Güncelleme Tarihi:
Roman
Antabus
Seray Şahiner
Can Yayınları
Şükredelim ki uzun yıllardır kadının adı var(!) Ancak, A.E., B.F. gibi adının baş harfi, nokta, soyadının baş harfi, nokta şeklinde. Gazetelerin üçüncü sayfalarında, araya sıkışmış birkaç cümlelik haberler içinde... Birisi boşandığı kocası tarafından mahkemede, diğeri küçük kardeşi tarafından töre için sokak ortasında öldürülüyor, bir başkası kocası tarafından her zaman dövüldüğü gibi dövülüyor ama bu sefer ölüveriyor! Nadiren bir veya iki tanesi cinnet geçirip dayakçı kocasını öldürdüğü için haber oluyor... Seray Şahiner, uzun öykü olarak da değerlendirebileceğimiz ‘Antabus’ adlı romanında üçüncü sayfada ad-soyad kısaltması halinde göndüğümüz kadınlardan birine isim ve söz vermiş. Kahramanımızın adı L.T., yani Leyla Taşçı. Şahiner, iki farklı biçimde kurgulamış Leyla Taşçı’nın öyküsünü. İki farklı şekilde konuşuyor, öyküsünü farklı sonlarla anlatıyor Leyla Taşçı. İlkinde çocuğuyla beraber intihar ediyor, ikincisinde kocasını salonun ortasında bıçaklayarak öldürüyor. Tüm detaylarına kadar çok iyi bildiğimiz olaylar, hikâyeler bunlar. Neticede memleketin hali ortada, birçoklarına göre ‘kadın’ olmak suçlu olmaları için kâfi. Yani dayak, tecavüz ve öldürmek serbest! Ülke sathına yayılmış bu tuhaf hali anlatıyor Seray Şahiner. İlk bölümdeki ‘kuzu’ metaforu ile ikinci bölümdeki ‘çıldırma’ hali ve iki bölümdeki baba/koca-iktidar-devlet bağlantısı olağanüstü başarılı bir anlatımın küçük unsurları. İki farklı Leyla Taşçı’nın dili ise özellikle dikkate değer. Kimi yerlerde gözündeki morluğa rağmen gülerek anlattığını, kocasıyla, babasıyla nasıl fena alay ettiğini görüyorsunuz. Yoğun bir anlatım, sıkı bir kitap!
İş Cinayetleri Almanağı 2013/Haz.: Adalet Arayana Destek Grubu/1Umut Yayınları Almanak - Araştırma
‘İş Cinayetleri Almanağı - 2013’ şöyle başlıyor: “Unutmadık! 22 Ocak 2013’te Zonguldak Kozlu’da 8 çalışma arkadaşını iş cinayetinde kaybeden 110 taşeron maden işçisi; sendika, eşit ücret, sosyal hak istemiyle işçi sağlığı ve iş güvenliği, güvenceli çalışma koşulları sağlanana kadar iş bırakma eylemi yaptı. Maden işçileri ocakta ilerledikleri metre kadar para kazandıklarını, ilerledikleri metre kadar ölüme yaklaştıklarını belirtip ‘Taşeron sisteminden, kölelik sisteminden kurtulmak istiyoruz’ dedi.” 13 Mayıs Salı günü Soma’da yaşanan ‘toplu işçi cinayeti’nden birkaç gün önce yayımlandı bu kitap. İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin adalet arayan yakınlarının sadece basında çıkan haberleri tarayarak oluşturdukları bir ‘utanç almanağı’. Türkiye’de 2013’te hayatını kaybeden işçi sayısı 1235 olarak tespit edilmiş. 2012’ye göre %70’lik bir artışla Avrupa’da 1’inciyiz(!) Her gün 3,5 ölüm! Üstelik bu sayıya ulusal basına haber olmayanlar ve meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmiş işçiler dahil değil! Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok. Salı günü yaşananların aslında ‘neyin fıtratında’ olduğunun izahı çünkü. Bu gerçeği fark edin ve öyle sorgulayın yaşananları...
Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi/Jamie Lincoln Kitman/h2o Kitap/İnceleme
Otomobili olanlar daha iyi bilir; ne çok reklamını görüyoruz ‘kurşunsuz’ benzinin. Ne kadar motor dostu, ne kadar çevre dostu olduğunu can alıcı sloganlarla beynimize işliyorlar. Artık bazı memleketlerde ‘kurşunlu benzin’in yasaklandığı haberleri çıksa da nedense kimi ‘muz cumhuriyetlerinde’ hâlâ kurşunlu benzin satılıyor. Konuyu kurcalayınca ortaya çıkan gerçek daha fena. Zira benzinin doğal yapısında kurşun zaten yok! Haliyle kurşundan arındırma palavrası, sonradan uydurulan bir şey. Yani en başta kurşunu benzinin içine koyup, çevreyi mahvedip, büyük petrol ve motor şirketlerinin kasasını doldurduktan çok sonra ortaya çıkmış bir durum. Jamie Lincoln Kitman’ın yıllar önce hazırladığı uzun makalesi ‘Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi’nde bu temel gerçek ve diğer gizlenen hadiseler anlatılıyor. Büyük yalanın ifşasını mutlaka okuyun!