Güncelleme Tarihi:
Sancar, Hasan Cemal’in ‘Delila: Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri’, Tuğçe Tatari’nin ‘Anneanne Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim’ ile Müslüm Yücel’in “Abdullah Öcalan, Amara’dan İmralı’ya” kitabının mahkeme kararıyla toplatılmasını TBMM Gündemine taşıdı. Sancar, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şu soruları sordu :
* Kitapları okuduğuna dair dahi ciddi şüphelerin bulunduğu bir hakimin Türkiye’de ve tüm dünyada dolaşıma girmiş kitapların toplatılmasına, gerekçe ileri sürmeden karar vermesi hukuka uygun mudur?
* Bir kitabın Anayasa’nın 28. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, ‘devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye veya ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan’ kısmına dahil olabileceğini bir an için düşünsek bile, kitap, dergi ve bildirilerde yazanların hangi açıdan bu hüküm kapsamına girdiğini açıkça değerlendirmeyen bir kararla tüm bu yayınların toplatılmasına karar verilmesi, ifade özgürlüğünü, basın hürriyetini ve hukuk güvenliğini tehdit etmez mi?
* Kasım 2002’den bugüne, Türkiye’de kaç kitabın toplatılması için karar verilmiştir? Bu kitapların adları nelerdir, hangi yayınevlerinden çıkmışlardır?
* 12 Eylül 1980’den 24 Kasım 1983’e kadar kaç adet kitap toplatılmıştır? Bu kitapların adları nelerdir ve hangi yayınevlerinden çıkmışlardır?
* 6. baskısını sorunsuzca yapan, Türkiye’de ve dünyada dolaşıma giren bir kitabın da içinde bulunduğu kitapların, dergilerin ve bildirilerin toplatılmasında hükümetin son süreçteki politikalarının payı olduğunu düşünüyor musunuz?
BBC Türkçe, Türkiye'nin “yasaklı kitap tarihi” ile ilgili şu bilgileri aktardı:
“Bugün modern klasikler arasına girmiş romanlardan, zamanında elinden vatandaşlığı bile alınmış Nazım Hikmet'in şiirlerine, 1993 yılında öldürülen Uğur Mumcu'dan, Hababam Sınıfı'nın yazarı Rıfat Ilgaz'a kadar uzayıp giden bir liste var.
Gaziantep'te PKK'ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi'ne (YDG-H) yönelik operasyonda gözaltına alınan kişilerin evlerinde bazı kitaplar bulundu.
Bu kitaplar arasında Hasan Cemal'in 2014 yılının başında yayımlanan Delila, Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri isimli kitabı da vardı. Tuğçe Tatari'nin bu yılın başında yayımlanan "Anneanne, ben aslında Diyarbakır'da değildim" kitabı da.
Türkiye ile PKK arasındaki çözüm süreci görüşmeleri sırasında yayımlanan bu iki kitap basıldıklarında büyük ses getirdiler. Bugüne kadar da bu kitapların ne de yazarlarının mahkeme önüne çıkması söz konusu oldu.
Ancak dün yapılan operasyonda YDG-H'ye bağlı olduğu söylenen kişilerin evinden bu kitaplar çıkınca, Gaziantep Sulh Ceza Hakimliği kitapların toplatılmasına karar verdi.
Kararda, "Ele geçirilen materyaller üzerinde yapılan incelemede, terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasının yapıldığı, suç işlemek için alenen tahrikte bulunduğu, suçun ve suçlunun övüldüğü kanaatine varılmıştır" denildi.
ÖCALAN'IN 3 KİTABI YASAKLI OLMAKTAN ÇIKARILMIŞTI
Oysa henüz iki yıl önce Aralık 2013'te aralarında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın üç kitabının da bulunduğu binlerce kitap ile yasak kararını kaldırmıştı.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı ise, kitapların yasal yoldan incelemelerinin, kitaplar basıldıktan sonra kitabın basıldığı yerde yapıldığını ve bu türden kararların hem teknik olarak hem de hukuki olarak doğru olmadığı görüşünü savunuyor.
