Güncelleme Tarihi:
Olay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, Osmangazi ilçesi Koğukçınar mahallesinde meydana geldi. Berivan Yaprak Turga, iddiaya göre birçok suçtan kaydı olan erkek arkadaşı Uğur A. ile bazı arkadaşlarını evine çağırarak sentetik uyuşturucu kullandı. Bir süre sonra odasına çağırdığı arkadaşı Uğur A. ile kıskançlık yüzünden tartışan Berivan Yaprak Turga, tabanca ile göğsünden vuruldu.
Hastaneye kaldırılan genç kız, hayatını kaybetti. Kolundan yaralanan A. ise polis tarafından kısa sürede yakalandı. Yöneltilen suçlamayı kabul etmeyen A., "Berivan bana kızıp intihar etmek için tabancamı alınca, engel olmak için onun üzerine kapandım. Elindeki silah ateş alınca ben kolumdan yaralandım. O ise göğsüne isabet eden kurşunla öldü." dedi. Nöbetçi mahkemeye çıkartılan Uğur A. tutuklanarak, cezaevine konuldu. Uğur A. hakkında Bursa 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, '6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet, kasıtlı darp, nitelikli kasten öldürmek' suçlarından ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. A.'nın arkadaşı 19 yaşındaki İbrahim Halil D. ise 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Cumhuriyet savcısının davanın geçen 4 Haziran günü yapılan ilk duruşmasında sanığın tahliye edilmesi talebinin damga vurduğu davanın ikinci duruşmasına tutuklu sanık Uğur A. ile tutuksuz sanık İbrahim Halil D. katıldı. Cumhuriyet Savcısı sanığın tahliye edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Ailenin avukatı Engin Yalçın ise, "Olayın aydınlatılması amacıyla bilirkişi eşliğinde canlandırma ve keşif yapılsın. Çünkü Adli Tıp Kurumu raporunda sanıkla maktulün aynı kurşunla vurulduğu belirtiliyor." dedi. Suçlamaları kabul etmeyen sanık Uğur A. olayda hayatını kaybeden 17 yaşındaki Berivan Yaprak Turga'nın annesi Songül Gezici'ye "Sen kızını, ben de canımı kaybettim." dedi. Bunun üzerine öfkelenen acılı anne "Ben 9 ay karnımda taşıdığım çocuğumu kaybettim." karşılığını verdi. Anneye cevap vermeye yeltenen sanığı hakim uyardı.
İKİNCİ DURUŞMADA TAHLİYE KARARI ÇIKTI
Duruşmaya kısa bir ara veren Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi, keşif ve canlandırma talebini reddetti. 'Suç vasfının değişme ihtimalinin bulunduğu, delillerin toplandığı ve tutuklu kaldığı sürenin göz önüne alınması gerektiğine vurgu yapan mahkeme heyeti, sanığın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmetti. Tahliye edilen sanık, pazar akşamları saat 20.00'a kadar ikamet ettiği bölgedeki polis merkezine giderek imza atacak.
DAHA KIZIMIN KEMİKLERİ ÇÜRÜMEMİŞTİ
Karar sonrası anne Songül Gezici büyük şok yaşadı. Adliye önünde feryat eden anne, "Üç ay içinde adalet bu mudur? Devlet nerede, devlet hani masumun yanındaydı? Devlet nerede, benim çocuğumun intikamını neden sormuyorlar? Lanet olsun, başka bir şey demiyorum, kızım öleli üç ay oldu, katil serbest bırakıldı. Katil nasıl serbest bırakılır? Benim çocuğum böyle bir şey yapmazdı, benim çocuğumun katiliydi o. Daha üç ay oldu, kızım daha toprağın altında çürümedi. Böyle bir şey olamaz, rahat bırakın beni, devlet nerede? Bana devleti gösterin. Hani devlet haklı insanın yanındaydı, kızım daha üç ay oldu, kemikleri bile çürümeden serbest kaldı. Böyle adalet mi olur?" diyerek kendini yere attı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyelerinin sakinleştirdiği kadın, adliye önünden uzaklaştırıldı.
MAHKEME OLAYIN İNTİHAR OLABİLECEĞİNE KANAAT GETİRDİ
Avukat Engin Yalçın ise şunları kaydetti: "Geçen celsede bir cinayet değil intihar olduğuna inanmıştı, mahkeme de bana göre, ilk celsede tahliye verecekti ama ilk duruşma olduğu için tahliye kararı vermedi. Bu celsede mahkeme de bunun bir intihar olduğuna inandığını gösterdi ve tahliye kararı verdi. Dava adam öldürmekten açılmış bir dava ama şu anda intihara doğru gidiyor.
Adli Tıp Kurumu raporunda, silahtan çıkan tek kurşunla hem sanığın hem maktulün vurulduğu hesaba katılmış, sanığın kolundan girerek çıkan kurşunun maktule isabet ettiği belirtiliyor. Ben bilirkişiler nezaretinde bir canlandırma olduğu taktirde mahkemenin daha da zihninin açık olacağını düşünüyordum. Bizim de zihnimizde açıklanması gereken, sanığın çelişkili beyanları var, onların da ortaya çıkacağı bir keşif yapılırsa daha uygun olacağını düşündük. Sanığın ‘sen kızını ben de canımı kaybettim’ demesi kendini kurtarmaya yönelikti. Cinayetin olmadığına inandırmaya çalışıyor. Annesi de ‘9 ay karnımda taşıdım, senin canın benim kadar acımaz’ diyerek onun söylediklerini reddetti."
'AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET ALIRSA KIZIM RAHAT UYUYACAK’
Duruşma öncesi Bursa Adliyesi önünde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri bir protesto eylemi düzenledi. Eylemde konuşan anne Songül Gezici, şunları söyledi: "Tek istediğim adalet, adalet yerini bulsun. Benim gibi başka annelerin içi yanmasın, anneler ağlamasın. Çocuğumun hakkı sorulsun. Güveniyorum ben iyi bir karar çıkacağına.
Müebbet değil de ceza alacağına inanıyorum. Beni rahatlatacak tek karar ağırlaştırılmış müebbet cezasıdır. O zaman kızım da huzur içinde yatacak benim de vicdanım rahat olacak. Şu anda vicdanım rahat değil, vicdanım altüst oldu, kime baksam kendi çocuğumu görüyorum. Kendi kızım kendine zarar vermezdi, hayatında eline silah almazdı, kızım nasıl şarjörü boşaltıp dolduruyor, ben cinayettir diyorum, başka bir şey demiyorum."
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına konuşan Eda Derya Toper de "Özgecan Yasası çıkar ve uygulanırsa kadın cinayetlerini durdurmak mümkün." dedi.