Güncelleme Tarihi:
BAKAN'DAN DOMUZ GRİBİ AÇIKLAMASI / WEB TV
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "4 yaşındaki kızımı aşılatmaya fırsat bulamadan domuz gribi oldu. 24 yaşındaki oğlum da grip oldu. Oğlum biraz daha ağır geçirdi. Evde dinlendiler. Ben zaten aşı oldum. Eşim de, ben de grip aşısı olduk. En ağır oğlum geçirdi. Biz hafif atlattık. Ailece bu hastalığı geçirdik" dedi.Aralık başında okullarda aşılama başlanacak. Domuz gribinden ölenlerin sayısı 74 oldu.
ÖLENLERİN YÜZDE 60’I SAĞLIKLIYDI
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribi nedeniyle hayatını kaybedenlerin sadece yüzde 40’ının başka bir rahatsızlığı olduğunu yüzde 60’ının ise sağlıklı kişiler olduğunu belirtti.
MEVSİMSEL GRİPTEN FARKLI
Mevsimsel gribin 65 yaş üstü kişilerde riskli olarak görüldüğünü söylen Akdağ, bu domuz gribi virüsünün ise 50 yaş altında sağlıklı kişilerde görüldüğünü söyledi. Bakan Akdağ, "Ölü sayısının 70'in üzerinde olması ciddi bir rakam" diyerek salgının başlangıcında olduğunu da sözlerine ekledi.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BÜYÜK KISMI AŞILANDI
Sağlık çalışanlarının yarısından fazlasının aşılandığını belirten Bakan Akdağ, kesin rakamlar yok dedi. Hacı adaylarının da aşılandığını belirten Akdağ, bu haftadan itibaren sürekli hastalığı olanların ve okul öncesi çağında bulunanların aşılamasının süreceğini belirtti.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, halk arasında “domuz gribi” olarak bilinen Pandemik A H1N1 gribine aşı uygulaması kapsamında 4 yaşındaki kızının ve 24 yaşındaki oğlunun “domuz gribi”ne yakalandığı için aşı olmadıklarını, ancak kendisinin ve eşinin aşı yaptırdığını bildirdi.
Akdağ, Dünya KOAH Günü (Kronik Obstrüktif-tıkayıcı- Akciğer Hastalığı) nedeniyle Sağlık Bakanlığında basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.
Pandemik A gribine karşı koruyucu bir önlem olarak Türkiye'nin de aşı uygulamasına başladığını hatırlatan Akdağ, 16 Kasım Pazartesi günü itibarıyla kronik hastalığı olanlarla 6 ay-5 yaş arasındaki çocuklara aşı yapılmaya başladığını söyledi.
Bir gazetecinin, “Küçük çocuğunuza aşı yaptırdınız mı ve ailenizde kimler aşı oldu?” sorusu üzerine Akdağ, şunları kaydetti:
“Bildiğiniz gibi çocuklar için aşılama başladı. Ben, kızımı aşılamaya fırsat bulamadım. Çünkü, hastalığı geçirdi. Hastalığı, ağabeylerinden biri ve kızım geçirdi. Ben, aşılandım, eşim de bir bağışıklık sistemiyle ilgili ilaç kullandığı için aşı yaptırdı. Kızım 4 yaşında ve hastalığı hafif geçirdi. Oğlum 24 yaşında ve hastalığı biraz ağır geçirdi, evde bir müddet yatması gerekti. Şimdi, ikisinin de sağlık durumu iyi.”
Akdağ, çocuklarının hastalık sürecinde endişelenip endişelenmediğine yönelik bir soruya, “Herkes ne kadar tedirgin oluyorsa ben de o kadar tedirgin oldum” yanıtını verdi. “Ailenizin geri kalan üyelerine aşı yaptırmayı düşünüyor musunuz? sorusunu Akdağ, şöyle yanıtladı:
“Benim ailemin fertleri de Türk vatandaşları ne zaman aşılanacaksa o zaman aşılanabilirler. Yani, aşılanması gereken şu ana kadar 3 kişi vardı. Bunlardan birisi sağlık çalışanı olarak bendim ve aşılandım. Diğeri eşimdi ve o da söylediğim sebeplerden dolayı aşılandı. Kızıma da aşı yapılacaktı ancak o yapılamamış oldu. Diğer çocuklarım da aşı sırası kendilerine geldiğinde, virüsü almamış olurlarsa elbette aşılanacaklar.”
