Güncelleme Tarihi:
Bu göreve tesadüfen gelmedik
EMİNE EROĞLU (TİMAŞ YAYINLARI GENEL YAYIN YÖNETMENİ)
Evlilik, aile içi iletişim ve çocuk terbiyesi kitaplarını yüzde 90'ından fazlasını kadınlar okuyor. Politika ve siyaset kitaplarını da erkekler. Kadın ve erkek okur oranı edebiyat, tarih, din kitaplıklarında eşitleniyor. Timaş’ın ve belli başlı yayınevlerinin yönetmenlerinin kadın oluşunu tesadüfle izah etmek mümkün değil. Yaptığımız işin doğasıyla kadının doğası arasındaki uyum, bu imkanı hazırlıyor. İşimizi erkekleşmeden, yaradılışı örselemeden yapabilmemiz de bunun kanıtı. Kadının doğasında bulunan detayları önemseme, aynı anda birçok işi bir arada yapabilme, toparlama, tahammül, sabır, heyecan; hepsi yaptığımız işin gerekleri üzerinden de okunabilecek şeyler. Edvinsson'ın, dilimize 'Şirket Boylamı' ismiyle çevrilen kitabında söylediği gibi değer yaratmanın doğası, fizikselden cisimsiz olana doğru kayıyor. Bu paradigma değişikliği, kadını entelektüel hayatın verimliliğine çekiyor. 'Yayınevi' diyoruz. 'Ev' metaforu üzerinden tanımlıyoruz yayıncılığı. Sıcak, davetkâr, mutfağında sürpriz yemekler pişirilen bir ev. Kadının doğurganlığı, anaçlığı üzerinde de durmak gerek. Zira yayın yönetimi, entelektüel bir sermaye yönetimi ve yazar yönetimidir aynı zamanda. Onca yazarı bir yayınevi çatısı altında toplamak, bir arada tutmak, onlara kaç yıldızlı olursa olsun bir otel nesnelliği değil, kendilerini ait hissedebilecekleri bir ev doğallığı vaat etmek, annelik üzerinden çok daha kolay kotarılan bir şey. Yazarlar özel insanlardır, bin bir çeşit hale bürünebilirler. Huysuzluklarıyla, talepkarlıklarıyla, gizli küskünlükleriyle, sıra dışılıklarıyla. Meziyetleri ve zaaflarıyla da yorucudurlar. Bir ayaklarını uzun süre eşikte tutarlar. Onları rahatlatmak, güven vermek, memnun ve razı etmek gerek.
Edebiyat eğitimi aldı. Üç yıl Rusya'da öğretim görevlisi olarak çalıştı. Yayıncılık, akademik kariyere ağır bastığı için doktora eğitimini yarıda bıraktı. 11 yıl önce Timaş Yayınları'nda çalışmaya başladı. Redaktör ve editörlükten sonra dokuz yıldır yayın yönetmenliği yapıyor.
Başarının arkasında estetik bakış var
RENGİN KARAN (İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI GENEL KOORDİNATÖRÜ)
Edebiyat dünyasına kadınlar çok da hakim diyemeyiz. Yine de bir erkek egemenliği var gibi. Örneğin bizim yayınevinde 10 editörün dördü kadın. Ama yayınevi çalışanlarında durum yarı yarıya. Edebiyatta kadın yazarlar etkin değil. Ama kadın okurlar, edebiyata daha çok meraklı. Erkeklerin yazdığı kitapları daha çok okuyorlar. Bir erkeğe şiir sevdirmek zordur. Ama bütün kadınlar şiiri sever. Bugün Attila İlhan şiiri bilmeyen bir kadın düşünemiyorum. Kadınlar birçok konuda daha titiz ve detaycı. Yayın sektörü de detaycılığı, titizliği gerektiren bir sektör. Estetik açıdan da kadının bakış açısı farklı. Düzelti yaparken, redaksiyon, çeviride kadınlar daha dikkatli. Onların doğasında var. Yayıncılık fazla hata kabul etmiyor. Yanlışın geri dönüşü çok kötü oluyor. Kusursuz yapılması gereken işlerde kadınlar daha detaycı oldukları için başarılı. Bu yüzden yayıncılık sektörü kadınlarla örtüşüyor. Burnunuz iyi koku alacak. Örneğin bir etkinlik düzenlerken o hafta önemli maç varsa sizin insanları bir sanat etkinliğine getirmeniz çok zor. Diğer yayınevlerinden farkımız, best seller kitabımız yani 300 bin basalım derdimiz yok. Yayınevimizin kurucusu Hasan Ali Yücel. Milli Eğitim Bakanlığı sırasında dünya klasiklerini dilimize kazandırmıştı. 2006'da, 'Hasan Ali Klasikleri' adlı 160 başlıklı diziye başladık. Üstelik tüm kitaplar, kendi orijinal dilinden çevriliyor yayınevimizde. İş Bankası adını taşımak başlı başına destek. Çok kar edin, denmiyor ama kendi yağımızla kavrulmamız, zarar etmememiz isteniyor. Şimdiden 2015'e, Çanakkale Zaferi'nin 100'üncü yılı için 40 kitaplı Askeri Tarih Dizisi'ne hazırlanıyoruz. Okur, aynı yazarın kitaplarının aynı yayınevinden çıkmasını tercih ediyor. Kitap satışlarıyla birlikte korsan satışları artıyor ve korsanla bütün gücümüzle mücadele ediyoruz.
TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi İngilizce Bölümü mezunu. İş Bankası Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden emekli oldu. 2000'de Kültür Yayınları Genel Koordinatörlüğü'ne getirildi.
Yabancılar Türkiye'deki coşkuyu soruyor
DENİZ YÜCE BAŞARIR (DOĞAN KİTAP YAYIN DİREKTÖRÜ)
Doğan Kitap'ta yedi editörümüzün beşi kadın. Genel müdürümüz de kadın. Okurların da çoğu kadın. Bu, istatistiklerle de kanıtlanmış bir durum. Özellikle kurguyu daha çok okuyorlar. Erkekler kitapta gerçekleri tercih ediyor: İnceleme araştırma, biyografi, tarih okuyorlar. Kadınların hayal dünyasında yaşama eğilimi daha yüksek. Ama tabii yazarlarda böyle bir ağırlık gözlenmiyor. Sanırım yaratmak biraz kendini ortaya koymak. Türkiye'de kadınların kendini ortaya koyması zaman istiyor. Zamanla kadın yazarlar artacak. Kadın bastırılmış, geri planda kalmış. Yaratım da kendini ortaya koymak, açmakla ilgili. Neden yayınevlerinde daha çok kadınlar var? Çünkü kadınlar aracı olmayı seviyor. Yaratanları buluşturmak kadınlara has. Yayınevindeki kadın ve erkek editörlerin hepsi ayırımsız duyarlı. Çalışanların yetenek ve kapasiteleri de çok önemli. Yöneticilerin de bu zinciri kurması önemli. Kadın ya da erkek geniş bakmak, herkesi dinlemek ama çabuk karar vermek, sorunlara çözümcü olmak gibi özellikleri gerektiriyor. Son beş yılda yayıncılık çok hızlandı. Kitabın okunmadığından yakınırız ama dünyadaki yayınlar Türkiye'ye çok çabuk ulaşıyor. Bu olumluluklar bazen olumsuzlukları da getiriyor. Kitabevlerinde klasikleri bulmanız zorlaşabiliyor. Herkes koşan kitabın peşinde, kitabevleri çok satan kitaplarla kaplı. Bunun iyi yönü, demek birileri de okuyor. Onlar bir gün klasikleri de okuyabilir. Dünya fuarlarına gittiğimizde "Türkiye'ye ne oluyor, nedir bu coşku" diyorlar. Ama bu coşkunun getirdiği bazı şeyler var ki dünya da buraya gidiyor. Her şey paradan ibaret olmaya başladı. Daha kitap yazılmadan müthiş lansmanlarla ortaya çıkıyor. Açık artırmalarla savaşıyorlar. Durum içerikten marketinge kayabilir.
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu. Doğan Kitap'a, 2003'te editör olarak çalışıp ayrıldıktan sonra 2009'da yayın direktörü olarak döndü.
Bizi çoğunluk yapan ayrıntıya düşkünlüğümüz
MÜREN BEYKAN (GÜNIŞIĞI KİTAPLIĞI YAYIN YÖNETMENİ)
Biz kadınlar dantele, ayrıntıya çok düşkünüz. Edebiyat dünyasında da çoğunlukta olmamızın sebebi bu olabilir. Ayrıntıda çalışma sabrı gösteriyoruz çünkü. Yönetici olmamızıysa tesadüfe bağlıyorum. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla, hangi cinsten olduğunu fark etmeden bir araya geliyoruz. Belki biz kadınlar insan ilişkilerinde daha ahenkliyiz, bundan fark yaratıyoruz. Bu, bizim bireysel bir eylemimiz. Edebiyat dünyası, kadınla erkeğin en ahenkli ve birlikte üretmekten en zevk aldığı bir alan. Kimsenin hakkını yememek lazım. Kadın-erkek fedakarca çalışıyoruz, birlikte üretmekten zevk alıyoruz. Okurken sürekli kendinizi düşünüp tartıyorsunuz. Çocuklar için en iyisini seçmek için çok tepiniyorsak evet, bu bizim kadın tarafımız. Ama ekibimizde olduğu gibi yazarlarımızda da cinsiyet ayırımı yapmıyoruz. Butik bir yayıneviyiz. Edebiyat yeterince Don Kişot'luk alanı. Çocuk ve gençlik edebiyatını seçmemiz, başlangıçta delilik olarak nitelendirildi. Bugün gelmiş olduğumuz noktayla kendimizi yeterince anlatmış olduk. Çok iyi bir örnek olduk, çocuk edebiyatında çıta yükseldi. Üç ortak, seçtiğimiz kitaplara bakılırsa, evet, bu da bizim kadın tarafımız. Çocuklar güzeli görmezse, güzeli talep etmez. Yazar ve çizerlerimizle çocuklarımıza güzeli sunuyoruz ki dünyayı daha iyi algılasınlar. Çocuğu çok ciddiye alıyoruz ve bu, kitaplarımıza yansıyor. Bugünün çocukları hem kitap okuyor hem de MSN'de yazışıyor. Lise ve üniversite gençliğine de yöneldik.
