Güncelleme Tarihi:
Buraya üç satır yazalım
Adnan Polat 1953 Erzurum doğumlu. 40 yıllık İstanbullu. ABD'de Long Island Üniversitesi'nde İş idaresi eğitimi aldıktan sonra Türkiye'ye dönen Polat, daha sonra Polat Holding'te çalışmaya başladı. 1980 yılında Ayşe Hanım ile evlendi. 17 yaşında bir kızı (Eda), 16 yaşında bir oğlu (Kerim) var. Birkaç ay öncesine kadar adı ANAP'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı olarak geçen Adnan Polat, 31 Ocak 1999'da CHP içinde yapılacak önseçim öncesinde bir basın toplantısıyla CHP'nin aday adayı olarak açıklandı. Siyasetle ilk tanışıklığının, Meclis'te grubu bulunan bir partinin, en önemli ilden belediye başkan adaylığı ile başlaması, Polat'ın siyasi geleceğini nasıl etkiler bilinmez. Ancak kendisi bunu düşünmüyor. Bu seçimin kendisi için bir basamak değil, kazanacağı bir seçim olduğunu söylüyor. Alevi kimliği dolayısıyla adaylığı alevi örgütler arasında da yakından takip edilen Polat ile Kandilli'deki evinde CHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını konuştuk.
İstanbul'a belediye başkanı olmak isteyen adaylar arasında politikacı olmayan tek kişisiniz. Bunun seçilmenize nasıl bir etkisi olur?
Politikacı olmayan tek aday olduğum gibi aynı zamanda işadamı olan tek adayım. Politikacı olmamamın bence olumlu bir etkisi olur. Çünkü politika bilmemek bence bugün halk için güvenilirliğiniz açısından önemli bir ölçü. Diğerleri politikacı olduklarından politik düşünmek zorundalar. Benimse böyle bir mecburiyetim yok. Ancak kafa olarak en az onlar kadar profesyonelim. Politikayı ruh olarak amatörce yapıyorum.
Peki işadamı olmanız?
Benim için o da önemli bir avantaj, çünkü diğerleri hayatlarını bu işten kazanıyor. Yani politikadan. Benim ise, mesleğim dolayısıyla böyle bir kaygım yok. Politikaya girince, politikada kalmak için kimseye hoş görünmek zorunda değilim. Bu sayede partizanlığı da önleyeceğim. Her gelen bunu yapmış. Ben yapmayacağım. Onun için CHP'nin adayıyım ama 12 milyon İstanbullu'nun başkanı olacağım.
Aday olduğunuz yer, belki de dünyanın en sorunlu kenti. Seçilirseniz nasıl altından kalkacaksınız?
Sadece ben değil. Bütün İstanbullular ile bu işin üstesinden geleceğiz. En büyük vaadim bu. İstanbul'u İstanbullular yönetirse kazanırız. Örgütlü bir işbirliği ile yeniden bir yönetim modeli oluşturacağım ve İstanbul'un her mahallesinden belediyeye bilgi akışı sağlayacağım. İstanbul'un bugün en büyük sorunu hantallaşan, artık işlemeyen yönetimidir. Bu yüzden de en çok iyi bir yöneticiye ihtiyacı vardır. Benim işim de bu zaten. Yönetmek.
İstanbullulara vaadettiğiniz bu yeni yönetim modelinin ana hatları belli oldu mu?
Evet oldu. İstanbul'da bugün 600 mahalle var. Hizmetlerin hepsini mahallelere indireceğim. Devletin işleyişinde yönetim vali, kaymakam, muhtar diye devam eder. Belediye için de böyle bir yapılanma kuracağız. Belki yasa değişikliği için uğraşıp muhtarlara belediye çizgisinde bir sorumluluk yükleyebiliriz. Belki başka bir kurum oluştururuz. Ama mahallelere mutlaka bir temsilci yoluyla ulaşacağız.
