Kızılhaç’tan sonra gelen Kızılay’ı tanımıyoruz!

Güncelleme Tarihi:

Kızılhaç’tan sonra gelen Kızılay’ı tanımıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 1999 00:00

Haberin Devamı

Tuzla'da deprem gecesi yerle bir olan üç binada sekiz kişi öldü, 18 kişi yaralandı. İlk tespitlere göre 300'e yakın bina ağır hasar gördü.

Depremzedeler sokakta. Diğer bölgelerdeki ağır hasar var. Üvey evlat muamelesi gören Tuzlalılara ne çadır ne de yardım ulaşmış durumda.

Deprem, 17 ağustosta, İstanbul'un İzmit'e en yakın ilçesi olan Tuzla'yı da vurdu. Felaketin bilançosu Tuzla için de ağır oldu. Özellikle Gebze'ye yakın olan Şifa Mahallesi'nde. Yerle bir olan üç binanın enkazı altında sekiz kişi yaşamını yitirdi. İkisi ağır olmak üzere 18 kişi yaralandı. 47 bina yıkılmak üzere mühürlendi, 230 bina ağır hasar gördü. İlk tespitlere göre yüz kişi evsiz kaldı. Yıkılacak binalar bu sayıya eklendiğinde evsiz kalan insan sayısı açıklanan rakamın epey üzerindeydi.

Bu tabloya karşılık Tuzla'ya yapılan yardım 'sıfır'a yakın. Bölgeye tek çadır verilmedi. İnsanlar depremin yarattığı hasarın ardından gıda ve barınma ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla karşıladı. Sokaklar naylon brandalar altına sığınan ailelerle doldu.

Tek çadır bulamadım

İnşaat mühendisi olan Tuzla Belediye Başkanı İdris Güllüce öfkeli. Önce deprem sonrası karşılaştığı manzarayı anlatıyor:

‘‘Belediye olarak birşey yaptığımız yok. Yetkiler kriz masasında. Depremden sonra Tuzla'da diğer ilçelerdeki gibi bir kaos yaşanmadı. Ama sonrasında iskanla ilgili nasıl bir politika izleyecekler bilmiyorum. Depremden hemen sonra belediyenin bütün araçlarını ve ekiplerini İzmit'e yolladık. Belki çok değil ama ekiplerimiz 40 - 50 kişiyi enkazdan çıkardı.’’

Güllüce depremden sonraki 48 saatin kaybedilmesine bir anlam veremiyor:

‘‘Deprem bölgesine beşinci gün gittiğimizde kurtarma ekiplerinin dakikaları bile hesap ettiğini gördük. Oysa depremzedeler 48 saat hiçbir ilgi görmeden enkaz altında yattı. Bu gecikmenin önümüzdeki günlerde çok iyi sorgulanması gerekir. Finlandiya, Avusturya ve Mısır'dan bile çadır geldi ama Ankara'dan gelemedi. Bizim kuşak Kızılay'la büyüdü. Bugün derdime derman olmayacaksa ne zaman olacak? 20 milyon insan ayağa kalkmış, en büyük afet yaşanıyor ama Ankara Kahire'den uzak olacak ki bölgeye ulaşamadı. Kızılay kutsalmış, tabii ki kutsal ama Avusturya Kızılhaç'ından sonra gelen bir Kızılay'ı kabul etmiyorum. Tuzla'da evsiz kalanlara da tek çadır bulamadım. Brandacılar Çarşısı'ndakiler bile 15 gün sonrasına sipariş verdi. Üstelik Kızılay dururken biz niye brandacı dolaşalım.’’

Yıkılır dediğimiz ayakta

Güllüce Tuzla'da hasar gören binaların kendisini şaşırttığını söylüyor: ‘‘Problemli dediğimiz binalara bir şey olmadı. Özenle yapılanlar hasar gördü. Tek sorun malzeme hırsızlığı değil, yetişmiş eleman yok. Demirci, kendisi gibi eğitimsizin yanında altı ay çalıştıktan sonra demir bağlamaya başlıyor. Ne momenti ne kırılma yönünü biliyor. İğne olurken bile işin ehlini arıyoruz da, koskoca binaları cahil ve eğitimsiz adamların eline teslim ediyoruz.’’

Belediyelerin yapı denetimi sürecine katılmadıklarını da vurgulayan Güllüce, belde belediyelerine de çattı: ‘‘Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin meclisleri kararlarını nazım planlara bakarak değiştiriyor. Bir anlamda süzgeçten geçiyor. Belde belediyelerinde ise, meclis üyesi sayısı 9. Beşi el kaldırdı mı iş bitti. İsim vermek istemiyorum ama bugün 50 bin konut üreten belde belediyeleri var. Bu şehri böyle kontrolsüz büyütmenin sonunun nereye varacağını iyi düşünmek gerekir.’’

Yıkılan binalar

Şifa Mahallesi, Şekerpınar

Caddesi, Filiz Sokak, No: 2. Sekiz katlı bir binaydı. Dört kişiye mezar oldu. Sahibi: Hayri Şahin.

Şifa Mahallesi, Karanfil Sokak, No: 32. Beş katlı bir binaydı. İki kişiye mezar oldu. Sahibi: Sefer Uygun.

Şifa Mahallesi, Şifa Sokak No: 19. Beş katlı bir binaydı. İki kişiye mezar oldu. Sahibi: Kasım Özdemir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!