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, halk arasında KOAH hastalarının “domuz gribi” olarak bilinen Pandemik A H1N1'e karşı risk altında olduğunu belirterek, “Bu hastalar, zaman geçirmeden aşılarını yaptırmalıdır. Griple ilgili en ufak bir belirti gören KOAH hastaları, vakit geçirmeden doktora başvurmalıdır” dedi.
Bakan Akdağ, Dünya KOAH Günü (Kronik Obstrüktif-tıkayıcı- Akciğer Hastalığı) nedeniyle Sağlık Bakanlığında basın toplantısı düzenledi.
KOAH'ın sürekli olarak nefes alma zorluğuna yol açan ve ölüme sebebiyet verebilen ciddi bir hastalık olduğunu belirten Akdağ, Dünya KOAH Günü'nde farkındalığı artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendiğini söyledi.
Akdağ, KOAH'ın dünyada ölüm nedenleri içerisinde 4. sırada olduğunu ve kişinin yaşam kalitesini ciddi derecede bozduğunu ifade ederek, ilerleyici bir hastalık olduğunu ve en sık 45 yaş üstündeki kişilerde görüldüğünü bildirdi.
Hastalığın, belirgin olarak akciğerlerin fonksiyon kaybının yüzde 50'lerin üstüne çıktığında kendini gösterdiğine dikkati çeken Akdağ, 40 yaş sonrasında nefes darlığı çeken kişilerin zaman kaybetmeden hekime başvurması ve gerekli testlerin yapılması gerektiğini belirtti.
Akdağ, sigara kullanımı, kötü çevre şartları ve uzun süre odun-kömür gibi bazı yakıtların dumanına maruz kalınmasının hastalığa yakalanma riskini artırdığını vurguladı.
Türkiye'de ilk defa Bakanlık ile bir derneğin işbirliği yaparak “Nefesiniz Daralıyorsa Çaresiz Değilsiniz” temasını içeren bir program hazırladığını anlatan Akdağ, programın Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü şekilde ve bilim çevreleriyle birlikte hazırlandığını söyledi.
Akdağ, KOAH hastalarının da dünya genelinde görülen Pandemik A H1N1'e karşı risk altında olduğunu belirterek, “Grip salgını sırasında KOAH'lı hastalar, en önemli risk grubu içerisindedir. Bu hastalar, zaman geçirmeden aşılarını yaptırmalıdır. Griple ilgili en ufak bir belirti gören KOAH hastaları, vakit geçirmeden doktora başvurmalıdır” dedi.
“KOAH, ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA 4. SIRADA”
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Kocabaş da dünya genelinde KOAH hastalarının yüzde 80'den fazlasının hastalıklarını bilmeden yaşamlarını yitirdiğini söyledi.
Hekimlerin, sağlık görevlilerinin ve kamuoyunun hastalığın tanı ve tedavisi hakkında yeterli bilgi ve duyarlılığa sahip olmadığı eleştirisinde bulunan Kocabaş, “Bu nedenle boşu boşuna milyonlarca insan ölüyor” dedi.
Kocabaş, DSÖ verilerine göre, ölüm nedenleri arasında 4. sırada olduğunu, dünyada her yıl 3 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtığını ifade ederek, “Ülkemizde 5 milyon kişinin bu hastalıktan etkilendiği, hastalığın 3. ölüm nedeni olduğu ve 2010 yılında 41 bin yurttaşımızın bu hastalıktan öleceği tahmin edilmektedir. Türkiye'de KOAH, 40 yaş üstü her 5 yetişkinden birini etkilemektedir” diye konuştu.
KOAH'a basit bir solunum testi ile tanı konulabileceğini belirten Kocabaş, bir basın mensubuna de test yaptı.
“HAYATINI KAYBEDENLERİN YÜZDE 60'I SAĞLIKLI KİŞİLER”
Sağlık Bakanı Akdağ, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlandı.Bir gazetecinin, “domuz gribi” ile ilgili olarak okulların uzun süreli kapatılması gibi daha kapsamlı bir önlem alınması için ölüm sayısının kaç olması gerektiği ve DSÖ'ünün bu konuda bir bildirimde bulunup bulunmadığına yönelik sorusunu Akdağ, şöyle yanıtladı:
“Hayatını kaybeden bir tek vatandaşımız bile bizim için çok önemlidir. Eğer korunabileceğimiz bir hastalık varsa karşımızda bir kişinin bile yaşamını yitirmesi çok önemlidir.
