Kışlalı sanıklarına bir dava daha

Güncelleme Tarihi:

Kışlalı sanıklarına bir dava daha
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2000 00:00

Umut operasyonu soruşturması kapsamında ikinci bir dava daha açıldı. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı 2. davada, sanık Rüştü Aytufan'ın ''Devletin anayasa ve temel nizamlarını bozmaya kalkıştığı'' gerekçesiyle idam cezasına çarptırılması istendi. Başsavcılık, 3 sanığın ise ''yasadışı Kudüs Ordusu Örgütü'ne yardım ve yataklık ettikleri'' gerekçesiyle 7 yıl 6'şar aya kadar ağır hapislerini talep etti.

Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul ve Ankara emniyet müdürlüklerinin yasadışı ''Tevhid Selam'' ve ''Kudüs Ordusu'' örgütlerine yönelik olarak operasyonlar yaptıkları bildirildi. İddianamede, operasyonlar sonucunda sanıklar Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, Yusuf Karakuş, Abdulhamit Çelik, Muzaffer Dağdeviren, Fatih Aydın, Mehmet Şahin, Talip Özçelik, Arif Tarı, Ferhan Özmen, Nejdet Yüksel, Hakkı Selçuk Şanlı, Mehmet Kassap, Mehmet Gürova, Adil Aydın, Musa Koca ve Murat Nazlı hakkında dava açıldığı kaydedildi.

Sanık Rüştü Aytufan'ın Ankara Ayrancı Ticaret Lisesi'nde okuduğu yıllarda Hak-Yol Vakfı'nın düzenlediği etkinliklere katılan Ramazan Koçak'ın aracılığı ile Rufa-I tarikatına girdiği ifade edilen iddianamede, Aytufan'ın, tarikatta faaliyetlerde bulunduğu, daha sonra''Nur cemaati'' oluşumunun içinde Risale-i Nur dersleri aldığı ve 1990 yıllarında da mahalleden tanıdığı ''Tekin'' kod adlı Ferhan Özmen ile irtibat kurduğu vurgulandı.

''İMAM HUMEYNİ'NİN ESERLERİNİ OKUDULAR''-

Sanığın ifadesinde, Ferhan Özmen'in telkiniyle Ankara Akademi Kitapevi'nde 5-6 ay kadar çalıştığını ve aynı binada Tevhid Dergisi'nin de faaliyette bulunduğunu söylediği belirtilen iddianamede, Aytufan'ın Adem Şenol ile birlikte Ferhan Özmen'in evine gittikleri ve burada Ali Şeriatı, Müteharri, Behişti İmam Humeyni gibiyazarların eserlerini okuyarak, İran devriminin oluşumunu anlatan yayın ve beyanlar üzerinde yorumlarda bulundukları bildirildi.

İddianamede, Ferhan Özmen'in, ''örgütün kurmak istediği Türkiye modelinin nasıl olması gerektiği yolunda görüşler ileri sürdüğü, Türkiye'de inanan kesime baskı yapıldığını, bunun kamuoyuna taşınması ve tartışılması için silahlı eylemlerin yapılması gerektiğini'' sanığa anlattığı belirtildi.

Aytufan'ın, Özmen ile birlikte silahlı eğitim almak için Ağrı üzerinden İran'a gitmeye karar verdikleri kaydedilen iddianamede, sanığın, Ferhan Özmen ve Mehmet Kassap ile birlikte otobüsle Ankara'dan Ağrı'ya gittiği ve Gürbulak Sınır Kapısı'ndan İran'a geçerek, Tahran Terminali'nde Özmen'in telefonla çağırması üzerine gelen bir İranlı tarafından Tahran'da 3 katlı bir eve yerleştirildikleri kaydedildi.

İddianamade, bu evde Nasır adındaki İranlı'nın evde bulunanlara ''15 gün içinde şehir tanıma, takip yapılması, takipten kurtulma, haberleşme ve istihbarat'' konularında eğitim verdiği ifade edildi.

''İRAN'DA ASKERİ EĞİTİM VERİLDİ''-

İddianamede, Nasır adlı İranlı'nın daha sonra Mehmet Kassap, Mehmet Gürova ve Rüştü Aytufan'ı, Urumiye kenti yakınlarında Besiç olarak belirtilen askeri birliğe götürdüğü ve burada kendilerine örgütmensuplarınca silahlar ve çeşitleri, sökülmesi, hangi silahların nerelerde kullanılacağı konularında askeri eğitim verildiği kaydedildi. İddianamede, sanığın da aralarında bulunduğu 3 kişiye bomba hazırlanması, C4, TNT, RPG 7 roketleri hakkında bilgiler verildiği ve atışların uygulamalı olarak gösterildiği de bildirildi.

Sanığın da aralarında bulunduğu bu kişilerin, daha sonra Hakkari Esendere Sınır Kapısı'nda Türkiye'ye girişlerinin sağlandığı ifade edilen iddianamede, Aytufan'ın Türkiye'ye geldiğinde Ferhan Özmen ile buluştuğu ve Özmen'in kendisine bundan sonra Oğuz Demir ile birlikte çalışacaklarını söylediği vurgulandı.

İddianamede, Rüştü Aytufan'ın Ferhan Özmen'in kendisine verdiği, '2 adet tabanca, 45 adet değişik marka ve çapta mermi, susturucu, 3 adet el bombası, 3 adet timsah ağzı, 2.5 kilogram kadar C4 ve patlayıcı yapımında kullanılan bir miktar malzemeyi'' naylon bir poşete koyarak kanalizasyon çukuruna attığı ve bu suç aletlerinin sanığın yakalandıktan sonra yer göstermesi sonucunda bulunarak emanete alındığı bildirildi.

''KIŞLALI'NIN ÖLÜMÜYLE SONUÇLANAN OLAY...'' -

Sanık Aytufan'ın bir süre sahte kimlikler kullanarak saklandığı belirtilen iddianamede, sanığın, Ali Altan Ünlüer sahte kimliğini kullanarak yurtdışına çıkmak istediği ve bunun için sahte kimlikle Adapazarı Emniyet Müdürlüğü'ne başvurduğu, ancak Adapazarı'nda Salih Barış'a ait prefabrik evde 21 Eylül 2000'de yakalandığı ifade edildi.

İddianamede, sanık Rüştü Aytufan'ın evinde yapılan aramada, lehim kaynak makinesi, makaraya sarılı lehim teli, kutu içerisinde lehim pastası, makaraya sarılı bakır elektrik teli, buton gazı tüpü, 4 adet rulman, 2 adet küçük trafo, bir adet çin malı masa saati, uzaktan telsiz komutalı alıcı-verici kiti, 12 adet kalem pil ve imam Humeyni'nin de aralarında bulunduğu yazarlara ait çok miktarda yayın ele geçirildiği bildirildi.

İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Kriminal Polis Laboratuvarı Bomba Bölümü'nün 5 Ekim 2000 tarihli raporunda, ''Sanığın evinde ele geçirilen siyah plastik izoleli, kalay kaplı bakırdan mamul, tek telli kablonun incelemesinin yapıldığı ve bu kablonun Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın ölümü ile sonuçlanan olayda elde edilen siyah plastik izoleli kalay kaplı bakırdan mamul, tek telli kablo parçası ile aynı özelliklere sahip olduğunun belirtildiği'' ifade edildi.

  •  İddianamenin ayrıntılı metni
  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!