Günışığı'nın üç kadın kurucusundan olan Yayın Yönetmeni Müren Beykan, mimar ve arkeoloji doktoralı. İTÜ yıllarından beri yayıncılığın içinde. Yayımladıklarını 200'ün üzerindeki çocuk kitabında yerli ve yabancı yazar oranı eşit.
Erkeğin pasif gördüğü bir alandayız
SIRMA KÖKSAL (EVEREST YAYINLARI YAYIN YÖNETMENİ)
Türkiye geneline baktığımızda, yayınevlerinde kadın yönetici fazla değil. Büyük ve kalburüstü yayınevlerini kadınlar yönetiyor. Rastlantı olduğunu düşünüyorum. Kadın yönetici bulalım, diye kimsenin çaba harcadığını sanmıyorum. Sektörde ister istemez kadın çalışan sayısı artıyor. Çeşitli etkiler var. Kadınlar, erkeklerin pasif gördüğü okuma işine daha meraklı. "Türkiye'de kitaptan para kazanılmaz, bunlar boş işler. Bu işi bohemler ya da mirasyediler yapar" şeklinde düşünülüyor. Erkeklerin yayıncılığı seçmemelerinin nedeni, belki ekonomik kaygılardan. Bir de kadın ya da erkek ayırımı yok. Böylesi bir entelektüel işte kadın erkek ayırımı yapılmaz. Keşke kadınlar diğer mesleklerde de güçlenip çoğalsalar. Yayınevi sahiplerinin büyük çoğunluğunun erkek olduğunu da unutmayalım. Bu toplumda kadın olduğumuz için hep ikinci kategoriden başlıyoruz hayata. Kendi yerimizi ve kimliğimizi sorgulamaya yönelik bir kafayla bakmaya başlıyoruz. Kitaplar da kadına ufuk açıyor. Erkekler de zor bir dünyada yaşıyor ama çözüm aradığımız alanlar farklı. Okurluk, obsesif bir durum. Hayatta savaşmaya zorlayan koşullar, kitap dünyasında anlamaya, yorumlamaya ve çözümlemeye davet ediyor. Okurluk aslında çok etkin bir uğraş, edilgen değil. İlgi alanları değişti. Eskiden Batı kaynaklı kitaplar tercih ediliyordu şimdi özellikle genç okurlar Doğu edebiyatına da yöneldi. Eskiden sol kökenli edebiyat etkindi. Bugün sağ kesimden gelen edebiyatçılar da etkilerini hissettiriyor. Edebi kitaplarda düşüş var. Şimdi daha kolay okunan temposu yüksek metinler ilgi çekiyor.
Felsefe eğitimi aldı. Annesi yazar Ayhan Bozfırat, dedesiyse yayıncı İsmail Hakkı Talas. Kitapların içinde büyüdü, aile mesleğini seçmesini "dibine düşmüş armut" olarak yorumluyor.