Toplumsal tedbirler, salgının yayılma hızıyla ilgili olarak genellikle bölgesel uygulanan tedbirlerdir. Buna da salgın biliminde uzman olan bilim adamlarımız karar veriyor. Yani, tedbirler, süreç yönetimi ve bölgedeki yayılma hızıyla ilgilidir.
Türkiye'de hastalığın yaygın görüldüğü iller ya da henüz hiç görülmediği birçok şehrimiz var. Bu nedenle toplumsal tedbirlere buna göre alınır, ancak bireysel tedbirler önemli alınmalıdır.”
Bakan Akdağ, “önlem olarak Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasının söz konusu olup olmadığı” sorusuna, “O günler yaklaştığındaki ihtiyaçlara göre ayarlanır” karşılığını verdi.
Akdağ, “domuz gribine” bağlı çok sayıda ölümün görüldüğü Ukrayna'da hükümetin DSÖ'den ve Türkiye'den yardım talebinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine, “Bu talepler Türkiye'ye de ulaştı. Tecrübe alışverişimizi yapabileceğimizi bildiriyoruz. Bizim aşımız kendimize ancak yetebilecek durumda. O nedenle bu konuda önemli bir destekte bulunma imkanımız bulunmayacak. İlaç konusunda ise belki küçük bir yardım yapabileceğiz” dedi.
Şu ana kadar getirilen aşılardan kaç doz kullanıldığının henüz tam olarak belli olmadığını belirten Akdağ, sağlık çalışanlarının ve hacı adaylarının çoğunluğunun aşı yaptırdığını söyledi.
Akdağ, elde edilen bilgilere göre, “domuz gribi” nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin, yoğun bakımda yatan ve suni solunum cihazına bağlanan hastaların çok önemli bir bölümünün 50 yaş altındaki sağlıklı kişiler olduğunun belirlendiğini bildirdi. “Hayatını kaybeden kişilerin yalnızca yüzde 40'ı altta yatan önemli bir hastalığı olan kişiler, geri kalan yüzde 60'ı ise sağlıklı kişilerdir” diyen Akdağ, Bakanlığın hastalığa karşı bu kadar tedbirli davranmasının nedeninin de hastalığın böylesi bir seyir izlemesinden kaynaklandığını söyledi.
"BİLİM ADAMLARININ TAVSİYESİ DİKKATE ALINMALI”
Mevsimsel gribin daha çok 65 yaş üstü başta olmak üzere diğer yaş gruplarında, altta ağır hastalığı olanlarda; H1N1 virüsünün ise 50 yaş altında sağlıklı kişilerde ağır seyrettiğini ifade eden Akdağ, şu anda salgının başlangıç döneminde olduğunu, ilerleyen dönemlerde tablonun daha da ağırlaşacağının öngörüldüğünü kaydetti.
Akdağ, okul çağı çocuklarına aşı yapılması için velilere gönderilen formların geri bildirimlerinin de Sağlık Bakanlığına değil okullara geleceğini belirterek, aşılama başladığında aşıların okulda mı yoksa sağlık ocaklarında mı olacağına da karar verileceğini söyledi.
Tanınmış isimlerin, medyada yer alan aşıı olmayacaklarına yönelik açıklamalarıyla ilgili olarak da Akdağ, “Açıklamaları tabii karşılanmalıdır. Ancak astımlı çocuğu olan bir sanatçının 'ben çocuğuna aşı yaptırmayacağım' demesi gerçekten sıkıntı doğurabilecek durumdur. Bilim adamlarının tavsiyesine bakılmalı, onların düşünceleri dikkate alınmalıdır” dedi.
Akdağ, “Özel Hastanelerin tetkik yapmasının yasaklandığı” yönündeki haberlere ilişkin soruya da “Bazı özel hastanelerde ve özel tıp merkezlerinde tetkik yapıyoruz diye vatandaşlardan büyük paralar almaya başlanmıştı. Bu yapılan testlerin hassasiyetinin yüzde 20'yi geçmediğini tespit ettik. Düşünebiliyor musunuz yüzde 20'den fazla bir oranda doğru sonuç vermeyen bir test için, paranızı alacak. Böyle bir istismara müsaade etmememiz gerekiyordu” yanıtını verdi.