla kafasına vurunca dizlerinin üzerine çökmüş, iki kolunu da açmış aman dilemiş. En vahşi kana susamış yaratık dahi bunu bir insana yapamaz. Yüzü ve elleri kesik, bu nasıl vahşet? Bu nasıl bir kin Yarabbi ? Bunu anlatacak kelimeler bulamıyorum. Savaş halinde dahi insan düşmanına böyle eziyet etmez. Kızım 10 gün mumya gibi sarılıydı hastanede, günde beş dakika görüyordum. Elini tuttum, öptüm, okşadım, ‘yavrum baban geldi’ dedim. Ona ‘babanı bırakıp gitme, dayan yavrum’ dedim. 44 gün her gün dua ettim. Allah kızımı bizden daha çok seviyormuş yavrumu. 44 gün sonra 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü'nde kadınların omuzlarında toprağa verdik. Bu nasıl bir acı, bir baba buna nasıl dayanır. Ben acımı içime gömdüm, mezara kadar gider artık” dedi.
‘KADIN CİNAYETLERİNE DUR DENİLMELİ’
Kadınlar Günü'nde kızının mezarını ziyaret etmek ve dua okumak istediğini belirten baba Arslan, kadın cinayetlerine daha caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bugün 8 Mart Kadınlar Günü, kızımı 25 Kasım’da toprağa verdim. Her gün kadınlar, kızlar öldürülüyor, ocaklar sönüyor, yuvalar yıkılıyor, yavrular yetim kalıyor. Bu gidişata kim dur diyecek. Buna engel olarak bir merci yok mu? Bu ölümlerin durdurulması için caydırıcı önlemler alınması lazım. Bu zihniyet böyle devam ettiği sürece çok ocaklar söner. Yetkililere yalvarıyorum. Artık bu olaylara 'dur' denilmeli. Kadınlarımız, kızlarımız ölmesin. Onlar bizim desteğimiz, kader birliğimiz” diye konuştu.