Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2002 00:00
İHSAN YILMAZ'ın ‘‘Üç günde ziyaretçi rekoru’’ (Hürriyet, Çarşamba 30 Ekim 2002) haberinde bir yayıncının görüşünü yanlış buldum.Olaya bu kadar ticari bakması beni rahatsız etti.‘‘Tepebaşı'ndaki kuru kalabalık, yerini gerçek alıcıya bıraktı’’ diyordu Altın Kitaplar yayınevinden Batu Bozkurt.Maksadını aşan söz, diye klasik bir eleştiri söylemi vardır. İşte bu örnek gösterilebilecek bir cümle.Ben her zaman fuarları ziyaret edenlerin bir gün kitap okuru olacaklarını düşünürüm, bu görüşümde de yanılmamışımdır.Kuru kalabalık; amaçsız, serseri mayın gibi dolaşan bir topluluk demektir. Kitap fuarına gelenler böyle kırıcı bir tanım altında toplanamazlar.Sözlükte, ‘‘işe yaramazlık’’ sözü de kullanılıyor, kuru kalabalık'ın karşısında. Oysa kitap fuarına gelen kimse, emek vermiştir, özellikle bu fuarda kitapları görmek için kilometrelerce katetmiştir.Vitrin seyretmeye gelenlerin yeri değildir kitap fuarları, kitapları seven, yeni yayınları öğrenmek isteyenlerin buluşma yeridir.Yayıncı demek istiyor ki; buraya gelip de kitap almayan bir kitapseverle bizim işimiz yoktur.* * *BAŞKA bir açıdan bakacağım: Dünyanın iki önemli fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı ile Bologna Kitap Fuarı'nda kitaplar teşhir edilir, satış yapılmaz. Oraya gelenler yeni kitapları görmek, onlar hakkında bilgi sahibi olmak için fuarı gezerler. Yayıncının görüşü geçerli olsa, burayı kimse ziyaret etmemeli, gelenler de kuru kalabalık sayılmalı.Bir kitap fuarına gelen kimse, kuru kalabalık diye nitelendirilemez. Çünkü her gelenin ille de kitap alma zorunluluğu yoktur.Belki de o anda beğendiği kitabı alacak parası yoktur, bütçesini denkleştirdiğinde onu satın alacaktır, ama görmeden bu seçimi yapamaz ki.Meseleye sadece olumsuz yönden bakmayalım. İyi bir kitap okuru, iyi bir izleyici yıl içinde birçok kitabı satın alıp okumuş olabilir. Standları gezerken de yeni bir kitaba rastlamayabilir.Zaten benim yıllardır savunduğum, insanın kitapla temasını sağlamaktır. Onu kitaplı bir mekána getirebilmek, çekebilmek, bu yolla da kitabı sevdirmektir. Bunun da en ideal yeri kitap fuarlarıdır.Birçok ailenin çocuklarıyla birlikte fuara geldiklerine tanık oldum, onlara kitabı dost etmek amacını benimsemişlerdi.Neden büyük kitapçıların açılmasını isterim: Çünkü okurun çekinmeden içeri girebilmesini, kitabın sayfalarını karıştırmasını, beğenirse almasını düşündüğümden. Daha ötesini düşünürüm, o kitabı alamayacak biri, orada kahvesini içerken bir bölümünü de okuyabilmeli.Buraya sadece şehrin merkezinden gelmiyor kitapseverler. Kadıköy'den, Üsküdar'dan, Bostancı'dan. Ulaşım için gösterdikleri çaba bile, onları bu suçlamadan uzak tutuyor.* * *KİTAP okuruna, fuar ziyaretçisine kuru kalabalık demeyin, onlara saygısızlık etmiş olursunuz.
button