Şarklı, "Normalde olmaması gerekiyor. Sulh Ceza Mahkemeleri fiilen bu kararı verebilir. Ama bunun basın suçları bölümü var. Ankara veya İstanbul'da basılan bir kitap için toplatma kararı yetkisi yok. İhbar ve inceleme yapılması lazım. Bunlar alt üst edilmiş durumda" diyor.
Tam iki yıl önce mahkemeler, 1952 yılından beri çeşitli vesilelerle yasaklı ilan edilen yaklaşık 2 bin 300 kitabın yasağının kaldırılmasına karar vermişti.
Aslında Türkiye'nin ve dünyanın tarihini de yasaklanan kitaplar listesinden ayrı düşünmek çok zor. Bugün modern klasikler arasına girmiş romanlardan, zamanında elinden vatandaşlığı bile alınmış Nazım Hikmet'in şiirlerine, 1993 yılında öldürülen Uğur Mumcu'dan, Hababam Sınıfı'nın yazarı Rıfat Ilgaz'a kadar uzayıp giden bir liste var.
KOMÜNİZM PROPAGANDASINDAN MİLLİ HİSLERİ TAHRİKE YASAKLAR
Bu kitapların veya yazarların çoğu zamanında ya "komünizm propagandası" yapmaktan ya da "milli hisleri tahrik" gibi maddelerden yargılandı. Kitaplar toplatıldı, yazarları hapis yattı.
Kitaplara ve yazarlarına yönelik en geniş kapsamlı hamlelerin yapıldığı yıllar ise sıkıyönetim ve darbe yılları oldu.
Gezi Parkı protestoları sırasında Taksim Meydanı'nda da kitap okuma eylemleri düzenlenmişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 2012 yılında tamamladığı darbeleri araştırma komisyonunun raporuna göre 12 Eylül döneminde aralarında dergi ve gazetelerin de olduğu binlerce yayın yasaklandı.
Aynı rapora göre, komünist propagandadan 47, etnik temelli propagandalardan 33, Türklüğe hakaretten 10, misyonerlik ve dini propagandadan 8, müstehcenlikten 33 ve diğer konulardan 29 yayın Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanmıştı.
LAROUSSE, RUSYA PROPAGANDASI OLABİLİR Mİ?
Bu dönemlerin elbette sayıların ötesinde bir hafızası da var. O hafızalardan biri gazeteci yazar Aydın Engin.
Engin'e yasaklanan kitaplarla ilgili hatıralarını sorduğumuzda önce Larousse sözlüğünün başına geleni anlatıyor:
"12 Mart'ta ev aramaları sırasındaydı. Bir gazeteci arkadaşımızın evini arıyor polis. Bu ne diye soruyor. O da sözlüğün adını söylüyor. Adı Larousse. Sonu 'rus' sesiyle bittiği için sözlüğe el koyuyorlar.
"Basında yer aldı bu. Gazeteler matrak geçmek için yazdı bunu. Fakat sıkı yönetim mahkemesi polisin cehaletini örtmek için Larousse'u yasakladı.
"Ancak daha sonra sivil mahkemelere başvurularak bu yasak kaldırıldı. Fakat yine de o arada birkaç ay da olsa bu sözlük yasaklandı."
BASILMADAN TOPLATILAN KİTAP
Bir başka örnek yine 12 Mart'tan. Yine Aydın Engin anlatıyor.
"Uğur Mumcu'nun Sakıncalı Piyade kitabı oyunlaştırılmıştır. Ankara Sanat Tiyatrosu oyunu kapalı gişe oynamaktadır. Ankara'da bir yayıncı kitabın oyunlaştırılmış halini de kitap olarak basmak ister. Zira küçük yerlerde oyun oynanmak istenirse, oyunlaştırılmış haline ulaşmaları kolay olsun diye düşünür."
Engin şöyle devam ediyor:
"Oyun kapalı gişe oynuyordu ama o yayıncısının bastığı kitap yasaklandı. Yayınevinin deposundan da bütün kitaplar alındı."
Son yılların en çok gündeme oturan kitap yasaklamalarından biri ise "basılmamış kitabın toplatılması" ifadesiyle hafızalara kazındı. Zira gazeteci Ahmet Şık, Gülen Cemaati ile ilgili bir kitap yazmış ancak kitap henüz matbaadayken toplatılmış, Şık da OdaTV davası kapsamında hapse atılmıştı.