OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 21, 2003 00:00
Dünyanın en zeki, en centilmen, en flörtöz erkeğiyle tanıştım. High School'u 14 yaşında bitirmiş, üzerine bir de Saint Benoit'da Fransızca lise eğitimi görmüş. Hukuk Fakültesi'nden birincilikle mezun olmuş. Türkiye-İsveç arasındaki ticareti başlatmış. Transtürk'ü, 1980'lerde batan Meban'ı kurmuş. Carrefour'u Türkiye'ye getirmiş. 61 yıl önce ‘‘İstanbul'un en güzel esmeriydi’’ dediği Leyla Hanım'la evlenmiş. Ama 26 yıl önce de ‘‘en güzel sarışınına’’ gönül vermiş. Ve sıkı durun, 66 yaşında sarışın sevgilisinden bir kızı olmuş! Geçtiğimiz hafta işte bu 17 yaşındaki kızıyla bir davette objektiflere gülümsüyordu. Çünkü ortada çekinecek bir durum yoktu. Bu yüzden benimle bu röportajı yapmayı kabul etti. Kendi iddiasıyla ‘‘basit ve perakende’’ yaşadığı hayatını anlattı. Geçen hafta evlilik dışı ilişkiden 17 yaşında bir kızınız olduğunu öğrendik. Soranlara nasıl bir açıklama yapıyorsunuz? -Ben dünyanın en güzel esmeriyle evlendim. En güzel sarışınını da kuma olarak aldım, diyorum. Kızınızın annesiyle nasıl tanıştınız? -26 sene evvel Almanya'da tanıştım Bornadette'le. İş için Almanya'ya gittiğimde sürekli kaldığım otelin müdiresiydi. Hamile kaldığından ne zaman haberdar oldunuz? -Hemen öğrendim. İstiyor muydunuz? -Yok pek istemiyordum. O bana bir emrivaki yaptı. Doğum burada oldu. DNA TESTİ YAPILDIÜçüncü kez baba olduğunuzda kaç yaşındaydınız? -66 yaşında baba oldum. Yardımsız... Kızınızı hemen kabul etmediniz. Hakkınızda babalık davaları açıldı değil mi?-Evet. Hem Almanya'da hem burada DNA testi yapıldı. İkisinde de benim kızım olduğunu ispatladılar. Ben de kabul ettim. Şimdi Süren soyadını taşıyor. Neden ilk zamanlar inkar ettiniz? -İnkar etmedim. Mümkün olduğu kadar durumu idare etmek istedim. Oğullarınızdan mı çekindiniz? -Hayır. Onlar tepki göstermediler. Çünkü onların da sicilleri pek temiz değil. Peki ya Leyla Hanım?-Hanımdan çok tepki aldım. Leyla çok istisnai ve fevkalade bir insandır. Leyla Hanım sizin en büyük aşkınız değil miydi?-Hep öyleydi. Hálá öyle. Evliliğin çok kere aşk ile ilgisi olmaz. Evlilik bir anlaşma gibi. Ananeler uyacak, zevkler uyacak. Şirket gibi bir şey. Bunun haricinde hayatta ihtiras, delice aşk, seks var. Seks erkeğin hayatında önemli bir yer teşkil eder. Tek bir kadına hayat boyu bağlanmak mümkün değil mi?-Mümkün. Ben 60 senedir tek kadınla evliyim. Ama bu demek değildir ki hayat boyu başka hiçbir kadına bakmayacaksın. O başka, bu başka... Güzel kadına karşı zaafınız var mı? -Çok. Kendimi övmek gibi olmasın ama şimdiye kadar reddedilmiş bir teklif yapmadım. Hiçbir kadına da asılmadım. Bir kadını cezbetmenin sırrı nedir? -Kadını günlük monotonluktan kurtarmak çok önemli. Onu şaşırtmak gerekiyor. Kızınız Melissa ile sık sık görüşüyor musunuz?-Evet. İlkokulu burada okudu zaten. Geçen hafta tatile geldi. Çok sükse yaptı burada. Arkadaşlarıyla sürekli gezdiler. Almanya'da da evlenmek isteyenler var. Ben mümkün olduğu kadar mani oluyorum ama esas annesi hakim. Liseyi önümüzdeki yıl bitiyor. Güzel olmak bir genç kız için hem bir avantaj hem de büyük bir tehlike. Melissa'ya bunu anlatmaya çalışıyorum. KARIMLA BEN SOLCUYDUKMelissa'nın annesiyle ilişkiniz ne boyutta? -Arkadaşız. O bir ara Türkiye'ye gelip bir Türk'le evlendi ama yapamadı, boşandı. Şimdi 55 yaşında. Çok sert bir baba değilsiniz galiba? -Değilim hiç kimseye sert değilim. Sert olmak için kendine inanmak lazım. Ben kendime inanmıyorum ki sert olayım. Leyla Hanım'la ne zaman evlendiniz? -1942'de. 1942 benim için çok önemli bir sene. O yıl Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitirdim. Haziranda mezun oldum, ekimde de İstanbul'un en güzel esmeriyle evlendim. Hukuk Fakültesi'nden arkadaştık. O Hukuk'tan sonra güzel sanatlar okudu. Tanışarak, severek, aşık olarak mı evlendiniz? -Muhakkak. Bizim evliliğimiz tartışmalıydı. Onun ailesi de benim ailem de istemiyordu. Biraz dedikodulu bir evlilik oldu, harp zamanıydı. Maddi imkanımız pek yoktu. 