Kent konakları
Sivil toplum örgütleri bu konuda bir adres olabilir mi?
Sivil toplum örgütleri benim yönetimimde mutlaka bulunacak. Şehir için beraber çalışıp, şehri beraber yöneteceğiz. Ben, belediye içinde yapacağım yeni yapılanma modelinin dışında, en çok sivil toplum örgütlerine güveniyorum. Çünkü benim idare anlayışım katılım ve şeffaflık üzerine kurulu. Bunun bir başka örneği de ‘‘Kent Konakları’’ projesi. Şehrin birçok yerinde halka hizmet verecek evler kurulacak. Sosyal hizmet uzmanı, doktor gibi halka konularında yardımcı olacak kişiler bulunacak buralarda. Herkes yardım alabilecek.
İstanbul'un her yerine ulaşmak fikri gerçekleştirmesi oldukça zor bir proje.
Evet ama ben başaracağım. Çünkü İstanbul'un her yaşantısını biliyorum. Dolayısıyla gidip görmüş olmasam da aslında her yerini biliyorum. Biz İstanbul'a ilk geldiğimiz zaman varoşlarda oturduk. Kenar mahallelerde yaşadık. Sonra yavaş yavaş yaşam seviyemiz yükselmeye başladı. Sonunda da İstanbul'un en altından en üstüne kadar her yerini dolaşmış oldum. Onun için ben İstanbul'u kitaplardan değil hayatımdan biliyorum.
Başlarda adınız ANAP ile anılıyordu. Sonra sizi CHP'nin basın toplantısında İstanbul aday adayı olarak gördük. O arada neler yaşandı?
Bana CHP'nin tabanından uzun süreden beri bir baskı geliyordu. ANAP kanadında ise Berna Hanım ve Mesut Bey ile kişisel bir yakınlığım olması dolayısıyla tepeden gelen bir talep vardı. Yani bir tarafta CHP tabanı, bir taarfta ANAP üst yönetimi. Sonunda CHP'liler isteklerini genel merkeze de kabul ettirdiler ve oradan da ısrarlar gelmeye başladı. Israrlar öyle bir hal aldı ki, en sonunda benim kabul etmemezlik edemeyeceğim bir noktaya ulaştı. Ben de CHP'nin bana verdiği görevi kabul ettim.
Şeriatçılar oy vermez
CHP örgütü içinde, daha sonra parti içinde yapılacak ön seçimde rakibiniz olacakken, adaylıktan çekilen Ali Özcan'dan kaynaklanan bazı sorunlar çıktı. Bu sorunlar aşıldı mı?
CHP tabanı daha önce hiç kimseye yapmadığı jesti beni sonuna kadar kabullenerek yaptı. Diğer partiler arasında örgütüyle ilişkileri şu anda en kuvvetli olan aday benim. Hem ilçe başkanlarıyla, hem de başkan adayları ile bir toplantı yaptık. Hepsi de benim adaylığımın partiye büyük yarar sağladığı kanısında. Dolayısıyla hiçbir sorun yok.
Seçimlerde size hangi kesimler oy verir?
Bana kimlerin vereceğini saymak zor. Dini istismar eden kesimler dışında her gruptan oy alabileceğimi düşünüyorum. En basit haliyle bana sadece şeritçılar oy vermez. Toplumun geri kalan bütün kesimlerinden oy alabilirim.
19 Nisan sabahı ne yapacaksınız?
Uyuyacağım. Kimse de beni kaldırmayacak. Artık kaç gün uyurum bilemem.
Polat'ın aklına gelenler
Trafik: Bela
Hava kirliliği: Araçlar
Köprü-Tüpgeçit: Tüpgeçit
Otopark sorunu: Çözümü kolay
İstanbul'un ormanları: Yok edildi
Çöplükler: Değerlendirilebilir
Gecekondulaşma: Kaçak inşaat
Tarihi Yarımada: Müzekent
İstanbul'un en güzeli: Boğaz