Kadınlığımı bastırmam ya da öne çıkarmam hiç gerekmedi
TÜLAY GÜNGEN (YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK GENEL MÜDÜRÜ)
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın faaliyetlerinde edebiyat bir bölümü oluşturuyoruz. Sergiler ve konferans, panel gibi etkinliklerimizin yanı sıra, yayıncılıkta tarih, sanat, felsefe ve çocuk alanlarında da çok önemli eserler yayımlıyoruz. Benim çalışma alanım bunların hepsini kapsıyor. Biz bir ekibiz ve kültür sanat yaşamını zenginleştirmek, sanatseverleri çağdaş, nitelikli, farklı sanat olaylarıyla buluşturmak ve kültür sanat dünyasını daha yaygın bir çevreye taşımak amacıyla çalışıyoruz. Kadın-erkek çalışan sayısı eşit. Bu işi yapmanın nedeni, diğer işlerde olduğu gibi bilgi, yetkinlik, üretkenlik, severek yapma ve çalışkanlık. Kadına özel bir iş olduğunu düşünmüyorum. Boş bir alan olduğu için burada kadınların olduğunu da kesinlikle düşünmüyorum. Genel yayın yönetmenimiz erkek, yayın koordinatörümüz kadın. Benim etrafımdaki örnekler o kadar eşit ki. Kadınların titizliğinden, aynı anda birden fazla şeyi yönetip ortaya iyi işler çıkarabildiğine çok eminim, bunu görüyorum. Ama bizim işyerimizde erkek editörlerle kadın editörler arasında belirgin bir fark görmüyorum. Erkekler de aynı titizliği gösteriyor ve benzer düzeye sahipler. Bilgi, sevgi, özenli çalışma ve yaratıcılık önemli. Bu insanlar ülkemizde de dünyada da çok değiller. Kadınların artısı, aynı anda birçok işi yapabilme, daha ince düşünebilme, ayrıntılara dikkat etme ve ayrıntıların neresinin önemli olduğunu görebilmeden gelen, olaylara bütün olarak ve daha insancıl bakabilmeleri. İşlerimizde erkek gibi davranmak gerekmiyor. Ben çok şanslıyım. Hiçbir zaman kadınlığımı bastırmam ya da öne çıkarmam gerekmedi. Yanımdaki kadınmış, erkekmiş; fark etmedi. Oysa ülke genelinde durum hiç de böyle değil. Türkiye'de kadın istihdamında konan hedef bile o kadar içler acısı ki. 2023'te yüzde 35! AB ortalaması ise bugün yüzde 66.
Mühendislik eğitimi aldı, 1994'ten itibaren Yapı Kredi Bankası'nda teknik konularda yöneticilik yaptı. Sanat ve kitaba olan ilgisi nedeniyle 2004'ten itibaren Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık'ın yönetim kurulu üyesi, 2008'te genel müdürü oldu.
Şaşırmayın, okurun da yüzde yetmişi kadın
ZEYNEP ÇAĞLIYOR (CAN YAYINLARI GENEL YAYIN YÖNETMENİ)
Okurumuzun çoğu kadın. Dünyada da edebiyat okurunun yüzde 70'i kadın. Yayıncı, yazar, çevirmen ve eleştirmen için kadın okur ölçüdür. Araştırma, tarih, siyasi, sosyolojik ya da bilimsel kitaplarda erkek okur ön planda. Can gibi edebiyatı misyon edinen bir yayınevi için kadın okur çok önemli. İşin başında da kadınların olması tesadüf değil, şaşırtmıyor. Bizim işimiz ancak çok iyi paslaşıp paylaşabilen, çok kolay eklemlenebilen, farklı görüşleri barındıran bir ekip işi. Buna yürekten inanırım ve çok özen gösteririm. Sadece editöryal kadronun ötesinde yayınevinin tüm çalışanları bu ekibin bir parçası. Edebiyat bir sırça köşk, hep beraber yaratıyoruz. Önce kendimiz sonra da yayın dünyasını ve okuru inandırıyoruz. Editörler dahil tüm ekipte kadınlar çoğunlukta. Çok vasıflı insanların mütevazı koşullarda çalıştığı bir iş alanındayız. Kadınların çoğunlukta olmasının bir nedeni de bu. Erkekler hayatlarını kazanabilmek ve toplumsal hiyerarşide kendilerine bir tanım getirebilmek için daha canhıraş mücadeleler içinde oluyor. Biz çalışırken kadın erkek ayrımının pek farkına varmayız. Çalışanlarımızı işine bağlılığı, becerileri ve itinasıyla ölçeriz. Kitap satışlarında artış var. Ama nitelikli kitaba mı ilgi var, seçici davranmak ya da inatlaşmak doğru değil. Bugün daha kolay olanı okur, yarın bir adım ötesine geçer, onun çocuğu da evde kitap görerek daha niteliklisine varır. Dünyada kitap bir avuç entelektüele ulaşmıyor sadece. Entelektüeller hiçbir yerde çoğunluğu da oluşturmuyor. Daha kolay ulaşılır, daha az eğitim gerektiren kitapları okuyan kalabalıklar var.
Üç yıldır Can Yayınları Genel Yayın yönetmeni. Gazeteci bir aileden geliyor. Yüksek mimar ama hep kitap ve yazının içinde oldu. Öğrencilik yıllarında ansiklopedi işinde çalıştı. 1997'den bu yana yayınevi yöneticisi
Soldan sağa: 1) Rengin Karan (İş Bankası Kültür Yayınları), 2) Müren Beykan (Günışığı Kitaplığı), 3) Sırma Köksal (Everest Yayınları), 4) Deniz Yüce Başarır (Doğan Kitap), 5) Emine Eroğlu (Timaş Yayınları), 6) Tülay Güngen (Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık), 7) Zeynep Çağlıyor (Can Yayınları)