15 Ekim'de evlendik. Balayı olarak Büyükada'ya gittik.Hukuk Fakültesi'ni bitirip ne iş yaptınız? -Hocalarım okulda kalmamı, asistan vesaire olmamı çok istediler. Ben üç liraya, dört misli parayla ticari bir şirkette iş buldum. Gerçi o yıllarda bizim için iş çok önemli değildi. Hem Leyla hem ben iş hayatını ikinci sınıf görüyorduk. Daha ziyade entelektüeldik. Biraz ukalaydık, biraz solcuyduk. Leyla akademik kariyer yapmamı istiyordu. Ben ona aldırma, ticaret basit iş, birkaç yıl çalışır para kazanır sonra da çekilirim dedim. Niçin çekilmediniz? -Başarıdan çekilmek çok güç. Bob Hope'un çok güzel bir hikayesi var. Bob Hope'a ‘Siz meslek haricinde ne seversiniz?’ diye sormuşlar. ‘
Balık tutmaya bayılırım’ demiş. ‘‘Pek güzel. Yeterli paranız var. Neden işleri bırakıp hayat boyu balık tutmuyorsunuz?’’ Cevap çok netmiş: Çünkü balıklar alkışlamıyor... Herkesin alkışladığı işler nelerdi? -İzmirli Piyale makarnasının sahibi, İstanbul'da bir şirket kurdu. Kendine bir müdür arıyordu. Şirketin sekreteri, hademesi ve müdürü ben oldum. Harp zamanıydı. Savaşa girmeyen ülkeleri gözden geçirdim. Bir biz vardık bir de İsveç. İsveç-Türkiye ticaretini başlattım. Türkiye'de İsveç sosisi için bağırsak gönderiyordum. Bağırsak karşılığında hesap makinesi, deniz motoru falan getiriyorduk. Başarılı oldum, firma sahipleri beni ortak yaptı. Harp bittikten sonra İsveçli firmanın mümessili İstanbul'a geldi. Onlar da bana ortaklık teklif etti. Ve İsveçlilerin desteğiyle Transtürk'ü kurdum. Türkeş beni hapisten çıkardı bakan olacaksın dedi27 Mayıs 1960 hayatımda çok önemlidir. Avrupa'daydım. Hakkımda ihbar yaptılar. Menderes'in hesaplarını İsviçre'de Faruk Süren tutuyor dediler. Tamamen yanlış. Avrupa'daki arkadaşlarım bana sakın dönme dediler. Hatta biri şöyle bir fıkra anlattı: Bir gün tavşan ormanda kaçıyormuş. Tilki neden kaçtığını sormuş. Ankara'da çok tehlikeli bir kararname çıktı kaçmamız gerekiyor, demiş. Tilki ile tavşan beraber kaçmaya başlamışlar. Tilki tavşandan kararnameyi açıklamasını istemiş. Tavşan, zürafaların cinsel organını kesecekler demiş. Tilki atılmış: Bundan sana bana ne? Tavşan cevabı yapıştırmış: Bilmez misin bunları, sen zürafa olmadığını anlatana kadar cinsel organın elden gider. Bu fıkraya rağmen döndüm. Beni bir buzdolabı sandığına tıktılar. Buzdolabı çalışmıyordu ama pislik içindeydi. 13 gün orada tuttular. İki saatte bir çıkarıp Menderes'in hesaplarını soruyorlardı. Bir ay sonra Sirkeci'deki ofise görevliler geldi. ‘‘Sayın Türkeş sizi görmek istiyor’’ dediler. Türkeş hata ettiklerini, ihbara inandıkları söyledi. Ve benden ekonomi bakanı olmamı istedi. Ben ‘‘Aman yapmayın’’ dedim. ‘‘Bu bir istek değil, emirdir’’ dedi. Karıma danışacağım diye on günlük süre istedim. Büyük şans! İktidarın kendi içinde kavga çıktı. Türkeş kaybeden taraftaydı. Böylece bakan olma şerefinden kurtuldum. OĞLUM FARUK GS’Yİ AVRUPA ŞAMPİYONU YAPTI, AMA TRANSTÜRK’E SARILMADI İşleri oğluma 1990'da devrettim. Ben de yaşlanmıştım zaten. Faruk insan olarak çok mükemmel. Bir işe sarıldığı vakit çok başarılı oluyor.
Galatasaray'ı Avrupa Åžampiyonu yaptı. Ben de Galatasaraylıyım tabii. OÄŸlum o kadar emek verdi o takıma. E, bir sürü de para verdi. Ama Transtürk'e sarılmadı. Heyecan duymak lazım. Ä°ÅŸte de böyle kadında da. Heyecan duymazsan baÅŸarılı olamazsın. Ben Transtürk'ü ona devrettiÄŸim vakit kendime OrtadoÄŸu Yatırım'ı kurdum. Carrefour, Knorr gibi markaları Türkiye'ye getirdim.Â
button